Farklı tarihlerde, farklı coğrafyalarda özgürlük için mücadele eden, isyanıyla sokakta olan, bulundukları her alanda kadının özgürleşmesini eyledikleriyle, örgütlülükleriyle, anarşizmle mümkün kılan kadınlar, geçmişten günümüze bir gelenek yaratıyor.
Meydan Gazetesi’nin kadınlar tarafından çıkartılan bu (Mart) sayısında da erkek iktidarlara karşı mücadele eden ve anarşist mücadeleyi yükselten kadınların yaşam hikayelerini paylaşıyoruz.
Faşizme Karşı Anarşist Bir Direnişçi Giovanna Berneri
Anarşist mücadele tarihine kazandırdığı büyük devrimcilerle hatırlanan Berneri ailesinin üyelerinden biri, anne Giovanna Berneri 5 Mayıs 1897 tarihinde İtalya’da dünyaya geldi. Küçük bir köyde yaşayan Giovanna Berneri, 5 çocuklu Giuseppe ve Caterina Simonazzi ailesinin bir çocuğuydu. Gualtieri’de ilkokula gittikten sonra, özgürlükçü öğrenim yöntemlerinin kurucularından Reggio Emilia’nın okullarına devam etti. Burada geçirdiği yıllarda katıldığı seminerler ve çeşitli konferanslarda özgürlükçü fikirlerle tanıştı.
1915 yılında, Santa Vittoria’da anasınıfı öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Bir yıl sonra burada, yaşamı boyunca ona yoldaşlık edecek olan Camillo Berneri ile tanıştı. Camillo, Giovanna’nın öğretmeni Adalgisa Fochi’nin oğluydu. Tanıştıkları yıl Sosyalist Gençlik Federasyonu (FGS) üyesi olan Camillo, Giovanna’yla birlikte anarşizmle tanıştı. Genç yaşta yaşamlarını birleştirdiler.
Giovanna, İtalya’da doğdu ve burada yaşamını yitirdi ancak devrimci yaşamı onun uzun yıllar Fransa’da yaşamasını gerektirdi. 1922 yılına kadar gün geçtikçe gücünü artıran faşizmin saldırılarıyla karşılaşan Berneri’ler göç etmeye karar verdi. Camillo, 1926’nın Nisan ayında gizlice Paris’e geçti, aynı yıl 1 Ağustos’ta Giovanna ve kızı Ventimiglia üzerinden Camillo’nun yanına geçti. Devlet şiddeti burada da peşlerini bırakmadı. İtalyan gizli polisinin baskıları sonucu ihbar edilen Camillo, Fransa’dan kovuldu. Bu yıllarda bir bakkal dükkanı açan Giovanna’nın mekanı, zamanla anarşist hareketin bir buluşma yeri haline geldi.
İspanya’da devrimin başlamasıyla beraber Camillo, CNT’ye katılıp faşizme karşı direnişe katılmak için Katalonya’ya gitti. O sıralarda Giovanna ise bir yandan bakkalı işletirken bir yandan da Camillo’nun yazılarının yayınlanması ve “l’ Adunata dei refrattari” isimli yayının çıkarılmasını organize etti. Faşizmin çöküşü ve antifaşist direniş döneminde, Giovanna anarşist hareketin yeni bir enerjiye ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. 1944’te yoldaşlarıyla beraber Carrara’daki kongreden sonra “La Rivoluzione libertaria” ve “Volontà” isimli yayınları, Ignazio Silone, Albert Camus ve Gaetano Salvemini gibi isimlerle beraber yayınlamaya başladılar.
