İçerisinde yaşadığımız devletli ve kapitalist sistemin analizini yapmak, düşlediğimiz adil ve özgür dünyayı, bu özgür dünyanın değerlerini sade bir dille anlatabilmek için gazetemizde anarşist düşüncenin dikkat çektiği belirli kavramları ele alıyoruz. Meydan Gazetesi olarak devrimci anarşist perspektif ve eylemlerimiz sonucunda biriktirdiğimiz deneyimlerimizden hareketle yorumladığımız kılavuz kavramlardan birini daha, devrim kavramını sizlerle paylaşıyoruz.
Devrim halkı yazılı veya sözlü emirlerle değil eylemle özgürleştirecektir.”
M. Bakunin
Yüzyıllardır baskı, sömürü, kölelik ve katliam düzenine karşı ezilenlerin verdikleri mücadelelerin başlıca kavramlarındandır devrim. Kökten bir dönüşümü ifade eder. Yaşamlarımızı sürdürebilmenin, özgürce yaşamanın koşulları devrimle somutlanmıştır.
Fakat Bakunin’in 1880’lerde dediği gibi, Fransız Devrimi de dahil, geçmişteki tüm devrimler fevkalade önemli fikirlerden ilham alsalar dahi ayrıcalıklı sınıfların halkları egemenlik altına almak ve sömürmek üzere verdikleri kavgalardan başka bir şey olmamıştır.
Bu sebeple anarşist bir perspektifle devrimi düşünüp yaratmamız gerekmektedir. Devrim toplumun ileri gelenlerinin ve belirli düzeyde bilince sahip insanların belirleyiciliğinde ve kontrolünde, gelecekte yapılacak, gerçekleştiği anda tüm yaşamı değiştirecek bir alt üst oluş anı değil, aksine şimdi şu anda yaşamın dönüşümüdür.
Devrim Hem Bireysel Hem Toplumsaldır
Devrim, tek tek bireylerde başlayan bir süreç olup bireylerin farkındalıklar edinmesi, iktidarsız ilişkiler kurarak örgütlenmesi, otoriteye ve mülkiyete dayalı sistemi reddederek yaşamlarını dönüştürmesidir. Bencil, rekabetçi, ihtiraslı, iktidarlı alışkanlıkların dayattığı yaşama karşı geliştirilmiş bir tavırdır, zihindeki iktidarlardan kurtulabilmektir. Aynı zamanda bireyin kendi yaşamının sorumluluğunu almasıdır.
Bireylerin dönüşümü ile bağlantılı olarak devrim toplumdaki bireyler arası ilişkinin, ekonominin, doğayla kurulan ilişkinin ve tüm yaşamın iktidarlı ilişkilerden, mülkiyete ve otoriteye dayalı mekanizmalardan arındırılarak anarşist ilkelerle dönüştürülmesidir. Tüm toplumsal yaşamın yeniden yaratılmasını hedefleyen devrim kişilerin, grupların/kolektiflerin gündelik yaşamlarında var olmaya başladıkça toplumsallaşacaktır.
Devrimin Toplumsallaşması Örgütlü Mücadele ile Gerçekleşir
Anarşizm belirli ekonomik, toplumsal ve politik koşulların, kırılma anlarının oluşmasını beklemeden şimdi, şu anda politik ve yaşamsal örgütlenmeler yoluyla devrimi gerçekleştirmeye yönelik bir ideolojidir. Farkındalıklar edinmiş, adaletsizlikler sistemini yıkarak kendi yaşamını ve tüm toplumsal yaşamı yeniden örgütlemeyi hedefleyen bireyler, oluşturdukları politik ve yaşamsal örgütlenmelerle bu hedefi gerçekleştirebilir. Anarşist birey devrimcidir. Devrimci olmak anarşist bireyin yaşamsal alanları yeniden örgütlemek için mücadele etmesi demektir.
Sadece politik mücadele ve politik örgütlenmeler yoluyla mevcut toplumsal, politik, ekonomik yapıları ve bu yapıların sürdürücüsü iktidarlı ilişki biçimlerini değiştirmek mümkün değildir. Devrim, mevcut iktidar mekanizmaları daha tam anlamıyla yıkılmadan bireylerin ve toplumun gündelik ihtiyaçlarını organize edecek yaşamsal örgütlenmeler kuruldukça ve örgütlendikçe bireylerin ve toplumun iktidarlı ilişkilerden, kapitalizmin ve devletin kültürel kodlarından sıyrılarak iktidar mekanizmalarını köklü bir biçimde yıkacak niteliğe ve niceliğe ulaşacaktır. Aynı şekilde bireylerin ve toplulukların farkındalıklı ve iktidarsız bir şekilde oluşturdukları yaşamsal örgütlenmelerin devamlılıklarını sağlamaları, yaygınlaşarak toplumsal bir devrime ulaşabilmeleri için politik çalışma, mücadele, örgütlenmeler gerçekleştirmeleri gerekmektedir.
Çünkü biz anarşistlere göre devrim bir yandan özgür bir dünyanın yaratımı, bir yandan da özgür bir dünya mücadelesi boyunca içinde bulunduğumuz bütünlüklü bir süreçtir. Devrimi yaratmak için devrimi yaşamak gerekir.
