Ortaçağ’ın Kadın Papasına Dair Somut Bulgulara Rastlandı

9. yüzyılda papalık tahtına oturduğu söylenen ve hikayesi ağızdan ağıza dolaşan Kadın Papa Joan’ın (Ioannes Anglicus) varlığı, Vatikan’ın baskısı ve somut bulguların olmaması sebebiyle kanıtlanamıyordu. Şimdiye kadar.

Kilise ayini sırasında doğum yapan Joan’ı tasvir eden minyatür.

Orta Çağ efsanelerine göre, dokuzuncu yüzyılın ortalarında tahta oturan Joan ya da Johannes Anglicus adlı bir papa aslında kadındı. Opavalı Martin adıyla anılan bir Dominik keşişin yazılarında, hamile olan Papa Joan’ın bir kilise töreni sırasında doğum yaptığı yazıyor. Bazı kaynaklarda ise, kadın papa olarak adlandırılan, Joan’ın, at üstündeyken doğum yaptığı ve doğumdan sonra taşlanarak katledildiği de yazar.

Kimliği açığa çıkan Joan taşlanmak üzere.

Erkek olmanın büyük bir “ayrıcalık” olduğunu fark eden Joan, 12 yaşından itibaren erkek kıyafetleri giyerek bir erkek gibi yaşamaya başlar ve Atina’da eğitim görür. Çok donanımlı biri haline gelen Joan, Roma’da çeşitli branşlarda dersler vermeye başlar ve çok geçmeden papa olur.

Johannes Anglicus (Joan) adında bir papanın olup olmadığı şimdiye kadar bir muamma oldu. Gerek Vatikan’ın bunu reddetmesi, gerekse Liber Pontificallis’de (Papalar Kitabı), 855 ile 857 arasında papa olduğu iddia edilen Joan ile Papa 3. Benedict’in tahtta kalış tarihlerinin kesişmesi sebebiyle, Joan’ın gerçek olmadığı düşünülüyor. Gerçi aynı kitapta Benedict’e dair de çok az bilgi bulunuyor. Kilise, belki de Benedict’in Joan’ın yerini alması için kitaba müdahale etti.

Avustralya Flinders Üniversitesi’nde Joan üzerine araştırma yapan Michael Habicht, Joan’ın varlığına cevap bulmanın kilisede kadın rolüyle ilgili modern argümanları etkileyebileceğini söylüyor.

Joan’ı Destekleyen Sikkeler Bulundu

Habicht ve ekibi, Roma’da papa mezarları üzerine bağımsız bir çalışma yürütürken, Joan’ın hikayesinin gerçek olabileceğini keşfetti.

Orta Çağ’da Batı Avrupa’da kullanılan gümüş paraları (deniers) analiz eden Habicht, 872-882 arasında tahtta olan Papa 4. John adına basılmış olan sikkeleri inceledi ve bazı sikkelerde bulunan imzaların (monogram), diğerlerinden farklı harf yerleşimlerine sahip olduğunu gördü.

Bu sikkeler başka bir John’a ait olabilir. Johannes Anglicus, yani Joan’a. Monogramların, günümüzdeki imzaların bir öncüsü olduğunu söyleyen Habicht, Joan’ın imzasına bakıyor olabileceklerini söyledi.

Habicht, dokuzuncu yüzyılın ortasındaki papalık sıralamasının; 846’dan 853’e kadar Leo, 853’ten 855’e kadar 3. Benedict  856’dan 858’e kadar Johannes Anglicus’un ve 858’den 867’ye kadar olan 1.Nicholas  şeklinde devam etmesi gerektiğini önerdi.

Bu sikkelerin sahte olmadığı bilimsel yöntemlerle kanıtlandı. Bu tarz sikkelerin koleksiyoncular nezdinde bir piyasasının olmaması, sikkelerin taklit olma olasılığını da sıfıra indiriyor. Bir kaç yıl önce New York’da bir açık arttırmada satılığa konan bazı papa sikkeleri neredeyse hiç satılmayarak sahiplerine geri dönmüştü.

Habicht, “Neticede, bazı insanlar çalışmama değere verecek ve Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında varlık gösteren kadın rahiplere dair başka kanıtlar bulacaktır. Bazıları ise bunu reddedip karşı argümanlar üretmek için çalışacaktır. Bu sonsuza kadar devam edecek bir savaş olabilir” dedi


Joan’dan sonra kilisede yeni bir geleneğin ortaya çıktığı söylenir. Papalık için seçilen kardinaller, ortası boşluklu bir sandalyeye oturtulduktan sonra bir başka kardinal tarafından elle muayene edilir ve testisleri olduğuna emin olunur. Papa adayının testisleri olduğuna ikna olan kardinal “Duos habet et bene pendentes” diye bağırır. Anlamı ise “İki tane (testisi) var ve güzelce sallanıyorlar”dır. Yine de bu geleneğin çok gerçek olmadığıve bir şaka olduğu düşünülür.