“İktidar Krizi Salgın Yasaklarının Arkasına Saklıyor.”
İktidar Covid19 önlemleri adı altında ucu açık ve anlaşılmaz yasaklar açıkladı. Salgın süreci boyunca göstermelik önlemleri uygulayan iktidar gerçekçi önlemleri uygulamadı. Önlemleri fakir ve zengin yaşamını ayrıştırarak uyguladı. Bu ayrıştırma sadece ekonomik değildi, tarafı olduğu kültürel kesimleri kayırmasıyla sosyal bir ayrıştırmaya da dönüştü. Başkanın açıkladığı son salgın yasaklarında da bu açıkça ortadadır. Atölyelerde, fabrikalarda, inşaatlarda işçiler çalışıyorken patronlar izolasyonlarını sürdürmekteler. Kahvehaneler ve kıraathaneler kapanıyorken AVM’ler açık kalıyor, dip dibe yapılan ibadetler sürüyor. Bunlar bize, yapılan bu ayrıştırmayı apaçık göstermektedir. Bu yasakların Covid19 ile alakası yoktur. Yasaklar, krizle karşı karşıya kalan toplumun kontrolünü sağlamak ve krizi anlaşılamaz, algılanamaz kılarak saklama çabasının bir ürünüdür.
14 Maddede Akp19 Krizi:
1. Dış Siyasette Kriz: Akp19 iktidarını korumak için, dışarıda saldırgan savaş stratejisi ile gerilimi yükseltiyor. Libya’dan Kıbrıs’a, Irak’tan Suriye’ye dış ilişkilerde çevresindeki her “komşusuna” saldırarak kapmaya çalıştığı pozisyonu kapamıyor. ABD ve Rusya abilerince azarlanan ve pataklanan küçük kardeş olmaktan kurtulamıyor. Fiyaskoyla sonuçlanan saldırgan savaş stratejisi karizma kaybıyla sürüyor.
2. İç Siyasette Kriz: Kendi varlığını devletin varlığı için bir beka meselesine indirgeyen iktidar olası erken seçimi geciktirmeye çalışıyor. Muhalefetin iç ilişkilerine saldırırken kendi iç ilişkilerindeki çözülmelerin artışından açıkça kaygılanıyor. MHP’nin yarı yolda bırakma özelliğinden korkuyor. Dolar ve Euro’nun önlenemez yükselişinin, bakanların birer birer istifası ile sonuçlanacağını biliyor. Yeni bahaneler bulamadığı için kapanmış dosyaları açarak yeni baskılar yaratmaya çalışıyor. Şimdiyse Covid19 bahanesi ile toplumsal bir baskının peşinde. Bekçisi ve polisiyle sokaklarda karşı kültüre saldırıyor.
3. Ekonomik Kriz: TL’nin değer kaybetmesi, artan borçlanma, artan işsizlik, enflasyon gibi ekonomideki sorunlar Covid19’la beraber büyümüştü. Ekonomi Bakanı “Dolara bakmıyorum ben”, “İstesek dövizi indiririz ama istemiyoruz” derken kendi indi koltuğundan. Bakanın istifasıyla apaçık görünen kriz şimdi Covid19’dan kapanan işletmelerin kriziymiş gibi gösteriliyor, gösterilecek. Ama kapanan işletmeler, işsiz kalan milyonlarca işçi Akp19’un çalan çırpan, zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren ekonomi stratejilerinin sonucudur.
4. Ekonomik Kriz: Yasaklar en çok genç işçilerin çalıştığı sektörleri etkileyecektir. Genç demek dinamizm demektir, eylem demektir. Akp19 gençler tarafından sorunun nedeni olarak görülmek istemez. İstemediği için de krizin nedenini Covid19 gibi göstererek gençlerin dikkatini dağıtmaya çalışır.
5. Sektörel Kriz: Covid19 salgını süresince bazı sektörlerde aşırı yükseliş yaşanırken bazı sektörlerde aşırı düşüş yaşandı. Kurye ve kargo şirketleri, marketçilik vb. patlama yaşarken kahvehaneler, kafeler, restoranlar, sinemalar, tiyatrolar düşüş yaşadı. Birçok iflas gerçekleşti. Bu sektörlerdeki işçilerin işsiz kalması, diğer sektörlerdeki işçileri de etkiledi. Dışarıda işsizliğin artışı, patronlar için daha ucuz emek demektir. İçeride ise işçinin, işsiz kalma korkusuyla sömürüye susması ile sonuçlanmaktadır.
6. Ayrımcılık Krizi: Ekonomik bir ayrımın belirginleştiği 19-65 yaş yasağında, ekonomik artısı olmayan bireylerin yaşamlarının yasaklarla kısıtlanması Covid19 salgınında iktidarın önemli bir önlemi gibi gösterildi. Aslında iktidar için ekonomik gereksizlikleri belirgin olan bu bireylerin eve kapatılıp kapatılmaması sadece şovdu. Bu kesimlerin tüm gün evin dışında olan işçi yakınlarının Covid19’u eve taşıma olasılığıyla karşı karşıya kalmaları, yasağın mantıksal açıdan anlamsızlığını gösterdi. Bu yasak bireylerde kaygının, korkunun artması ve kapalı kalma psikolojisiyle depresyona dönüşmüştü.