Devrim Özgürlük, Özgürlük Anarşizmdir
“Özgürlük ancak özgürlükle yaratılabilir.”
M. Bakunin
Toplumdaki tüm bireylerin düşlediklerini eyleyebilecekleri, kendi iradelerini ortaya koyarak kendilerini gerçekleştirebilecekleri özgür bir dünya için toplumsal dönüşüm, devrim gereklidir. Anarşist bir devrim ise her bir bireyin şimdiden kendisini var edebileceği kararlaşma süreçleri ve örgütlü mücadele yoluyla gerçekleşebilir. Bireylerin devrimin aktif özneleri olmasının ve uyumlu bir toplumsal işleyişi yaratmasının koşulu anarşist ilke ve değerlerin pratiklenmesi, sürdürülmesi ve korunmasıdır.
Devrim süreci mevcut toplumsal işleyişin dışında bırakılan her bireyin, anarşist yaşamsal ve politik örgütlenmeler yoluyla kendini var edebildiği karar alma süreçlerine doğrudan dahil olmasını gerektirir. Bu süreç, bireylerin ve toplumun tümü için adaletin, özgürlüğün “devrim sonrası”na ertelenmeden, şimdiden sahiplenilmesi ve yaşatılması sürecidir. Bireylerin anarşist dönüşümü, devrimi içselleştirmiş bireylerden oluşan bir toplumu yaratır.
Anarşist mücadele ve toplumsal örgütlenme devrimi yaşamaktır. Anarşist devrim özgür yaşamın yaratılmasıdır. İktidarlı ilişkilerin, mülkiyete ve otoriteye dayalı mekanizmaların ortadan kaldırılmasıdır. Devrimin sürdürülmesi anarşizmin ilkelerine bağlılıkla, örgütlülükle mümkündür. Bireyin ve toplumun bu ilkelere bağlı kalması bireysel ve toplumsal dönüşümün sürekli olmasının garantisidir.
Biz anarşistler için tüm adaletsizliklerin kaynağı olan iktidarlı ilişkilerin, mülkiyete ve otoriteye dayalı mekanizmaların ortadan kaldırılmasıyla iktidarlı ilişkiler yerini anarşist ilişki biçimine bırakır. Bu ilişki, bireyin özgürlüğünü temel alan ve bireyin başka bireylerin, canlı-cansız tüm varlıkların özgürlüğünü önemsediği bir ilişki biçimidir. İktidarın olmadığı ve iktidarlı ilişkilerin sürmediği dünyada birey ve toplum tam anlamıyla özgürdür.
Ayrıntılandıracak olursak biz anarşistler için devrim ekonomik ve toplumsal adaletsizliklerin kaynaklarından biri olan mülkiyetin ortadan kaldırılmasıdır. Üretimden tüketime, tüketimden dağıtıma kadar tüm ekonomik işleyişin kolektifleştirilmesidir. Bireyin ve toplumun ihtiyaçları karşılanırken üretim araçlarının ve üretilen ürünlerin bir birey, grup ya da bir kurumda birikmediği, dağıtımın (herkesin verebildiği kadarını verip ihtiyacı kadarını aldığı biçimde) adaletli bir şekilde yapıldığı ekonomik işleyiştir ve anarşist bireyler tüm bu ekonomik işleyişin doğrudan öznesidir.
Biz anarşistler için devrim yöneten ve yönetilen ayrımlarının ortadan kaldırılmasıdır. Toplumun işleyişine dair tüm kararların, bu kararlardan doğrudan etkilenen ve o toplumu oluşturan tüm bireyler tarafından alınması; bireylerin, iradelerini doğrudan yansıtabilecekleri kararlaşma süreçlerine katılmasıdır. Toplumsal işleyiş komün ve komünlerin oluşturduğu federasyonlarla sağlanacaktır.
Biz anarşistler için devrim ezen ezilen ilişkisinin sonlandırılmasıdır. İktidarlı ilişkilerin, adaletsizliklerin; sömürü, baskı ve şiddetin; renge, yaşa, cins ve türe göre belirlenmiş her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasıdır. Her bir bireyin eş değerde olduğu toplumsal yaşamdır.
Biz anarşistler için devrim bilginin, bilimin toplumsal yaşamda ayrıcalık yaratmadığı bir işleyiştir. Yaşamın bilgisi ve deneyimine herkesin ulaşabileceği koşulların yaratılmasıdır.
Biz anarşistler için devrim insanın insan üzerindeki, diğer varlıklar üzerindeki yani tüm doğa üzerindeki tahakkümünün ortadan kaldırılmasıdır. Doğayı, tüm canlı ve cansız varlıkları bir kaynak olarak gören insan merkezci anlayışın yıkılması ve bu anlayışın yerine, insanı doğanın bir parçası olarak değerlendiren ekolojik uyumun gerçekleşmesidir.
Kısacası devrim özgürlüğün ifadesidir ve özgürlük anarşizmdir.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 54. sayısında yayımlanmıştır.