Giovanna kadın mücadelesi için de özel yayınlar ve çalışmalar yaptı. Yoldaşı Cesare Zaccaria ile birlikte doğum kontrol yöntemleri üzerine çalıştılar ve 1948 yılında “Doğum Kontrolü” isminde bir kitapçığı yayınladılar. Kitapçık daha öncesinde Volontà’da yayınladıkları bazı yazılar ve konuyla ilgili en güncel araştırmaların olduğu yazılardan oluşuyordu. Polisin dikkatini çeken broşür “doğurganlığa karşı mücadele” suçlamasıyla dava edildi. Yıllar içerisinde Giovanna pek çok anarşist dergi ve gazetede yazdı, aralarında “Umanità Nova”, “Il Mondo” , “Il Lavoro nuovo” , “L’ Adunata dei refrattari” ve “Controcorrente” olduğu pek çok yayın bunlara örnek gösterilebilir.
Mücadeleyle dolu yaşamını ve çevresindekilerin yaşamlarını anarşist idealleriyle büyüten Giovanna, 14 Mart 1962’de geçirdiği kalp krizi sonucu Genova’da yaşamını yitirdi.
Üretken Bir Devrimci Etta Federn
- Dünya Savaşı sonrası Alman yazınının en üretken isimlerinden anarşist Etta Federn, 28 Nisan 1883’te Viyana’da dünyaya geldi. Etta, sufrajist Ernestine (Spitzer) ile kan basıncının gözlemlenmesinde önemli buluşlar yapmış olan ünlü doktor Salomon Federn’in çocuğuydu. Kız kardeşi Else Federn, konut hareketinin bilinen eylemcilerinden; erkek kardeşi Paul Federn ise Freud’un takipçisi, ünlü bir psikanalist ve Viyana Psikanaliz Topluluğu’nun kurucularındandır.
20’li yaşlarının başında Berlin’e yerleştiğinde edebiyat eleştirileri, çeviri, roman yazarlığı ve biyografi yazarı olarak kendini eğitmeye başladı. 1932’de Naziler güç kazanmaya başladığında İspanya’ya geçti. 1920’li ve 30’lu yıllar onun anarşist hareket içerisinde en aktif olduğu yıllardı. İspanya’da yaşadığı yıllarda iki kitap yayınlayan Etta çok üretken bir yazardı. Almanya’daki yıllarında Danca, Rusça, Bengalce, Antik Yunanca, Yidişçe ve İngilizce olmak üzere toplamda 23 kitap yayınladı. Bazı kitapları Nazilerden ölüm tehditleri almasına yol açarken, pek çok yazısı ve çalışması anarşist sendikalist FAU’nun yayın organlarında yayınlandı.
İspanya’ya yerleştikten sonra ilk işi Mujeres Libres’e katılmak oldu. Hareketin literatürüne pek çok eseri kazandırdı, derginin en üretken yazarlarında biriydi ve eğitim çalışmalarına katıldı. Blanes’deki dört özgür okulun örgütleyicilerindendi. Anarşist bir kadın olarak kadınların okur yazarlığa kazandırılması, doğum kontrolü ve cinsel özgürleşme konularına dair pek çok çalışma yaptı.
1938’de savaşın son yıllarına doğru Barcelona bombalanırken Fransa’ya doğru hareket eden grupla beraberdi. Burada talihsiz bir şekilde, Gestapo’nun eline düştü ancak kurtulmayı başardı. Etta, Yahudi bir ailenin çocuğuydu. İkinci Dünya Savaşı boyunca saklanarak yaşadı ve gizlice Fransız direnişini destekledi. En büyük oğlu Capitaine Jean, direniş yıllarında Fransız askerlerinin işbirlikçileri tarafından katledildi. Son yıllarını Paris’te geçirdi, 9 Mayıs 1951’de burada yaşama gözlerini yumdu.
Göçmenlerin Yoldaşı Hortensia Torres Cuadrado
Göçmenlerin yoldaşı Hortensia Torres Cuadrado, 1924 yılında anarşist bir ailede dünyaya geldi. Babası Josep Torres Tribó, devrimci Francisco Ferrer’in özgür okullarında çalışan, anarşist bir pedagogdu. Böyle bir aile ortamı, Hortensia’nın ideallerine göre örgütlediği bir ev ortamında büyümesini sağladı. O günler hakkında Hortensia şöyle söylüyor: “Babam bir hayalperest, annem ise ondan daha büyük bir hayalperest”. Devrim yıllarından sonra ailecek Almanya’ya sürüldüler. O zamanlar 15 yaşında olan Hortensia, Argelès çalışma kampında şiddet, baskı ve sömürü altında çocuk işçi olarak çalıştı. 1941’de sürgündeyken babasını kaybetti.
