12 Eylül hapishanelerinde doğan Grup Yorum, o zamandan bu yana sayısız grevde, direnişte, eylemde direnenlerin yanında yer aldı, onların sesi oldu. Kah madendeki göçükte, kah kondu yıkımında, kah grev halaylarında ya Grup Yorum’un kendisi ya da ezgileri hep sokaklarda, alanlarda, meydanlardaydı. Bugün ise kültür merkezlerine yapılan saldırılar, müzik aletlerinin intikam alınırcasına parçalanması, konserlerine getirilen yasaklamalar ve grup üyelerinin tutuklanması üzerine bu kez kendisi için direniyor. Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek açlık eylemiyle adaletsizliğe karşı koyuyor ve özgürlük arıyorlar; şarkılara ve türkülere özgürlük, Grup Yorum’a özgürlük.
Grup Yorum Gri Listede
Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek’i açlık eylemi yapmaya götüren süreç İstanbul Valiliği’nin Grup Yorum’un vermek istediği konserleri yasaklamasıyla başladı. Ardından İdil Kültür Merkezi’ne polis tarafından defalarca baskın düzenlendi ve çok sayıda Grup Yorum üyesi gözaltına alındı. Ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Mahkeme “Uyan Berkin” şarkısını “örgüt propagandası” kabul etti. İçişleri Bakanlığı tutuklu bulunmayan diğer Grup Yorum üyelerini de “gri liste” adı verilen “aranan terörist listesi”ne ekledi ve ihbar edeceklere 300 bin liraya kadar para ödülü verileceğini duyurdu. Baskılar bununla da kalmadı. Polis, Grup Yorum’un yeni albümü için düzenlenen imza gününe saldırdı. Yorum’un konser yasaklarına karşı internetten yapmak istediği konser de engellendi. Almanya’da vermek istedikleri konser de baskılar yüzünden yapılamadı.
Bu süreçte tutuklanan Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek işte tüm bu adaletsizlikleri duyurmak için açlık eylemine başladılar. Ardından eylemlerini ölüm orucuna çevirdiler. Kamuoyunun baskısıyla Gökçek ve Bölek tahliye edildiler ama Grup Yorum’a yönelik baskıların ve yasakların son bulmadığını ifade ederek eylemlerini dışarıda, Direniş Evi’nde sürdüreceklerini açıkladılar.
Ölüm orucunda olan Gökçek ve Bölek’in kaldığı Direniş Evi’ne polis baskın düzenledi. Zorla tedavi yapılmak üzere hastaneye kaldırılan Gökçek ve Bölek tedaviyi reddettiler. Dayanışma için hastanede toplananlara ve ailelerine polis saldırdı. Şimdi ikisi de taburcu edildi ve eylemlerini sürdürüyor.
Grup Yorum’la Dayanışma Eylemleri
Grup Yorum için çeşitli dayanışma eylemleri düzenlendi. Anarşist Gençlik, İstanbul Üsküdar-Ünalan Köprüsü’nde sallandırdığı pankartla devletin tutsak ettiği ve ölüm orucunda olan Grup Yorum’la dayanışma eylemi gerçekleştirdi. “Grup Yorum’a Özgürlük” yazan Anarşist Gençlik imzalı pankart uzun süre köprüde asılı kaldı. Kadıköy’de gerçekleştirilen Grup Yorum ile dayanışma eylemlerine polis saldırdı. İstanbul ve İzmir’de yapılmak istenen Grup Yorum’la dayanışma konseri de engellendi.
Elbette Grup Yorum, bundan önce de sayısız engellemeyle karşılaştı. Kasetleri yasaklandı, toplatıldı. Konserlerine izin verilmedi. Gözaltına alındılar. Ama dayanışmayla ve mücadeleyle bu engellemelerin üstesinden gelindi. Şimdi Gökçek ve Bölek de böylesi bir kavgadalar. Seslerini duyurmak istiyorlar. Ölmek değil konser vermek istiyorlar.
Elbette susturulmak istenen yalnızca Gökçek ve Bölek değil. Çünkü Grup Yorum geçmiş ozanların devamcısı, isyanların sesinin sürdürücüsü, mücadelenin marşlaşmış hali. Susturulmak istenen yaşamdan yana olanların, ezilenlerin sesi.
Grup Yorum üyesi Bahar Kurt mahkemede “Türküleri yapanlar ölebilir, hapsedilebilir ama türküler ölmez. Bugün Şili sokaklarında yine Victor Jara’nın, Pinochet diktatörlüğünde katledilen Jara’nın şarkıları yankılanıyor. Jara öldü ama türküleri hala yaşıyor.” açıklamasında bulunuyordu.
Yasaklamalara Rağmen Ezgilerimiz Susmayacak, Özgürlük Taşıyacak
Medyayı tekleştirdikleri gibi müziği de tekleştirmek isteyenler korkuyor farklı ezgilerden, farklı notalardan. Çünkü o notalar toprakta köleleştirilmiş köylülerin kendi kendilerine söyledikleri türkü olan Çav Bella’yı taşıyor günümüze. O notalar filizleri meyveye döndürenleri taşıyor meydanlara. O notalar omuz omuza getiriyor insanları, kol kola getiriyor.
Her ne kadar konserler yasaklansa da o notalar bugün dilden dile dolaşıyor, her boşlukta göğe yükseliyor, başka seslerle buluşuyor ve iktidarların suratına çarpıyor. Çünkü türküleri yapanlar, yasaları yapanlardan daha güçlü. Daha güçlüyüz.
İberya’da ekmek adalet ve özgürlük için herkesi barikatlara çağıran ezgilerimizin faşizmin suratına çarpması ve onu ortadan kaldırması gibi, her coğrafyada direnenlerin sesi, ezgileri özgürlük taşıyacak. Hiç kuşkumuz yok.
Nergis Şen
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 52. sayısında yayınlanmıştır.