Genç İşçi Derneği 8 Aralık’a Çağırıyor: “Sıkma Dişini Sık Yumruğunu”

 

Genç İşçi Derneği (GİDER) 8 Aralık’ta, yaşanan ekonomik krize karşı Bakırköy Pazaryeri’nde  saat 13:00’te düzenlenecek mitinge, yayınladığı bir bildiri ile çağrı yaptı. Bildiri metni şu şekilde:

Kriz kapıda mı? Kapı kırıldı. Yaşamlarımızı çalıyorlar.

Market kasalarında fişteki rakama şaşıyoruz. Şaşkınlıkla fişi yukarıdan aşağı defalarca tek tek topluyoruz. Rakam değişmiyor, zar zor ödüyoruz. Gizli gizli yapılmış zamların farkındayız. Bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz, marketten çıkıyoruz.

 

Evde tek tek kesilmiş faturalar. Kullanılanın iki katı vergi ödüyoruz. Buna katkı şuna katkı, bahaneli bedel, bahanesiz yandaş bedeli, payı… Ödeyip ödeyemeyeceğimizi bilmeden evde kalakalıyoruz. Bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz.

 

Evden altıda çıktığımızda tam saatinde işte oluyoruz. İşten çıkar çıkmaz sıkışa sıkışa, koşa koşa geldiğimiz eve saat sekizde giriyoruz. Şıkıştığımız minibüslerde, otobüslerde 14 saatlik serüvenin stresinde birbirimize bulaşıp geriliyoruz. Bağırıp çağırıp birbirimizi kırıyoruz. Bir boşluk bulup camdan baktığımızda tek şoförlü tek yolculu arabalardaki bolluğa önce imrenerek sonra iğrenerek bakıyoruz. Bunalıyoruz ve dişimizi sıkıyoruz.

 

14 saatlik işçiliğimiz süresince krizdeyiz ya; şef, müdür, patron bizden daha beter haldeler. Kriz bizden çok patronu çarpmış. Patron parasından biraz para kaybetmiş. Diğerlerinin ise işçinin beş maaşı kadar olan maaşları aksamış. Kesintiler kısıntılar dönemi başlıyor ya, elbette ilk kesilen kısılan biz oluyoruz. Maaşlar aksıyor krizdeyiz, kesiliyor krizdeyiz, yol yemek kısılıyor krizdeyiz, kovuluyoruz krizdeyiz. Bunlardan bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz.

 

Kriz mi? Bu kriz mi? Bu yaşamlarımızın çalındığı sistemin kendisi. Bu kapitalizm. Krizler sisteminin kendisidir kapitalizm. Sömürü sisteminin adeta bir başka aldatmacısıdır kriz. Kapitalin beklenmeyen (ama beklenen) hareketidir kriz. Biz hep bu beklenmeyen ama beklenen harekette yoksulken daha fazla yoksullaşırız. Ama onlar bolluklarından bolluk kaybetmezler ve hatta bazıları krizde kazanır. Biz bunları yazan yazıları, yaşamlarımızı çalan bu adaletsizlikleri okudukça da bunalırız. Ama farkındalıklarımız arttıkça dişimizi değil yumruğumuzu sıkarız. Sıkılmış yumruktan korkarlar, onlar da besleye besleye büyüttükleri kolluk kuvvetlerini çağırırlar, önce yazıları yazanları, sonra onları dağıtanları, sokakları afişleyenleri, meydanlarda haykıranları baskılarlar. Kulaktan kulağa bile bu farkındalıkların konuşulmasını istemezler. Ama baskıları durduramaz bunu. Yaşamları çalınanların “Hırsızsınız!” haykırışlarını durduramaz.

 

Adil ve Özgür bir dünya için. Yaşamlarımız çalınmadan sıkmalıyız yumruklarımızı. Çünkü her yerde her zaman bu ezen- ezilen adaletsizliğine karşı sıkılı yumruklarla kalkıştık kavgaya. Sen de sıkma dişini sık yumruğunu. Beraberce adaleti haykırmak için meydanlarda.