Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi, tutsak Esra Arıkan’a Meydan Gazetesi vermemekle kalmadı, buna gerekçe ürettiği kararında Ankara Katliamı’nda öldürülen Ali Kitapcı’ya terörist dedi.
Tutsaklara istedikleri gazete, dergi, kitap vb. yayınları vermemek, devletin tutsaklar üstündeki baskılarının ve tutsakları sadece özgürlüğünden alıkoymayıp bir kez daha tutsak etmeye çalışmalarının en bilinen hallerinden birisidir. Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi de bu yöntemin sıklıkla kullanıldığı yerlerden biri. Son örnek de Meydan Gazetesi’nin 51. sayısının tutsak Esra Arıkan’a verilmesinde yaşandı.
Hapishane Eğitim Kurulu Başkanlığı’nın tutsaklara verilmeyen yayınlar listesi oldukça uzun. Bu kararda da görüldüğü üzere iktidar aleyhine bir tek söz dahi üretmek yasaklanmak için yeterli. Esra Arıkan’a gazete vermemek içinse 3 sebep sıralanmış. Bu sebeplerden birisi, Esra Arıkan’ın gerçekleştirdiği açlık eylemiyle ilgili. Hapishane yönetimi, “hapishanenin güvenliğini düşünerek” hapishanedeki baskılara karşı direnen Esra Arıkan’ın açlık eylemiyle ilgili haberinin gerçeği yansıtmadığını iddia ediyor ve Esra Arıkan ile ilgili haberi gerekçe göstererek gazeteyi Esra Arıkan’a veremeyeceğini söylüyor.
Hapishane yönetiminin gazete vermemek için ürettiği ikinci gerekçeyse gazetede yer alan, “Gençlik Anarşizmde Örgütleniyor” yazısında örgüt olmaya teşvik edici ifadelere yer verilmesi ve örgüt olmanın öneminden bahsedilmesi oluyor. Hapishane yönetimine göre bunları yapmak, terör örgütü propagandası yapılması anlamına geliyor. Yazıya baktığınızda rahatlıkla görebileceğiniz üzere hapishane yönetiminin kuruntusuna en büyük sebep sanıyoruz yazıda geçen özgürlük kelimeleri ve devletin adaletsizliğine isyan edilmesine yönelik çağrısı. Örgüt olmak, örgütlü olmaya teşvik etmek suç olarak değerlendiriliyor.
Hapishane yönetiminin gazete verilmemesine sebep olarak sıraladığı üçüncü ve son sebepse “Anarşist Bir Demiryolcunun Hikayesi : BİZİM ALİ” başlıklı yazı. Hapishane yönetimine göre bu yazının içeriğinde terör örgütü üyesinin hayatından alıntılar yapılarak ondan övgüyle bahsedilmiş. Ali Kitapcı kim peki? Ali Kitapcı, 10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren yoldaşlarımızdan birisi. Ali Kitapcı’yı burada anlatmak yerine Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında 15 yıllık arkadaşının “Trenleri Durduran Adam” yazısını önerelim.
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünü bilirsiniz. Hapishane yönetimi için söz konusu kendilerine laf ettirmemekse gerisinin yine teferruat olduğu açık. Ankara Katliamı’nda katledilen 100’ün yukarısındaki yoldaşımızdan, arkadaşımızdan, kardeşimizden birisi olan Ali Kitapcı da devlet için, hapishane yönetimi için bir teferruat. Aynı Roboski’de katledilen insanlar gibi, aynı Hrant Dink gibi…
Bu arada bu yasağa karşı Bakırköy İnfaz Hakimliği nezdinde karara itiraz ettiğimizi belirtelim. Devletin yargı mensupları da hapishane yönetiminden farklı düşünmüyor. Savcı, görüş yazısında itirazımızın reddini talep ettiği ve hakim de bir tek gerekçe dahi üretmeden bu talebe uygun olarak itirazımızın reddine karar verdi. Hapishane yönetiminin iddialarını sıralamaktan başka bir şey yapılmayan kararda hakimlik, hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulamamış! Hukukunuza ve mevzuatınıza bu karar uygun olabilir ama hiçbir zaman adalete uygun olmayacak. Biz adaletin peşindeki teferruatlarsa hiçbir zaman mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.