Finlandiya’da yapılan ve Sleep dergisinde yayınlanan bir çalışma, MTNR1A isimli bir gen varyantının yaşlı bireylerde Alzheimer riskiyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Aynı çalışma ekibi daha önceki çalışmalarında aynı genetik varyasyonun çalışma çağındaki bireylerde vardiyalı çalışma sistemine olan toleransı azalttığını ispatlamıştı.
Alzheimer hastalığı, hafıza bozukluğu ile karakterize bir beyin bozukluğudur. Alzheimer hastalığının risk faktörlerinden biri, uyku ritminin ve sirkadyen ritmin bozulmasıdır. Uyku açlığı ve sirkadyen ritmin bozulması vardiyalı çalışan işçiler arasında yaygındır. Vardiyalı çalışmanın olası zararlı etkilerini tolere etme gücü bireyler arasında değişkenlik gösterir ve özellikle genetik faktörlerle ilişkilidir.
Profesör Tiina Paunio ve ekibi tarafından Helsinki Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma MTNR1A gen varyasyonunun Alzheimer tanısına ek olarak, post-mortem (ölüm sonrası) beyin dokusundaki görünür beyin lezyonlarıyla da ilişkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca, hücre kültüründe MTRN1A gen ekspresyonu azaltıldığında, Alzheimer hastalığına karakteristik “beta amiloid proteini” birikmeye başlıyor.
Bir önceki çalışma, kişiyi vardiyalı çalışma tükenmişliğine yatkın hale getiren aynı genetik varyasyonun beyindeki daha düşük seviyede MTRN1A gen ekspresyonu ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştu. Bu da bir önceki çalışmanın bulgularının, yapılan epidemiyolojik kohort ve hücre kültürü çalışmaları sonucu elde edilen yeni bulgularla tamamlayıcı bir bütün olduğunu gösteriyor.
Sirkadyen ritmi bozan bir yaşam tarzı ile birleşen genetik yatkınlık Alzheimer riskini artırabilir.
Sirkadyen ritim, reseptörleri aracılığıyla sirkadyen ritmi destekleyen melatoninin salınımını düzenler. Daha zayıf sinyalli endojen melatonin ve Alzheimer arasındaki ilişki, sirkadyen ritmin düzenlenmesinin Alzheimer hastalığı gelişmesinde rol aldığı görüşünü destekliyor.
Ulusal Sağlık ve Refah Enstitüsü’nden (THL) Sonja Sulkava “Vardiyalı çalışanlardaki tükenmişlik ve Alzheimer hastalığı için ortak bir risk geninin bulunması, vardiyalı çalışmanın Alzheimer hastalığına doğrudan yatkınlık yarattığı anlamına gelmez. Bununla birlikte, genetik yatkınlık ve sirkadyen ritmi bozan bir yaşam tarzı kombinasyonu Alzheimer hastalığının riskini artırabilir” diyor.
Başka bir olası yorum da, Alzheimer hastalığı ile ilişkili beyin işlev bozukluklarının, hastalığın klinik belirtilerinin oluşmasından önce vardiyalı çalışmaya olan toleransı bozduğu yönünde.
Kaynak: Nöroblog/Oğuzhan Acet
“Kimilerimiz vardiyalı işlerde çalışıyor, haftanın belirli günlerinde gece vardiyasında oluyor. Bazılarımız masa başında bilgisayarla çalışıyoruz. Çoğumuz gün boyu okulda ya da işyerinde kapalı alanlara hapsedilip rutin bir işle uğraştığımız için geceleri televizyon izleyerek yaşantımıza renk katmaya çalışıyoruz. Yine çoğumuz güneşi pek görmüyor ve sağlıksız besleniyoruz. Neredeyse hepimiz -gün boyu zaten elimizden düşürmediğimiz- tablet ya da cep telefonumuzla her gece son bir kez sosyal medya hesaplarımızı kontrol ediyoruz… Her gün sirkadiyen ritimlerimizi daha da bozacak hareketler yapıyoruz.
Bütün bunları yapmak zorunda mıyız? Aslında hayır! Ama bunları bize dayatan sisteme uyum sağlamak zorunda hissettirildiğimiz için ‘evet’ diyoruz.”
https://meydan1.org/gundem/2017/11/sisteme-uyum-saglamak-bizi-olduruyor-mu-emircan-kunuk/