Aboliton Media Worldwide, Iran ve Afganistan Anarşist Birliği’nden (Asranarşizm) yoldaşlarla, İran ile ABD arasındaki potansiyel savaşa ve dünya genelindeki anarşistlerle uluslararası dayanışma kurulmasına ilişkin bir röportaj gerçekleştirdi. Çevirisi Gamze Boztepe tarafından yapılan röportajı yayınlıyoruz.
Anarşistler olarak, ABD ve İran devleti arasında meydana gelen savaş tehdidine ilişkin analiziniz nedir?
– Bugün biz bu yanıtı yazarken, İslam Cumhuriyeti tarafından bir Amerikan uçağı hedef alındı, bu yüzden şu an biz anarşistlerin genel bir analiz yapması çok zor. Sadece ne olacağını tahmin edebiliriz, çünkü devletler arasındaki perde arkası iletişimi ve diğer birçok meseleyi gözlemleyemiyoruz. Yalnızca farklı hipotezler düşünülebilir ve değerlendirilebilir. Sorunuzun odağı neydi, anarşistler olarak bu iki devlet arasındaki savaş tehdidi hakkındaki analizimiz nedir? İlk önce, doğal olarak, anarşistlerin devlet savaşlarına karşı olduğu söylenmelidir, ancak bu karşı oluşun devlet savaşlarını nasıl etkilediği başka bir tartışmadır. Her zaman savaş karşıtı kalacağız. Devletler arasındaki bir savaş devletlerin ve kapitalizmin hizmetindedir ve İran halkı bu ölümcül savaşa ve çatışmaya son vermek için çaba göstermelidir, devlet milisleri ve erler savaşa gidemez ve kendi bağımsız çizgileri olmalıdır. Dile getirilmesi gereken, İran halkının büyük bir kısmının İran’a hükmeden diktatörlüğü ve teokrasiyi sona erdirmek için İslam Cumhuriyeti’nin zayıflamasını beklediği – ve biz anarşistlerin halkın yanında ve sokaklarda olacağı ve devrim ve İslam Cumhuriyeti’nin düşmesi için elimizden geleni yapacağımızdır. İran’da insanlar İran ve Irak arasındaki yıkıcı 8 yıllık savaşı yaşadılar; ancak İran’daki bazı insanlar 40 yıl süren acımasızlıktan sonra İslam Cumhuriyeti’ne son vermek konusunda isteksiz davrandılar ve ne yazık ki ABD’nin İran’a karşı savaşına rıza gösterip bunu İslam Cumhuriyeti belasını parçalamanın en kolay yolu olarak gördüler. Savaşın tüm altyapıları yok edeceğini bilmelerine rağmen, İslam Cumhuriyeti’nin son kırk yılının savaştan başka bir şey olmadığını; ülkenin servetini yağmaladığını, çevreyi, gölleri ve sulak alanları tahrip ettiğini, İran halklarının fakirlik ve sefaletine yol açtığını, 100.000’den fazla insanı idam ettiğini ve 8 milyon insanı sınır dışı ederek dünyanın dört bir yanına sürüklediğini söylüyorlar.
İran rejimini “anti-emperyalist” olarak adlandıran bazı Batılı solcuların İran rejimi savunusunu eleştirdiniz. Devrimciler hem İran devletinin faşizmine hem de emperyalist müdahaleye etkili bir şekilde nasıl karşı çıkabilirler?
– Mutlakiyetçi ve devlet odaklı anti-emperyalist eleştirinin hedefi sadece Amerikan emperyalizmidir, ancak buna, İran İslam Cumhuriyeti’ni savunan Noam Chomsky veya Slavoj Zizek gibi sözde anarşistler veya komünistlerden daha açığız. Bu entelektüellerin, İran halkını baskı altına alan İslam Cumhuriyeti suçlarına ve anarşistlere yönelik şiddetli baskılara, göçmenlere, özellikle de (temel insan haklarından yoksun bırakılan ve İran’da geçici ikamet vaadiyle Suriye savaşında katledilen) Afgan göçmenlere karşı İslam Cumhuriyeti suçlarına ve kadınlara, işçilere ve öğrencilere yapılan baskılara ilişkin sessizlikleri kabul edilemez. Oysa Chomsky ve benzerleri İslam Cumhuriyeti hakkında sessizlerdir, çünkü İslam Cumhuriyeti Amerikan emperyalizmine karşı duruyor gibi görünen bir devlettir ve İran’ın iktidar hükümeti ile İran halkı arasında bir seçim yapmaları halinde iktidarı seçeceklerdir. Bu bir trajedidir, çünkü İran hükümetinde kristalleşen iktidar ve otorite onları ele geçirmiş ve büyülemiştir ve İran halkının kaderi onlar için önemli değildir – ve her zaman iktidara karşı çıkıp bireysel özgürlüğü ve kolektif özgürlüğü savunmak yerine, iktidarla kendilerinden geçip özgürlüğü ve İran hükümetinin egemenliğine karşı çıkmayı unuturlar; bunun yerine, bu büyük çelişkiyi özgürlük ve anarşist liberteryenizm temelinde değil, Marksist teori yoluyla irdelerler.
