Yaklaşık dört yıl önce devlet iktidarının Barış Akademisyenleri’ne yönelik başlattığı tasfiye operasyonu sonrası üniversitelerin öğretim ve yönetim kadroları. kendilerini bu mevkilere atayan devlet erkanının paralelinde “düşünen” ve hareket eden iktidar memurlarına tahsis edildi.
Üniversite kadrolarında gerçekleştirilen bu düşünsel ve insani erozyonun son örneği Trakya Üniversitesi’nde yaşandı. Trakya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü öğretim görevlisi Özer Özçelik, online eğitim sırasında bir öğrencisinin “Çoğu kişide bilgisayar yok” sözlerine “Herkes üniversite mezunu olacak diye bir şey yok” diye yanıt verdi.
Özçelik, online ders sırasında kendisine “Telefondan kent sistemler nasıl işaretlenecek?” sorusunu yönelten öğrenciye “Telefondan girme” cevabını verdi. Bunun üzerine öğrenci de Özçelik’e “Çoğu kişide bilgisayar yok, onu demek istiyorum hocam” dedi. Bunun üzerine Özçelik. “…Asgari şartları sağlamak zorundasınız. ‘Bilgisayarım yok, internetim yok’ bu sizin sorumluluğunuzda olan bir şey. Sınava ve derse girme gibi bir zorunluluğunuz yok. Telefonu olmayanlar ne yapacak? Sınav yapmayacak mı? Herkeste telefon olmak zorunda mı?” dedi.
Özçelik, başka bir öğrencinin “Giremeyeceğiz o zaman sınava” sözlerinden sonra ise “Girmeyin arkadaşlar. Herkes üniversite mezunu olacak diye bir şey yok” şeklinde ifadeler sarf etti.
Üniversite yönetimi ise, akademisyen titri taşıyan söz konusu iktidar memurunun bu ifadelerinin “iyi niyetli bir sohbet olduğunu” iddia ederek, “kes-yapıştır” yöntemiyle “linç girişimi başlatıldığını” öne sürdü.