Devlet iktidarı cenahında İstanbul Sözleşmesi tartışmaları, karşılıklı polemik ve ültimatomlar tonunda devem ederken, erkek şiddeti de adeta bu tartışmalardan aldığı “güçle” devam diyor. Antalya’da bir erkek, 30 yaşındaki Hatice Şimşek’i katletti. Antakya’da ise evli olduğu kadına ve kızına şiddet uygulayan bir başka erkeğin, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı şu günlerde sarf ettiği ‘Sizi öldürsem 5 ay yatar çıkarım bana bir şey olmaz’ sözleri, erkek şiddetinin dayandığı “özgüvenin adresi” açısından son derece dikkat çekiciydi.
Antalya Muratpaşa’da soyadı harf kodlama yöntemiyle gizlenen Gökhan adlı katil erkek, cinayet sonrası ilk ifadesinde yalan beyanda bulunarak “Alkollüydüm, sabah kalktığımda öldüğünü fark ettim. Polise haber verdim, neden öldüğünü bilmiyorum, alkollüydük düştü” dedi. Katil, ikinci ifadesinde Hatice Şimşek’i şiddet uygulayarak katlettiğini kabul etti.
Antakya’da ise, Hatice Bengi ve kızı Güllü, akşam 22.00’den sabah 6.00’ya kadar, evli olduğu erkek Hüseyin Bengi’nin şiddetine maruz kaldı. Sabaha karşı ayıldıklarında babasının bıçakla başlarında beklediğini söyleyen Güllü: “Babam bize şiddet uygularken ‘beni şikâyet ederseniz eğer; bana bir şey olmaz 5 ay yatar çıkarım ama çıktığımda sizi öldürürüm’ diyordu. Biz jandarmaya şikayete gittiğimizde bayramdan sonra koruma verileceğini söylediler. Ya bizi öldürürse dediğimizde ise ‘Hangi devirde yaşıyoruz kim kimi öldürüyor’ dediler. Bu kadar kadın cinayeti başka ülkede oluyor zaten.” diyerek devletin kolluk gücünün erkek şiddeti karşısındaki ciddiyetsiz tavrını ortaya koydu.