Bugün İran ve Afganistan’daki hareketiniz için, tarihe geçmiş hangi devrimci hareketler ve figürler özellikle ilham verici veya bağıntılıdır?
– Bir yandan küresel olarak devlet komünizminin başarısızlığı, diğer yandan İran ve Afganistan’daki hatalı, başarısız siyasi gelişmeler, gençlerin kendileri için yeni olan liberal ve liberter alternatiflere yönelmelerine sebep oldu. İnternet, anarşist sanatçılar ve yurtdışındaki anarşist eylemciler bu süreçte yardımcı oldular. Anarşist militanlar olduğumuz için eğilimimize yakın olan bireyler ve devrimci hareketler bizim için en önemli olanlarıdır. Fakat birkaçını saymamız gerekirse, 1871 Paris Komünü, İspanya İç Savaşı, Chicagolu anarşist işçiler, Kronstadt denizcileri, Kara Ordu ve Nestor Makhno, Emiliano Zapata, Dorothy Day, AANES (Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi) ve Abdullah Öcalan, Chiapas Zapatistaları, Japon anarşistler, Bakunin, Emma Goldman, Louise Michel ve Camillo Berneri’yi söyleyebiliriz.
Web sitenizde Lorenzo Orsetti’nin ölümü ve geçtiğimiz 1 Mayıs’ta Endonezya’daki anarşistlerin gördüğü baskılar hakkında yazılar yayımlanmışken, bu iki uluslararası anarşist hareket için önemli an hakkında yorum yapmak ister misiniz?
– Şu ana kadar, Suriye’de AANES (Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi) için ve çoğunlukla IŞİD’e karşı savaşan 500’den fazla uluslararası savaşçı öldürüldü. Birçoğu bizim anarşist yoldaşımızdı ve Lorenzo Orsetti de onlardan biriydi. İdeallerimiz için savaşan anarşistler olan uluslararası savaşçıları anmak için onları her zaman bizi izleyenlere kimlikleriyle tanıtmaya çalıştık ve anarşistlerin gösterişsiz idealistler olduğunu ve çoğunlukla isimsiz kalarak sadece uluslararası savaşçılar olarak adlandırıldığını, ve ana akım platformların bunu yanlışlıkla anarşistlerin reklamını yapmasınlar diye anarşizmi kasıtlı olarak gizlemek adına kullandıklarını vurguladık. Elbette ölümsüzleşen anarşistler bunu umursamazlar çünkü onlar iktidar ya da şöhret için savaşmadılar, devrimci bir harekette bulundular. Bahsettiğiniz Rojava’daki yoldaşlar, anarşist savaşçılar ve Endonezya’daki anarşistlerin varlığı iki önemli tarihi andır ve bu tarihi anları kayda geçirmek ve onları vurgulama sorumluluğumuz çok önemlidir. Ölümsüzleşen yoldaşlara dikkat çekerek anarşistlerin devrimci doğasını vurgular ve genç izleyicilerimizi radikalleşmeye teşvik ederiz.
Anarşist tutsak Soheil Arabi’nin durumunda yeni bir gelişme var mı?
