Tutuklu avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal gibi İzmir Şakran Hapishanesinde tutsak olan Özgür Karakaya ve Didem Akman da, adil yargılanma ve hapishane koşullarının düzeltilmesi talebiyle 19 Şubat’tan bu yana ölüm orucunda. 181 gündür ölüm orucunda olan Özgür Karakaya ve Didem Akman’ın avukatı Tuğçe Nazlı Akın Mezopotamya Ajansına konuştu. Durumları hakkında bilgi verdiği müvekkillerinin adil yargılanma ve hapishane koşullarının düzeltilmesi yönündeki taleplerinin yerine getirilemeyecek istekler olmadığını dile getirdi.
Didem Akman, geçtiğimiz ay avukatı aracılığıyla paylaştığı mektubunda “Ölüm orucu olsun olmasın ‘hücreler öldürüyor’ diyoruz. Bunun anlaşılması, tartışılması, görülmesi ve ölümün önüne geçilmesini istiyoruz” diyerek, ağırlaştırılmış müebbet rejimi konusunda acilen düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunmuştu.
Didem Akman’ın ağırlaştırılmış müebbet cezası olduğu için ‘tabutluk’ adı verilen 8 metrelik tek kişilik bir hücrede tutulduğunu belirten avukat Akın, 40 kiloya kadar düşüp, el ve ayak bileklerinde morluklar ve şişlikler oluşan Akman’ın artık yürümekte zorluk çektiğini paylaşarak, “Sadece bir yatak ve küçük bir dolabın olduğu bir yerde, kişisel temizliğini ve yemek ihtiyacını aynı lavaboda karşılıyor. Ağırlaştırılmış müebbet tutsaklar yaşamlarını böyle bir yerde geçiyorlar. Ağırlaştırılmış müebbet cezası, idam cezasının yerine getirilen bir ceza. Yani öldürmüyorlar ama ‘tabutlukta’ bir ömür geçirmeye mahkum bırakıyorlar” dedi. Akman’ın günde sadece 1 saatlik havalandırma hakkına sahip olduğunu dile getiren Akın, diğer tüm tutukluların bir araya gelebildiği ortak havalandırma ve sohbet hakkından Akman’ın yararlanamadığını ifade etti. Akın, pandemi döneminde ailesiyle görüşemeyen Akman’ın sadece her hafta telefon görüşmesi yapabildiğini aktardı. Fiziksel olarak hareket edemediği için kişisel temizliğini dahi yapamadığını söylediği Akman’ın ciddi sağlık sorunları yaşadığını söyleyen Akın, şunları ekledi: “Akman’ın bir refakatçıya ihtiyacı var ancak idare tarafından verilmiyor. Zayıfladığı için kemik batmaları yaşıyor, bir havalı yatağa ihtiyacı var ama yine idare tarafından verilmiyor. Hapishane idaresi tutsaklara ‘sizi adam edeceğiz’ diyerek, bir güç gösterisinde bulunuyor. Akman da dahil olmak üzere bu hapishanede kalan tüm tutsakların talepleri, ihtiyaçları sebep gösterilmeksizin reddediliyor. Zaten tecrit altındalar, bu tür uygulamalarla katlanmış bir tecritte yaşıyorlar. Akman ve Karakaya tüm bu nedenlerin ortadan kalkması, koşulların düzeltilmesi için ölüm orucundalar.”
Av. Akın, 37 kiloya düşen Özgür Karakaya’nın ise ağzında yaraların oluştuğunu paylaştı. Ölüm orucundaki insanlarda oluşan ağız yaralarına kara dut şerbetiyle gargara yapmanın iyi geldiğini belirten Akın, fakat idarenin bunu tutuklulara vermediğini dile getirdi. Akın, yine ailesi tarafından hapishane idaresine teslim edilen B1 kompleks vitaminin de Karakaya’ya verilmediğini söyledi. Karakaya’nın kemik batmalarından dolayı havalı yatağa ihtiyacı olduğunu dile getiren avukat Akın, hapishanede bulunan sağlık görevlilerinin heyet raporu olmadığından yatağın verilmesini engellendiğini ifade etti.
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) Timtik ve Ünsal hakkında cezaevinde kalamayacakları yönünde verdiği rapordan sonra hastaneye geçişlerin yapıldığını ancak orada da zorla müdahale tehdidi altında olduklarını belirten avukat Akın, “Bu deneyimin ardından Didem ve Özgür için ATK’ye başvurmak için kaygılarımız oluştu. ATK’ye başvuru yapmaktan bile çekinir durumdayız. Sadece iki kişiyi değil, tüm cezaevlerindeki koşulları etkileyen bir süreç. Cezaevlerindeki insanların ölüm orucuyla düzeltilmesini istedikleri koşulları yaratan cezaevi yöneticileridir. Burada temel hak ihlalleri var ve bunların giderilmesi gerekiyor. Ölüm orucundaki tutsakların taleplerini sahiplenmeliyiz” dedi.