Zorunlu askerliği kabul etmeyen Şerif Polat ve İrfan Yıldız vicdani retlerini açıkladı. Yeni Yaşam Gazetesi’nin haberine göre, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Siirt Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen Şerif Polat ve İrfan Yıldız, vicdani ret açıklamalarını okudukları metinlerle kamuoyuna duyurdular.
İrfan Yıldız, 1997’de Batman’ın kenar mahallelerinin birinde dünyaya geldiğini ve militarist şiddet gördüğünü söyledi. Çocukluğunun her döneminde biber gazı, cop, silah sesleri ve baskıların peşini bırakmadığını kaydeden Yıldız vicdani ret açıklamasında, “İnsanların karnını doyurması için harcanması gereken paralar kurşuna silaha yatırılmamalı. Reddediyorum. Yılanın bana dokunacağı güne kadar kafamı kuma saklamayı Reddediyorum. İstersem gökkuşağı, istersem kapkara, istersem kızıl giyinirim, bana dayatılan kamuflajı giymeyi reddediyorum. Kadın, çocuk, LGBTİ+ haklarının şiddetle talan edilmesini reddediyorum. Tehditler aldıktan bir gün sonra bir kışlada öldürülmeyi reddediyorum. Başımın kesilmesine ve kimsesizler mezarlığına gömülmeme sebep olacak emirleri reddediyorum. Sayamadığım milyonlarca savaş mağdurunun kanının ellerime bulaşmasını reddediyorum. Kürt halkına geçmişten bu güne dek yaşatılan acıların işkencelerin uygulandığı ellerin safına katılmayı reddediyorum. Vicdani reddimi ve kalan hayatımı bunun onuruyla yaşayacağımı bildiriyorum. Toprağımızı terk edecekleri güne kadar bu tutumumu koruyacağım” ifadelerini kullandı.
Belediyeye atanan kayyım tarafında işten çıkarılan sinemacı Şerif Polat da 1990 Siirt doğumlu olduğunu, bölgeyi esir alan savaşın birinci derecede mağduru olduğunu kaydetti.Mevcut iktidarın devlet geleneği haline gelen savaşla, Kürt halkının TC boyunca maruz kaldığı devlet şiddetini farklı bir boyuta taşıdığını ifade eden Polat, “Halen benim durumumda olanlar ‘terör ailesi’ olarak kodlanıyor ve bir çok alanda fişlenip hakları ellerinden alınıyor. Yerlerine kayyım atanıp görevden alınan bir çok belediye başkanı ‘terör ailelerini’ istihdam etmekle suçlanıyor. Siirt Belediyesine atanan kayyumla beraber en kutsal haklardan biri olan çalışma hakkım elimden alındı. Bu yaşananların karşısında susmak, sinmek tam da istedikleri şey. Bu yüzden susmayacağım, bana yaşam hakkı tanımayan devletin askeri olamayıp hiçbir kurumunda çalışmayacağım. Savaş hiçbir kazanımı olmayan, sadece yıkım getiren, yankıları yüzyıllar boyu süren bir lanettir. Göçtür, dejenerasyondur, travmadır; kutsal değildir. Ben bu kutsal addedilen lanetin bir parçası olmayacağım. Ölmek, öldürmek tek seçenek değildir, ölüm kutsal değildir. Kürt halkının hakim ulusla eşit haklara sahip olması, kadınların ve LGBTİ+ bireylerinin öldürülmediği, ötekileştirilmediği, sömürülmediği bir düzen ancak militarizmi ve onu besleyen ataerkil ve heteroseksist ideolojiyi reddetmekle mümkündür. Bu yüzden vicdani retçiyim” dedi.