– Anarşist tutsak Soheil Arabi, Büyük Tahran Hapishanesi’nde 1. Koğuş, 9. Salon’da hapsedildi ve şu anda 11 yıllık hapis cezasına çarptırılıyor. Hapishanedeki bazılarını saydığımız korkunç koşulları protesto etmek için açlık grevi yaptı; cezaevi otoriteleri tarafından şiddet içeren davranışlar, mahkumlar arasında uyuşturucu kullanımının yayılması, hapishane bakımı ve erzak eksikliği, elektroşok cihazı ve coplarla itirafa zorlamak, mahkumları suçlarına göre ayırmamak, yeterli kalacak yer ve sağlık tesislerinin bulunmaması, tedavi hakkının reddedilmesi ve tahtakurusu ve bit istilası. Açlık grevi gerçekleşti çünkü cezaevi yetkilileri Soheil’in cezaevi koşullarına yönelik tekrarladığı istekleri görmezden geldi. Açlık grevi yaparken, Soheil Arabi, sağlık durumunun ciddi bir şekilde kötüleşmesinin ardından 20 Haziran 2019’da Büyük Tahran Hapishanesindeki revire devredildi. Soheil Arabi’nin cesur annesi Farangis Mazloum, 22 Temmuz 2019 Pazartesi günü Tahran’daki evinde, sekiz güvenlik güçleri üyesi tarafından tutuklandı. Bilinmeyen bir yere nakledildi.
Anarşist yoldaş Soheil Arabi geçen yıl serbest bırakılması gerekiyordu, ancak geçen yıl Ekim ayında tekrar yargılandı ve 3 yıl daha hapis cezasına çarptırıldı. En son işkence gördükten ve dövüldükten sonra kasık yaralanmasına ve burnunun kırılmasına rağmen hastaneye gönderilmedi. Kısa bir süre önce, annesinin tek oğlu olan Alireza Shir Muhammed Ali adlı 21 yaşındaki siyasi bir tutsak, aynı cezaevinde iki diğer tutsak tarafından bıçakla kasten öldürüldü; bu, İran devletinin siyasi tutsakları fiziksel olarak ortadan kaldırmak için kullandığı yöntemlerden biridir. İslam Cumhuriyeti’nin hapishanelerinde güvenlik olmadığı için yoldaş Soheil için endişe duyuyoruz. Elbette, Soheil’in yanı sıra İran hapishanelerinde birkaç anarşist tutsak daha var. Kadın eylemciler Neda Naji, Marzieh Amiri, Anisha Asadollahi ve Atefeh Rangriz de dahil olmak üzere 1 Mayıs gösterilerine katılan elli katılımcı güvenlik güçleri tarafından 1 Mayıs 2019’da gözaltına alındı, hapsedildi ve serbest bırakılmadılar. Güvenlik nedeniyle isimlerini sayamadığımız başkaları da var.
Topluluklarınızdaki örgütlenme yöntemlerinden bazıları neler?
– İran ve Afganistan’daki anarşistler, çok tehlikeli güvenlik koşulları nedeniyle dışarısıyla paylaşılamayan gizli faaliyetlere sahipler; böylece İran’daki gizli polis teşkilatı, anarşist örgütlerle nasıl mücadele edeceğini ve nerede faaliyet gösterdiğimizi bilmiyor. Örgütlenmemizi, kampanyalarımızı ve faaliyet alanlarımızı kamuya açıklarsak, İran devleti güvenlik kurumlarını onlara yoğunlaştıracak ve güvenlik tuzakları oluşturacaktır. 28 Aralık 2017’de başlayan ve İran’daki 100’den fazla şehirde gerçekleşen on günlük protestoların ardından güvenlik kurumları insanların liderlik olmadan örgütlendiklerini ve sonuç olarak risk altında olduklarını fark ettiler. Elbette, faaliyetlerimize 10 yıl önce başladığımızda da güvenlik kurumları risk altındaydı, çünkü 1979’dan beri İran’daki tüm muhalefetleri bastırabilmiş ve onları insanların gözünde hükümsüz kılabilmişlerdi ve on yıllarca süren baskı altında, hiçbir siyasetin gençlere ve kadınlara çekici gelmediğini ve siyasi yapı, partiler ve akımlar konusunda rahat olduklarını düşünmeleri kolaydı. Rejim, bir yandan gençler, kadınlar ve işçiler tarafından memnuniyetle karşılanan yeni ve taze siyasi akımların ortaya çıkmasıyla şok oldu, öte yandan rejimin kendisi, bu yeni siyasi düşünce, esas eylemcileri ve nasıl yayıldığına dair hiçbir bilgiye sahip değildi. Bu nedenle biz ve diğer siyasi eylemciler şu soruları sorduk: rejim, anarşizmin toplumda yayılmasına karşı koymak için ne yapar? Anarşistleri bastırmak için hangi baskı yöntemleri kullanacaklar? Bu soruların cevapları zaman içinde kendilerini ortaya çıkarana kadar, güvenlik kurumları bize karşı çıktı ve internet ve propaganda olanaklarını kullanarak sanal bir hizip oluşturdular ve onlardan paralel örgütler oluşturmalarını istediler. “Anarşizm” denilen sahte bir siyasi hareket yaratarak anarşist hareketi tahrip ediyor ve ergenleri ve gençleri devletin istediği yöne itiyorlar.
