11 Mart 2011 saat 14:46, Japonya’nın Tōhoku bölgesinde 9.0 büyülüğünde bir deprem meydana gelir. Deprem ve ardından gelen tsunamide 18 bin kişi yaşamını yitirir.
Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan Tōhoku bölgesine ilk tsunami, depremden yaklaşık 1 saat sonra, 15:55’de vurdu. İlk tsunaminin ardından yavaş yavaş Japonya’nın diğer kıyıları da etkilenmeye başladı.
Bu kıyılardan birinde, Ōkuma’da, bulunan Fukuşima Nükleer Santrali deprem uyarısını alır almaz bütün reaktörlerini kapatmıştı.Ancak reaktörler kapalı olmalarına rağmen hala soğutulmaları gerekiyordu, çünkü nükleer gibi faydalı(!) bir enerji kaynağı verdiği enerji kadar su tüketmek ister.
Tsunamiden korunmak için 10 metrelik duvarları olan santral, 13 metre tsunamiyle karşılaşır ve reaktöre su pompalamak için gerekli elektrik akışı artık sağlanamaz hale gelir. Gittikçe ısınmaya başlayan nükleer çekirdek bir süre sonra erimeye başlar ve radyasyon yayılır.
Gerisi malum; radyasyona maruz kalan on binlerce kişi, ekolojik yıkımlar, evlerini terk etmek zorunda kalan insanlar, radyasyon yanıkları…
Facianın üzerinden 7 yıl geçti ve bölge sakinleri yavaş yavaş terk ettikleri evlerine geri dönmeye başladılar. Ancak radyasyonun tamamen temizlenmesi yıllar alacak.
Fukuşima’nın ünü henüz tazeyken bundan faydalanmak isteyen çeşitli acenteler nükleer turizmine el attılar bile. Facianın mimarı Tokyo Electric’in de desteğiyle düzenlenen turlarda yok yok. Nükleer santralin hemen yanında kurulan arazilerde tarım yapmaktan, otobüs turlarıyla yıkık binalara girmeye kadar her şey var.
Şirketler, nükleer turizminin bölgeye yeniden refah getireceğini söylese de, Kapitalizmin kar uğruna yapabilecekleri düşünüldüğünde zaten “refahı” 7 yıl önce bozulanlara pek bir fayda getirmeyeceği apaçık ortada.
Patika Ekoloji Kolektifi