Gençlik örgütleri, “Yaşamak için bir nedenim, bir amacım yok” diyerek yaşamını sonlandıran 18 yaşındaki Furkan Celep için Kadıköy Rıhtım’da bir eylem gerçekleştirdi.
Anarşist Gençlik’in de arasında bulunduğu gençlik örgütleri, kapitalizmin yarattığı değersizlik sebebiyle yaşamını sonlandıran Furkan Celep için Kadıköy Rıhtım’da bir eylem düzenledi.
İntihar Değil Bu Bir Cinayet#FurkanCelep pic.twitter.com/gu9l9ClobO
— Meydan Gazetesi (@meydangazetesi) September 25, 2020
Furkan’ın yaşamını yitirmesinin “intihar” değil, tıpkı İstanbul Üniversitesi öğrencileri Sibel Ünlü ve Hakan Taşdemir’in yaşadıkları gibi sistemin dayattığı yalnızlaşmanın sonucu olan bir cinayet olduğu vurgulandı.
Anarşist Gençlik'ten Zeynel Çuhadar:"Umudu kalmayanlar, başka bir dünya mümkündür diyerek buradayız…"
— Meydan Gazetesi (@meydangazetesi) September 25, 2020
video: Anarşist Gençlik(@anarsistgenclik)#FurkanCelep pic.twitter.com/Ebki0v6MR6
Gençlik örgütlerinin basın açıklaması şu şekilde;
Kapitalizm öldürür…
İntihar değil cinayet!
Kapitalizm, can almaya devam ediyor. Geleceksizlik, işsizlik ve açlık gibi nedenlerle işçi ve emekçiler, gençler yaşamlarına son veriyor. Bunun bir örneği de dün, Kocaeli’de yaşandı. 18 yaşındaki arkadaşımız Furkan Celep, yaşamına son verdi. Furkan genç bir kargo işçisiydi. Ardından bıraktığı mektupta “bir araba, ev veya herhangi bir şey uğruna yıllarımı harcamak istemiyorum. İş hayatı bana çok yorucu geliyor. Hem içten hem dıştan yıpranıyorum. Bir şeyler uğruna bunca sorun yaşamak mantıklı gelmiyor” diyordu. Kapitalist sistem milyonlarca işçiye, emekçiye ve gençliğe geleceksizlik dışında bir şey vaat etmiyor. Kaynağı olduğu açlık, yoksulluk, işsizlik ve toplumsal çürüme ile onurlu ve insanca bir yaşam hakkımızı da elimizden almaya çalışıyor. Bütün bu sorunlar karşısında insanları yalnızlaştırmaya ve yabancılaştırmaya devam ediyor. Daha bir sür önce İstanbul Üniversitesi’nde Sibel ve Hakan benzer sebeplerle yaşamlarına son vermişti. Sibel arkadaşımız, yemek kartında kalan 1 TL’lik bakiyeden bahsederken “Nasıl bir gelecek?” diye soruyordu.
Bizler bu sistemde nasıl bir gelecek olduğunu görüyoruz ve söylüyoruz. Bu sistemde gelecek; milyonlarca insanın azgınca sömürülmesi demek. Bu sistemde gelecek; bitmeyen savaşlar demek. Bu sistemde gelecek: daha fazla açlık, yoksulluk demek. Bu sistemde gelecek; milyonlarca insanın yalnızlaştırılması ve yabancılaştırılması demek. Yani bu sistemin bizleri mahkûm ettiği gelecek, “geleceksizlik” demek.
Furkan kapitalizm yüzünden intihar eden ne ilk ne de son arkadaşımız olacaktır. Bugün Türkiye’de her gün ortalama 9 kişi intihar ediyor. Yani her gün 9 kişi, bu sistemin yarattığı açlık, yoksulluk, işsizlik, yalnızlık ve çaresiz hissetme gibi nedenlerle yaşamlarına son vermeyi bir çıkış yolu olarak görüyor. Kapitalizm, bu ölümleri kendi içinde münferit olaylar olarak bizlere sunuyor. Ancak bizler, bu ölümlerin çürümeye yüz tutmuş düzenden kaynaklı olduğunu görüyoruz. İşte bu yüzden tüm bu yaşananlar intihar değil, cinayettir diyoruz!
Furkan intihar mektubunda “Ne sevdiğimi bilmiyorum ne olmak istediğimi bilmiyorum ne okumak istiyorum bunu dahi bilmiyorum” diyor. Furkan gibi milyonlarca genci amaçsızlaştıran, içsel bunalımlara sürükleyen, gençliği yalnızlığa, çaresizliğe ve tükenmişliğe sürükleyen kapitalist sistemdir.
Kapitalist düzenin gençliğe dayattığı geleceksizliği, salgın döneminde de birçok vesile ile gördük. Bu süreçte milyonlarca öğrencinin eğitim hakkı gasp edildi. Bizlerden ya sağlığımız ya eğitimimiz arasında bir tercih yapmamız istendi. Bu düzen en temel insani ihtiyaçlarımız olan eğitim, sağlık, barınma ve beslenme gibi haklardan bizleri mahrum bıraktı. Yine salgın döneminde genç işsizlik oranı %25’i geçti, yani her dört gençten biri işsiz durumda. Tüm bu yaşananlar ise gençliği bunalıma ve geleceksizliğe sürüklemektedir.
Furkan ardından bıraktığı mektupta “Kendi içimde kendi sorunumu çözmeye çalıştım. Vardığım sonuç ise bu.” diyor. Bugün dünyada binlerce kişi bu sonuca ulaşıyor. Çünkü örgütsüz ve yalnız kalan insanlar, sorunları kendi içerisinde ve kendi başına çözmeye çalışıyorlar. Sonuç ise ortada! Furkan ve diğer arkadaşların yaşadığı sorunlar, gerçekte toplumsal içerikli sorunlar. Dolayısıyla yalnız ve bireysel çabalarla ya da intihar edilerek hiçbir sonuç elde edilemiyor.
Ancak bizlere dayatılan geleceksizliğe karşı çaresiz ve yalnız değiliz.
Kurtuluş, aynı sorunları yaşayan milyonların bir araya gelmesindedir. Çözüm, her yanı ile çürümüş kapitalist düzene karşı mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
Sibel’in, Hakan’ın, Furkan’ın ve adını bilmediğimiz nice arkadaşımızın katili olan kapitalist düzene karşı birlik olalım hesap soralım!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!