Hangi meselelerin İran ve Afganistan’da insanları daha duyarlı hale getireceğini ve onların anarşizmle ilgilenmelerini sağlayacağını düşünüyorsunuz?
– İran ve Afganistan’da patriyarka, din, sınırlandırılmış bireysel özgürlük, sosyal adalet eksikliği, ekolojik çöküş ve birçok hayvan ve bitki türünün tükenmesi, İran’daki teokrasi ve İran ve Afganistan’daki alternatif, devrimci muhalefetin eksikliği gibi meseleler. Anarşizm çekici, çünkü anarşist liberteryenizm ile bireysel ve laik özgürlük ve radikalleşmenin önemi, kadın haklarının önemi, hayvanların ve çevrenin korunması, tüm hiyerarşilere muhalefet ve otoriteye muhalefet İran toplumunda çok önemlidir ve insanların son derece dikkatini çeker.
Dünyanın diğer bölgelerindeki anarşistler, İran ve Afganistan’daki hareketle nasıl dayanışma içinde olabilirler?
– Dünyanın diğer bölgelerindeki anarşistlerin İran ve Afganistan’daki anarşist hareketi iyi bir şekilde desteklediklerini ve web sitelerinde röportajlar ve röportajların gönüllü çevirileriyle mücadelelerimizi farklı dillerde paylaştıklarını söyleyebiliriz. Anarşist yoldaşlarımız Soheil Arabi’yi ve güvenlik nedenleriyle dile getiremediğimiz diğer eylemleri desteklediler. Çünkü hepimiz anarşistiz, küresel anarşist harekete ve dünyanın enginliğine büyük bir ilgi duyuyoruz, mücadele kapsamımız geniş ve bütün anarşistler pek çok anarşist mücadele içinde bulunmalarına rağmen İran ve Afganistan’daki anarşist hareket için ellerinden geleni yapıyorlar. Her durumda, mücadele devam ediyor ve uluslararası anarşist hareketten her türlü anarşist destek devam edecektir.
Uzun vadede, anarşistlerin, devrimci hareketleri yalnızca krizlere ve baskılara tepki göstermeyecek bir şekilde desteklemek için uluslararası düzeyde nasıl daha güçlü bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorsunuz?
– Şimdi sol hareket ve komünist hareket bir krizle karşı karşıya, uluslararası düzeyde veya uluslararası mücadelelerde güçlü bir varlığa sahip değiller, devrimci ve militan karakterlerini büyük ölçüde kaybettiler ve parlamenter sol bile, liberaller bile krizle karşı karşıya kaldı – ancak anarşistler bu durumla karşı karşıya değiller, devrimci karakterlerini kaybetmediler ve hala pragmatikler. En küçük bir hareketin olduğu dünyanın herhangi bir yerinde, uluslararası anarşist hareketin tamamı ona odaklanır ve DSG’nin yanı sıra IŞİD’e karşı mücadelede yüzlerce uluslararası anarşistin ölümsüzleştiği Suriye’de olduğu gibi karşı koyarlar. Evet, uzun vadede anarşistlerin yurtdışındaki devrimci hareketleri desteklemek için daha güçlü uluslararası bağlar yaratabileceklerini düşünüyoruz. Sadece günlük mücadelelere dahil olmamalı ve bizim yaptığımız gibi birçok diğer popüler siyasi eğilim ve hareketleri kendilerine çekmelidirler. Bu, devrimcilerin ve aslında anarşistlerin de doğası gereğidir: pragmatizmleri ve uluslararası mücadelelere verdikleri önem, devrimci hareketlerin pratik desteği için zemin hazırlamaktadır. Bir sonraki önemli nokta, dünyanın farklı bölgelerinden anarşistlerin birbirleriyle ilgili haberleri paylaşmak için web siteleri ve e-postaları aracılığıyla iletişim kurmalarıdır; bu da doğru ve daha geniş bir siyasi dünya görüşüne sahip olmaları, sorunların ve mücadelelerin öğrenilmesi için hızlı olmaları anlamına gelir ve böylece uluslararası emsallerini hızlıca destekleyebilirler.