Bugün, ekoloji örgütlerinin katılımıyla Sinop’ta “Nükleer Karşıtı Miting ” gerçekleştirilecekti. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın OHAL’i bahane etmesiyle miting yasaklandı.
Yasaklara karşı pek çok yasam savunucusu nükleere karşı tavırlarını Kadıköy Süreyya Operası önünde gösterdi. Pek çok ekoloji örgütünün de katılımıyla gerçekleşen eylemde “Çatlar Patlar Nükleer, Direnelim Beraber!”, “Savaşta Barışta Nükleer Öldürür” sloganları atıldı.
Yaşam savunucuları okudukları basın açıklamasından önce nükleer atıkların yarattığı tahribatı göstermek için bir mizansen gerçekleştirdiler.
Basın açıklamasının ardından eylem horonlarla devam etti.
Eylemde Okunan Basın Metni
Basına ve Kamuoyuna,
Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santrale karşı, 22 Nisan pazar günü nükleer karşıtları ve ekoloji örgütleri tarafından gerçekleştirilmek istenen miting, İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandı.
Çernobil Katliamı’nın 32. ve Fukuşima Katliamı’nın 7. yılı nedeniyle yapılması planlanan “Sinop Nükleer Santral İstemiyor” başlıklı miting ve miting öncesi gerçekleştirilmek istenen panallerin yasaklanması, devletin nükleer karşısındaki tutumunu görmek açısından önemli bir veridir. Daha önce de Sinop İnceburun’da ormanlık alana yapılması planlanan nükleer santral projesinin, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı yapılmış ve yöre halkının toplantıya katılımı engellenmişti. Şirketlerin ekolojiyi talan ederek rant sağlama politikalarına, nükleere hayır diyenler bu toplantıyı protesto etmiş ve nükleer karşıtları darp edilmiş, gözaltına alınmıştı.
Geçtiğimiz günlerde, Sinop İnceburun gibi nükleer santral yapımı planlanan Mersin Akkuyu’da da santral açılışına karşı gerçekleştirilmek istenen eylemler yasaklanmış, nükleer karşıtlarının Mersin’e gidişleri engellenmişti.
Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz; nükleer santraller sadece bu bölgede yaşayanların sorunu değildir. Sinop, Mersin ve İğneada’da yapımına başlanan ve başlanacak nükleer santraller hepimizi, çocuklarımızı, toprağı, havayı, suyu yani tüm ekosistemi ilgilendiriyor.
Nükleere karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Ekolojinin talanı üstünden para kazanmaya çalışanlar, bunu dış politika stratejileri haline getirmeye çalışanlar, sadece kazalarla değil, bu santrallerin işlediği tüm sürede hayvana, bitkiye, canlı-cansız tüm varlıklara zarar vermektedir.
Biliyoruz ki nükleer santrallerden elde edilmeye çalışılan enerjiye bizim değil, kapitalizmle içiçe geçmiş üretim alanlarının, bu üretim alanlarını besleyen tüketim kültürünün ihtiyacı var. Nükleer, güneş, rüzgar, su… Bunların hiçbiri kapitalizme yetmeyecek. Kapitalizm, “kaynak” olarak gördüğü ekolojik sistemi bitirene kadar tüketmek isteyecek.
Sinop İnceburun’da, Mersin Akkuyu’da, Kırklareli İğneada’da; yaşam alanlarımızın tüketilmesine, doğanın talanına izin vermeyeceğiz. Biz ekoloji örgütleri, yaşam savunucuları olarak bir daha Çernobil, Fukuşima olmasın diyoruz, yaşam alanlarımızı savunmak için “Nükleerde Hayat, Hayatta Nükleer Olmaz” diyoruz.
Yaşamı Savunmak Yasaklanamaz!
- Patika Ekoloji Kolektifi
- Yaşam ve Dayanışma Yolcuları
- Munzur Çevre Platformu
- AKA-DER
- Sosyalist Emekçiler Partisi
- Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi
- Amasra’ya Dokunma Meclisi
- Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği
- Karadeniz Güneşi
- Yeni İnsan Yayınevi
- Yeryüzü Derneği