Avukatların son dönemde ruhsatlarının iptal edilmesine ilişkin, aralarında Adalet İçin Hukukçular, Demokrasi İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın (TOHAV) imzası olduğu bir ortak deklarasyon metni yayınlandı.
Açıklamada, Avukatlık Kanunu Madde 5/3’ün iptal edilmesi ve ruhsat iptallerine son verilmesi istendi. Metnin tamamı şöyle:
Son yıllarda birçok meslek grubuna karşı yapılan ve mesleğin yürütülmesini engelleyici nitelikteki saldırılardan avukatlık mesleği de doğrudan ve yoğun bir şekilde etkilenmiştir. Avukatlar; cezaevlerinde, adliyelerde, emniyet birimlerinde yoğun bir şekilde fiziksel ve sözlü saldırılarla karşılaşmışlar, işkence görmüşler, takip ettikleri dosyalardan yasaklanmışlar, gözaltına alınmışlar, tutuklanmışlar; kısacası mesleklerini fiilen ve hukuken neredeyse yürütemez duruma getirilmişlerdir.
Bu tür saldırıların birçoğu savunma hakkına ve insan haklarına yönelik olarak Türkiye’de süregelen sistematik bir uygulama teşkil etmekle birlikte, son yıllarda artan baskı sonucunda avukatlık mesleğine yönelik yeni saldırılar ve caydırma politikaları da uygulanmaya başlanmıştır. Özellikle 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrası mesleğe yönelik yoğun bir saldırı başlamış ve bu kapsamda yeni olarak nitelendirilebilecek, stajını tamamlamış avukat adaylarının ruhsatlarının gasp edilmesi uygulaması iktidar tarafından devreye sokulmuştur. 1986 yılında yürürlüğe girdiği günden bu yana sistematik bir uygulaması bulunmayan Avukatlık Kanunu 5. Madde 3. Fıkrasının özellikle OHAL süreci sonrasında uygulamasına başlanmış ve bu kapsamda söz konusu kadük hüküm tabiri caizse dirilterek bir cadı avının dayanağı haline getirilmiştir.Nitekim Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün faaliyet raporlarına göre 2015 yılında 42 dosya hakkında geri gönderme kararı alınmışken, 15 Temmuz 2016 sonrası yıllara göre 96, 91, 134 ve 2019 yılında 528 dosya hakkında geri gönderme kararı alınmıştır. Geri gönderilen ruhsatlardaki söz konusu artışın Av. K. m.5/3’ten kaynaklandığı açıktır.
Avukatlık Kanunu m.5/3 fıkrası; “(Değişik üçüncü fıkra: 22/1/1986-3256/2 md.) Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Bir yıllık zorunlu stajını tamamlamış avukat adaylarının Türkiye Barolar Birliği’ne yapmış oldukları ruhsat başvurusu üzerine, TBB’nin kabul ettiği başvurular, olumlu ya da olumsuz görüş bildirmesi için Adalet Bakanlığı’na gönderilmektedir.Bu hükme dayanılarakAdalet Bakanlığı, TBB’ye yapılan ruhsat başvurularında, başvuran avukat adayının yargılandığı dosya var ise ruhsat verilmesinin kovuşturma sonuna kadar bekletilmesi yönünde görüş bildirmekte ve TBB bu görüşe uyarak veya direnerek ruhsatın verilip verilmemesi konusunda nihai kararlar tesis etmektedir. TBB’nin son bir yıllık dönemin öncesinde Adalet Bakanlığı’nın görüşüne uyarak avukat adaylarının ruhsat başvurularını beklettiğibilinmektedir. Ancak son bir yıllık dönemde istikrarlı denebilecek bir şekilde Adalet Bakanlığı’nın görüşüne direnilmektedir. TBB’nin Adalet Bakanlığı’nın görüşüne direnmesi ve avukat adayına ruhsat vermesinin ardından ise Adalet Bakanlığı tarafından idari yargı yolunda iptal davasına başvurulmaktadır. Hatta idari yargı yolunda açılan bu davalar TBB tarafından verilen ruhsatın yürütmesinin durdurulması talebiyle ikame edilmekte ve YD kararı verilmesi durumunda ruhsatın kullanılması dava sonuna kadar mümkün olmamaktadır. Ayrıca son 1 yıl içerisinde anayasaya aykırı söz konusu bu hüküm Bakanlıkça yürütülen cadı avına yeterli yasal dayanağı oluşturamamış olacak ki, Bakanlık tarafından hükmün kapsamı dışına çıkılarak hakkında bir ceza soruşturması olan veya HAGB kararı verilen avukat adaylarının ruhsat başvurularına ilişkin de bekletilme kararları verilmektedir.
Bu madde masumiyet karinesinin, çalışma hakkının, hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerinin, mülkiyet hakkının Anayasa ve uluslararası sözleşmeler bağlamında ihlalini sonuçlamaktadır. Unutulmamalıdır ki, ruhsat gaspı uygulaması da savunmaya yönelik saldırıların bir parçasıdır ve adil yargılanma hakkını, avukatları ve bir bütün olarak yargıyı da tehdit etmektedir.
Toplumsal muhalefetin her türlüsüne karşı duyulan tahammülsüzlük; barışçıl eylemleri, ifade özgürlüğünü, toplanma ve gösteri yapma hakkını ve bu eylemlerin potansiyel savunmanları olarak avukat adaylarını da hedefine almış ve almaya da devam etmektedir.Bu durum dehşet verici bir hal almasına rağmen karşısında ne yazık ki örgütlü bir baro ve örgütlü bir hukuk mücadelesi bulamamaktadır. Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon savunmaya yönelik bu saldırıların karşısında örgütlü bir mücadele yürütmek amacıyla kurulmaktadır. Bu yoldaki ilk temel talepleri; Avukatlık Kanunu Madde 5/3’ün iptal edilmesi ve ruhsat gasplarına derhal son verilmesidir. Bu hususta öncelikle tüm barolar olmak üzere ulusal ve uluslararası tüm mesleki örgütler ile sivil toplum kuruluşlarını mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz.