Trans Tutsak Buse’den Mektup

“24 yıldır tutsak bulunan trans kadın Buse Aydın’ın cinsiyet uyum ameliyatı Adalet Bakanlığı tarafından keyfi şekilde reddedilmiş; defalarca ölüm orucuna giren Buse, ameliyatın engellenmesine tepki olarak Ağustos ayında cinsel organını kesmişti. Gerçekleştirdiği eylemin ardından Metris Hapishanesi Rehabilitasyon Merkezi’ne sevk edilen Buse’nin bizlere ulaştırdığı mektubu yayınlıyoruz.”

Merhaba,

Öncelikle size, tüm kadınlara ve Meydan Gazetesi ailesine en içten selam ve sevgilerimi sunuyorum. Umarım her anlamda durumlarınız iyidir.

Uzun ve zorlu bir süreci geride bırakmak üzereyim. Geçmişe dönüp yaşadıklarımı birkaç satırla, birkaç sayfa mektupla anlatabilmem mümkün olmadığı gibi ruhen ve bedenen o kadar yıprandım ki inanın yazmaya takatim de kalmadı.

Şu anda yolun sonuna gelmiş durumdayım. Ya istediğim kabul olacak ve bedenimdeki hapishaneden hemen şimdi kurtulacağım ya da sonum intihar olacak ve yaşamıma son vereceğim. Çünkü artık dayanacak gücüm, takatim kalmadı.

Evet, cezaevinde trans kadın olmak zordur. Ama hem trans kadın hem de siyasi mahpus olmak çok daha zordur. Bu konuda birçok somut örnek de verebilirim.

Diren ile beraberken Deniz ile mektuplaştık. Esra ile de mektuplaşıyorum. Hem merhabalaşmak, tanışmak için hem de geçiş sürecindeki deneyimlerinden faydalanmak için iletişime geçtik. Esra ile benim raporlarımız aynıdır. Öğrendiğim kadarıyla Deniz’inkilerle de aynı. Ama Deniz’in ameliyatı yapıldı. Esra’nınki bakanlık zorlaştırdıysa da yapıldı. Ama bakanlık Deniz’den ve Esra’dan istemediği raporları benden istiyor.

Geçmişte hem ruhsal hem de bedensel olarak ameliyatımın hayati öneme haiz olup olmadığına, hayati öneme haiz olsa bile, ameliyat gerekip gerekmediğine dair rapor istendi. Önceden planlanmış olarak, hiç sağlık kuruluna çıkarılmadan, hiç kurul doktorlarıyla konuşturulmadan sağlık kurulu raporu düzenlendi ve ameliyatım engellendi.

Bunun üzerine defalarca ölüm orucuna girdim. Son ölüm orucunda beden sağlığım hasar aldı. Avukatlarıma ve dışarıdaki mücadeleye inandığım, güvendiğim için ve bu konuda avukatlarım beni ikna ettiği için ölüm orucunu bıraktım. Beden sağlığım böylelikle düzeldi. Bunca çabaya rağmen sonuç alamayınca ben de tekrar ölüm orucuna girmemek için (çünkü ölüm orucuna girdiğimde beden sağlığım hasar alsaydı ve ameliyatım zorlaşsaydı intihar ederdim) jiletle cinsel organımı kestim, tuvalete attım ve sifonu çektim.

Beni Metris R Tipi Rehabilitasyon Merkezi’ne yatırdılar. Ameliyatın “hayati öneme haiz olup olmadığına, aciliyet gerektirip gerektirmediğine” dair rapor düzenlenecek. Samatya Hastanesi’ne gittim. Üroloji bölümü hiç muayene yapmadı, ilgilenmedi. “İlk defa bir transeksüelle karşılaşıyorum” dedi ve dosyaya hiç de iyi olmayan bir not yazmış. Plastik cerrahi muayenemi yaptı ve konuşulanlardan duyduğum kadarıyla “hayati öneme haizdir” demiş. Beni çapa hastanesine mikro cerrahiye sevk ettiller. Sonuç olarak Çapaya gideceğim ve rapor çıkacak. Kurtulacak mıyım, ölecek miyim yakında göreceğiz.

Dışarıda arkadaşlarımdan istediğim şey, ben intihar etmek mecburiyetinde kalmak istemiyorum. Bunun için bedenimdeki hapishaneden acilen kurtulmak mecburiyetindeyim. Sesimi duysunlar istiyorum. Kendinize çok iyi bakın, sevgilerimle.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 51. sayısında yayınlanmıştır.