7. Örgütlenme Krizi: İktidar Covid19 yasaklarıyla kendisi için bir başka krizi de engellemek istiyor. Toplumun birebir ilişkilerinde gerekli olacak fiziki mesafeyi ısrarlıca “sosyal mesafe” olarak tanımlaması, sosyalleşme mekanlarının büyük baskılarla yıpratılması ve şimdi tekrar kapatılması yaşanan krizin konuşulmasını engellemeye yöneliktir. Mahalle arası kahvehaneler, kafeler, lokaller, kültür merkezleri kapatılarak bireylerin iletişiminin engellenmesi istenmektedir. Alışveriş merkezleri açık, sosyalleşme merkezleri kapalı; atölyeler fabrikalar açık, o fabrikalarda çalışan işçilerin katılacağı etkinlik merkezleri kapalı. Bu yasaklarla krizi konuşmamızı engelleyen iktidar belki yakında “Covid19 salgını konuşmayla yayılıyor!” diyerek konuşmayı da yasaklamak isteyecektir.
8. Örgütlenme Krizi: Akp19’un yayıldığı yerler kapanamaz. Covid19 yayılsın ya da yayılmasın iktidar kendi etkinliklerini, mitinglerini sürdürür. Ekmek, çay izdihamları düzenleyebilir. Şova dönüşen açılışlara binler hala otobüslerle taşınabilir.
9. Medya Krizi: Medya sektöründe diziler, filmler, yarışmalar yüzlerce kamera önü, kamera arkası set işçisiyle sürüyor. Medya, pozisyonu itibariyle durdurulamaz ve durmuyor. Çünkü medya iktidarın olmazsa olmaz gücüdür.
10. Medya Krizi: Salgının bilgisi bilinçli olarak çarpıtılıyor. Salgınla alakalı bilgiler hem çarpıtılıyor hem de gerekli ve gereksiz bilgiler aynı anda yayınlanarak anlaşılması engelleniyor. İktidar kendi kontrolü dışında toplumun bilgilendirilmesini de tacizlerle, tehditlerle baskılamak istiyor. Tabipler Birliği üzerindeki baskı bunun bir göstergesidir.
11. Bilgi Krizi: Bilgiyi kontrol eden toplumu ve bireyi kontrol eder. Bu bakışla kurulmuştur eğitim sistemi. Yani her eğitim sistemi bir başka kontrol gücüdür. Şimdi Covid19 salgını süresince ulaşılamayan uzaktan eğitim başlığında toplumun bilgiyle olan önemli bir bağı kopartılmıştır. Bahane yine Covid19’dur. Zenginin özel derslerle sürdürdüğü eğitimi fakirin “eğitimsizliğiyle” sürmektedir. Çocuğunun eğitimini sağlayamayan anne babalar geleceksizleştiğini düşündüğü çocukların buhranını yaşarken çocuklar da geleceksizliğin tedirginliğini yaşamaktadır.
12. Sağlık Krizi: Salgınla karşı karşıya kalan hastaların teşhisten tedaviye kadar yaşadıkları bir zulümdür. Burada yine zengin-fakir ayrımı nettir. Özel hastanelerin seviyesine asla ulaşamayan devlet hastaneleri aşırı doluluk yaşanmasına rağmen dolu değilmiş gibi gösterilmektedir. Covid19 virüsünün bulaşıp bulaşmaması, pozitif ya da negatif olmak… Kim evde, kim hastanede yatabilir? 14 günlük süre gerçek midir? Hava ile bulaşır mı? Su ile mi bulaşır? Bu karmaşayı çözemeyen toplum, sağlık hakkının ve hizmetinin şartlarını konuşamaz bir kafa karışıklığındadır. Doktoru hastane acillerinde zar zor görürken medyanın tüm kanallarında uzaktan tedavi yapılmaktadır.
13. Sağlık Krizi: Akp19 tarafından bir sektöre dönüştürülen sağlık sistemi içerisinde dolaylı değil direk köleye dönüşmüş temizlikçisinden hemşiresine, doktoruna tüm sağlık işçilerinin psikolojileri alt üst olmuştur. Ara ara küfür edilen kahramanlar çelişkisini yaşayan ve her gün Akp19’un “yakınımdır” baskısını, Covid19’un bulaşma baskısıyla beraber yaşamaktadırlar.
14. Sonlanma Krizi: Akp19’un sonlanma krizidir. Akp19, yaklaşık 19 sene olacak iktidarı süresince Covid19’dan daha bulaşıcı olmuştur ve hastalığı hafif geçmez, ağır geçen vakalarla dolu öldürücü bir virüstür. Gencin, halkların, işçinin, kadının, lgbti’nin, ağacın, derenin, toprağın, adaletin ve özgürlüğün düşmanıdır. Covid19’un tedavisi için ilaçlar, aşılar aranmaktadır. Biliyoruz ki bu salgın ilk değildir. Bizler binlerce yıldır yüzlerce salgının atlatıldığını biliyoruz. Covid19 da atlatılacaktır. Ve bizler biliyoruz ki adaletin ve özgürlüğün karşısındaki iktidar salgını Covid19’dan daha tehlikeli olsa da her iktidar salgını isyanlarla, devrimlerle yıkılacaktır. Yeni bir dünyayı yaratmak için her virüs aşılanacak, her iktidar yıkılacaktır.