Doğada hemen hemen her yerde bulunabilen ve aslında radyoaktif bile sayılamayacak kadar düşük seviyede olan Uranyum, çeşitli işlemlerden geçtikten sonra yüksek miktarda radyoaktivite gösterebilen bir element.
Dünyanın pek çok bölgesinde saf Uranyum açısından zengin maden yatakları bulunmakta. Bunlardan biri de Yozgat’ta.
ETİ Maden’in yaklaşık 10 yıl önce ABD’li firmalara lisansladığı maden yatağı, devletler arası çıkar çatışmaları dolayısıyla faaliyet göstermiyordu.
Enerji Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, ABD’li firmaların lisansını iptal ederek ETİ Maden’e devretti. Buna göre bundan sonra ETİ Maden, yaklaşık 160 km² alanı kapsayan maden sahalarında faaliyete geçecek.
Ortalama bir nükleer reaktörün bir yıl boyunca faaliyet göstermesi için yaklaşık 25 ton Uranyum’a ihtiyaç var. Bu Uranyum’u elde etmek için gereken kaya miktarı ise yaklaşık yarım milyon ton.
Madenlerin faaliyete geçmesiyle birlikte tonlarca kaya kırılacak. Kırılan kayalar hafriyat kamyonlarıyla tesise taşınacak ve burada asit kuyularına atılarak içlerindeki uranyum ayrıştırılacak. Ayrıştırma sonrasında ise ortaya yine yüzlerce ton Uranyum artığı saçılacak.
Kırılacak tonlarca kaya, onları taşıyan yüzlerce hafriyat kamyonu, toprağa ve suya karışacak olan asit… bunların sadece tek bir tanesi bile ekolojik talan gerçekleştirmeye yetiyor. Devletlerin enerji hırsı yüzünden hem bir katliam projesine yakıt sağlanıyor hem de pek çok işlemden geçirilen Uranyum’un bölgede yavaş ama etkili bir yıkıma yol açmasının önü açılmış oluyor.
Kaynak: Patika Ekoloji Kolektifi