İşgal altında bulundurduğu Filistin topraklarında Yahudi ulus-devleti ilan eden yasayı geçtiğimiz günlerde parlamentoda onaylayan İsrail’e karşı Filistin sokakları hareketlendi. Dürzi Arapların yoğunlukta yaşadığı kuzeydeki Ummul Fahm, Hayfa, Mecd el-Kerum ve El-Celil ile güneydeki Necef (Negev) Çölü’nde bazı bölgelerle, Tel-Aviv’de ırkçı yasaya karşı eylemler düzenlendi. Eylemciler Arapça’nın resmi dil olmaktan çıkarılmasının kabul edilemez olduğunu belirten sloganlar attılar.
İsrail parlamentosu Knesset’te 19 Temmuz’da çok az oy farkıyla kabul edilen Yahudi ulus devlet yasası, iki farklı vatandaş modeli öngörüyor. Buna göre, 8 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin yüzde 20’den fazlasını oluşturan Arapların ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürüyor. Güney Afrika’da yıllar önce yürürlükte olan ve siyahları ikinci sınıf konumda gören Apartheid Rejimi uygulamalarına benzetilen ırkçı yasa ile “birleşik ve bütün” bir Kudüs’ün de başkent olduğu belirtiliyor. Böylece Kudüs “birleştirilerek bölünüyor.” Yine aynı yasa ile Arapça, ülkenin iki resmi dilinden biri olmaktan çıkarılıyor, Yahudi yerleşimlerinin inşasına devam edilmesi ise “ulusal bir çıkar” olarak tanımlanıyor. Yasada yer alan ve provoke edici üslubuyla şu hükümler dikkat çekiyor.
“Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir. İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır. Dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail’e dönme hakkı vardır. Yahudilerin dini günleri resmi tatil sayılacaktır. İsrail’in başkenti Kudüs’tür.”
Siyonist işgal devleti İsrail, bu ırkçı yasayla, 1948’de işgal ettiği Filistin topraklarına Yahudilerin geri dönmesini teminat altına alırken, topraklarına geri dönmek için 30 Mart’tan bu yana eylemler yapan Filistinlilerin üzerine kurşun yağdırıyor. Filistin’de 30 Mart’tan bu yana düzenlenen “Büyük Geri Dönüş” eylemlerinde İsrail kolluk güçleri arlarında bebeklerin de olduğu 156 kişiyi katletti.