Korona Krizi gün geçtikçe etkisini artırırken, devletler de bu küresel krizden kendi meşreplerince fırsatlar yaratmayı ihmal etmiyor. Macaristan’da Başbakan Victor Orban, geçtiğimiz günlerde Korona Krizi’ni gerekçe göstererek parlamentoyu fiilen işlevsiz bırakan ve yetkileri KHK’ler aracılığıyla kendisine bağlayan yasayı geçirmişti. İsrail’de ise Başbakan Benyamin Netanyahu hükümeti, kimi medya organları ve siyasi analistlerin “darbe” olarak tanımladığı bir adım attı. Buna göre İsrail Parlamentosu’nun (Knesset), Anayasa Mahkemesi’nin aksi yönündeki kararına rağmen fiilen Netanyahu tarafından bloke edildiği yönünde yorumlar var.
Yaşadığımız coğrafyada ise devlet iktidarının Korona Krizi’ni kendi tabirleriyle “Allah’ın lütfuna” çevireceği aşikardı. Korona Krizi Türkiye’de resmi ağızlardan ilk kez dillendirildiğinden bu yana iktidar yeterli önlemleri almamakla eleştiriliyordu. Buna karşın, muhalefetin elinde bulunan bazı yerellerdeki belediyelerin yardım kampanyaları İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgelerle yasaklandı. Bu durum, 24 Haziran 2018 seçimleri sonrası geçilen Başkanlık Sistemi’nde merkezi devlet yapısının tahkim edilmesi ve 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri ile görece bir moral kazanmış muhalefeti fiilen hareketsiz kılma amacı taşıyordu. Diğer yandan, Korona Krizi öncesi zaten kriminalize edilen HDP’ye yönelik kayyum atamalarının hız kesmemesi de, muhalefetin bu kesimine sallanan sopanın, ne olursa olsun sertliğinin azalmayacağını gösterdi.
İktidar, İçişleri Bakanlığı genelgeleri üzerinden bu fırsat hamlelerini hayata geçirirken, yasama yoluyla da bazı kısıtlamalara gitmeye hazırlanıyor. Buna göre, hazırlanan torba yasayla sosyal medyada sansüre varan müdahalelerde bulunulmasının önü açılacak. “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Taslağı” adını taşıyan torba yasa teklifinde yer alan “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun” maddesinde öngörülen değişikliklerin önümüzdeki hafta Parlamento’ya gelmesi bekleniyor.
Sosyal medyaya Korona Krizi üzerinden sansürün önünü açacağı söylenen değişiklikler çerçevesinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sosyal ağ sağlayıcıları denetlemek için gerekli gördüğü taktirde olay mahalinde inceleme yapabilecek ya da yaptırabilecek. Kolluk kuvvetleri ve diğer kamu kurumlarının amir ve memurları BTK’ya ‘denetim desteği’ sağlayacak. Bu maddede yer alan sosyal ağ sağlayıcı “kullanıcıların internet ortamında sosyal etkileşim amacıyla metin, görüntü, ses, konum gibi içerik, bilgi veya veri oluşturmalarına, paylaşmalarına ya da görüntülemelerine imkan veren gerçek ve tüzel kişiler” şeklinde tanımlanıyor.
En az bir yetkilisinin Türkiye’de bulundurulmasının zorunlu kılındığı Youtube, Twitter, Instagram, Facebook gibi mecraların başını çektiği “sosyal ağ sağlayıcıları” kullanıcılarının iletişim bilgilerine ‘doğrudan erişilebilir’ bir şekilde internet sitesinde yer verecek. BTK, sulh ceza hakimliğine başvurarak temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğini yüzde 59 oranında daraltabilecek. Sulh ceza hakimliğinin kararına karşın 30 gün içinde de temsilci belirlenmezse, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak.