Genç İşçi Derneği, dün açıklanan 2020 yılı asgari ücretine dair bir açıklama yayınladı.
2020 yılı asgari ücret rakamı net 2324 lira olarak Çalışma Bakanı tarafından “İşçiyi enflasyona ezdirmedik” sözleriyle açıklandı. Söylediklerinin yalan olduğunu bir kenara bırakırsak, bu rakam işçiye günde 10 liralık bir zammı reva gören iktidardakiler ve patronların, borçları olduğu için intihar edenleri; kıt kanaat geçinen, ay başını zor getiren milyonları görmemesi demek.
Bu rakam, biz yoksulluğun da ötesinde açlık seviyesindeki milyonların, yöneticilerin saraylarında dakikada harcanan paraların kat be kat altındaki paralara bir ay boyunca çalışmak zorunda kalması demek. Bu ücretlerle -yol süresini de hesaba katarsak- günde on iki saate varıncaya kadar, iş yerlerimizde şeflerin, müdürlerin ve patronların baskısı altında, tacize, sömürüye maruz kalacağız, adına yaşam derse, sefalet koşullarında yaşayacağız demek.
Bu rakam, Kasım ayı verilerine bakarsak, bir yılda yüzde 9 oranında gıda ürünleri, yüzde 9 oranında konut harcamaları, yüzde 9 oranında ulaşım ve yüzde 50’yi geçen oranlarda elektrik faturalarınındaki artışın hepsini birden karşılayamamak demek. Gıda, giyim, kira, elektrik, su, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri tüm ihtiyaçlarımızın yüksek enflasyon ve vergiler yükünün altında büyük yüklere dönüşmesi demek.
Cumhurbaşkanlığının 3 milyar 152 milyon 937 bin liraya yükselen bütçesi ve bütçenin kalem kalem ayrıntıları işçiye verilmeyerek çalınan paralar demek. Üstüne üstlük “Kanal İstanbul” denen ama aslında adı “rant İstanbul” olan projeyle birlikte yandaş şirketlere ve Katarlı zengin ailelere hediye edilecek 110 milyar liranın milyonlarca işçinin cebinden çalınması demek.
Bu rakam kendi istatistik kurumları tarafından belirlenen yoksulluk sınırının bile altında olan rakamı kabul edip, ne halde olduğumuzun farkında olmayarak şükretmemizi ve dişimizi sıkmamızı isteyip kendi lükslerinden hiç taviz vermeyenlerin “adaleti” demek.
Kapitalist sistemin işlemesi ve patronların daha da zengin olması için birer teferruat olanlar, aç kalan, intihar eden, görmezden gelinen, hayalleri çalınan ve yitip giden bizler için bu rakam ayrıca başka anlamlara da geliyor.
Bu rakam patronlardan ve devletlerden adil bir ücret beklememek gerektiğini anlamak, yaşamlarımızı kendi elimize almak, bu kölelik sistemini yok etmek, adil ve özgür bir yaşamı örgütlemek gerektiğinin farkına varmak anlamına geliyor.
Dayatılan asgari ücretlerle yoksulluk içinde asgari düzeyde yaşamamızı istiyorlar. Yaşamlarımızı belirleyip açlığa mahkum edenlerin, sömürenlerin bolluk günlerinin sonu yaklaşıyor. Krizler bizleri daha da yoksullaştırıyor ama sistemin çatlaklarını da derinleştiriyor. Gün bu çatlakları derinleştirip örgütlenmenin, mücadeleleyi büyütmenin günüdür. Bizler dayanışmayla, örgütlenerek bu düzeni değiştireceğiz!
Kaynak: Genç İşçi Derneği