Sonrasında Rivesaltes’e yerleşen Hortensia, annesi ve kardeşleri ile yaşarken kaçış planları yapmaya başladı. 1941’in Haziran ayında, Barcelona’ya kaçmayı başardı ve burada demirci olarak çalışmaya başladı. Çocukluğundan itibaren mücadeleyle geçen yaşamı, etrafındaki insanların ideallerini paylaşarak kendisini bir devrimci olarak yetiştirdiği ve mücadeleye dört kolla sarıldığı yıllarla devam etti. 1957’de Toulouse’a yerleşti ve burada Uluslararası Antifaşist Dayanışma’nın (SIA) örgütlenmesine katıldı. Hortensia, örgütlediği SIA çatısı altında özellikle savaş yıllarında İspanya ve Fransa arasında göçmenlerin yolculuklarında inisiyatif aldı. Dünyanın dört bir yanında gittiği her yerde dayanışmayı, mücadeleyi örgütledi.
Franco’nun ölümünün ardından 1 Mayıs 1988 yılında İspanya’ya döndü. Burada CNT’nin yeniden kuruluş çalışmalarına katıldı. O yıllarda oğlu, Uluslararası Devrimci Eylem Grupları’nın (GARI) bir militanı olduğu gerekçesiyle devlet tarafından tutsak edildi.
Hortensia, Lisa Berger ve Carol Mazer’in çektiği “De toda la vida” (1986) isimli belgeselde kavgayla dolu yaşamını anlattı. CNT’nin örgütlediği SIA (Uluslararası Antifaşist Dayanışma) isimli göçmen dayanışma örgütlenmesinin gönüllüsü, Emma Goldman’ın yoldaşı Hortensia Torres, 1989 yılında Toulouse’da yaşamını yitirdi.
Anarşist Devrimin Taşıyıcısı Federica Montseny
İberya Devrimi’nin en önemli figürlerinden, devrimci anarşist Federica Montseny 12 Ocak 1905 yılında Madrid’de dünyaya gözlerini açtı. Kendi sözleriyle İspanya’da “eski anarşistler ailesinin bir evladıydı”. Babası İspanya’da anarşizmin en eski propagandacılarından Joan Montseny, annesi Teresa Mañé Miravet (Soledad Gustavo olarak da bilinir) ise yine anarşist geleneğin yetiştirdiği bir devrimciydi. İkisi de anarşist dergi La Revista Blanca’nın editörlerindendi. Yaşamını birleştirdiği Josep Esgleas Jaume’la birlikte Vida, Germinal ve Blanca adında üç çocuğu oldu.
Ailesinin izinden giderek Federica da genç yaşta CNT’ye katıldı ve mücadeleye atıldı. Solidaridad Obrera, Tierra y Libertad ve Nueva Senda’da yazılar yazdı. 1927’de İberya Anarşist Federasyonu’na (FAI) katıldı. CNT’nin bir stratejisi olarak Sağlık Bakanlığı görevine geçti. Böylelikle İspanya’nın ilk kadın bakanı olarak tarihe geçti. Aynı zamanda Avrupa tarihindeki ilk kadın bakanlardan da biriydi. Stratejik olarak bulunduğu bu pozisyon Emma Goldman, Camillo Berneri gibi bazı anarşistler tarafından tartışmayla karşılandı.
CNT’nin parasız, duyarlı, desantralize ve hastalık önleyici sağlık programlarının altında Montseny’nin imzası vardı. Cinsel sağlıkla ilgili pek çok gelişme yine Montseny’nin emeğiyle gerçekleşti. Kürtajın genelleşmesi ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için çeşitli atılımlar yapıldı.
Federica Montseny, aynı zamanda çok üretken bir edebiyatçıydı. 50’nin üzerinde romanı İspanya’da yayınlandı. Bunun yanında İspanya’da anarşizmin tarihi, biyografiler, tartışma yazıları gibi farklı yazıları yayınlandı ve kitaplaştırıldı.
1977’deki CNT’nin yeniden kuruluşunu ilan ettiği tarihi mitingde yaptığı konuşmayla herkesi tekrardan etkiledi. 14 Ocak 1994 yılında, 88 yaşında yaşamını kaybettiğinde arkasında kavgayla dolu bir yaşam hikayesi bıraktı.
Yorulmak Bilmez Bir Anarşist Britta Gröndahl
Gazetemizi hazırladığımız 8 Mart Dünya Kadınlar günü özel sayısında, Britta Gröndahl’ı anmak bizim için farklı bir anlamda da değerli. 8 Mart 1914’de kadınlar gününün bizlere hediye ettiği bir yoldaş olarak dünyaya geldi. Sağcı bir politikacı olan Hans Maartman ve Dagmar Tideman’ın kızıydı.
Gençliğinde yoğunluklu bir şekilde dil derslerine devam etti. Hayallerinde hep siyaset bilimi hakkında uzmanlaşmak vardı ancak çeşitli sebeplerle bir türlü bu alana devam edemedi. Dil derslerinden sonra bir dökümhane işçisi olan Gustav Gröndahl’la tanıştı. 1936 yılında yaşamlarını birleştirdiler. İyi bir müzisyen ve özel olarak da yetenekli bir çellist olan Britta, enerjisini devrimci mücadelenin gerekliliklerine göre düzenliyordu. O yıllarda ünlü bir müzisyen olabilecekken devrimci mücadele tarihini öğrenmekle geçirdi. Sonrasında bilinen bir Proudhon biyografisi olan “Pierre Joseph Proudhon: Federalist, Sosyalist, Anarşist”i kaleme aldı.
Bir gazeteci olarak IWW’nin yayınlarında yazıları ve haberleri yayınlandı. Britta Gröndahl, John Andersson ve Helmut Rüdiger ile birlikte İsveç’te anarşist hareketin en önemli isimlerinden biriydi. Bir parçası oldukları İsveç Genel İşçi Örgütlenmesi’nin (SAC) kuruluşunda, Britta’nın İspanya ziyareti ve çeşitli anarko sendikalist örgütlerden edindiği deneyimlerin etkileri vardı.
SAC’ın haftalık yayını Arbetaren’de ve anarşist hareketin dergisi Liberter Sosyalist Dergi’de (Frihetlig Socialistisk Tidskrift) yazıları, haberleri yayınladı. Farklı anarşist dergiler, gazeteler ve ortak çalışmalarda yer aldıktan sonra biyografiler, tarihsel anekdotlar ve teorik çalışmalarla İsveç’te anarşist hareketin en önemli yazılı kaynaklarını üretmiş oldu. Yaptığı çeviriler, Michel Foucault’nun İsveç’te tanınmasını ve farklı tartışmalar üretmesini sağladı. “Cinselliğin Tarihi”ni çevirerek pek çok tartışma yaratılmasının ardından Marie Cardinal, Claire Bretecher gibi yazar ve çizerlerden çeviriler yaptı.
SAC’ın uluslararası temsilciliğini yaptığı yıllarda, İtalya ve Fransa gibi ülkelerden gelen göçmenlerin konaklaması için dayanışmalar örgütledi. 1968 Mayıs eylemleri ve Portekiz’deki Karanfil Devrimi sürecinin doğrudan gözlemcisi oldu. Geç yaşına kadar mücadeleyi sırtlayan önemli isimlerden biri oldu. 18 Kasım 2002’de 88 yaşında yaşama gözlerini yumdu.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 48. Sayısında yayınlanmıştır.