MİT’in Suriye’deki cihatçı çetelere gönderdiği TIR’ları haber yaptığı için hedef gösterilen ve yargılanan gazeteci Can Dündar’a toplam 27 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Duruşma savcısı Can Dündar’ın “casusluk” ve “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” suçlarından 22,5 yıldan 35 yıla kadar hapsini istemişti.
Almanya’da yaşayan Can Dündar’ın avukatları karar duruşmasından bir gün önce, yargılama sürecinde mahkemenin tarafsız olmadığı ve adil yargılama yapmadığı gerekçesiyle karar duruşmasına katılmayacaklarını ve savunma yapmayacaklarını belirtmişti.
Can Dündar’ın yurt dışında yaşaması sebebiyle gıyabında karar veren mahkeme heyeti “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek” suçundan 18 yıl 9 ay; “FETÖ/PDY örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan ise 7 yıl 21 ay hapis cezası verildi.
Avukatların savunmaya katılmama gerekçelerini şu şekilde.
Mahkeme heyetinin;
* Adil bir yargılama yapmamakta ısrar etmesi,
* Tarafsız ve bağımsızlık bir yana hiç olmazsa böyle bir görünüm vermeye özen gösterme gereği bile duymaması,
* Heyetin bakmakta olduğu diğer dosya ve yargılamalarla kıyaslandığında açıkça görüleceği gibi diğer dosyalar için en erken 2-3 aylık duruşma ertelemesi yapılırken bu dosya ve yargılamaya özgü mahkeme heyetince özel bir ayrımcılıkla savunmanın bilgisi ve katılımı olmaksızın sık sık resen duruşma oturumları yapması,
* Önceki mahkeme heyetince son olarak 18 Şubat 2021 tarihine ertelenen duruşmanın, yeni mahkeme heyetince değiştirilerek (8 Eylül, 17 Eylül, 7 Ekim, 14 Ekim, 4 Aralık 2020 tarihlerinde duruşma yapılması ve nihayet 23 Aralık 2020 tarihine yeni bir duruşma günü verilerek son savunmaların yapılması için kesin süre verilmesi) belirlenmiş duruşma oturumundan önce altı ayrı duruşma yapılması suretiyle bir an önce mahkumiyet hükmü kurmaya yönelik acelecilik ve etkinliği,
* Açık kanun hükmüne (CMK 307/2. madde) ve bu yöndeki yerleşik ve istikrarlı Yargıtay içtihatlarına göre mutlak bozma nedeni sayılmasına karşın bozma ilamına karşı sanığın beyanlarını almadan bir an önce hüküm kurmakta ısrar etmesi, kanunda yazılı olduğu şekilde istinabe suretiyle sanığın beyanlarının alınmasına yönelik talepleri reddetmesi,
* Bu dava ve yargılamayla ilgili olarak daha önce tutukluluk nedeniyle yaptığımız bireysel başvuruyu görüşerek yargılama konusu eylem olan haber nedeniyle sanık hakkında uygulanan tutuklama kararının kişi özgürlüğü ve güvenliği ile basın ve ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiği yönündeki Anayasa Mahkemesi kararını görmezden gelen yargılama pratiği,
* Anayasa, AİHS ve CMK’da açıkça belirtilen duruşma ve yargılamanın aleniyeti ilkesine aykırı olarak yargılamayı sürekli olarak kapalı ve gizli oturumlarla devam ettirmesi,
* Savunmayı yargılamada yalnızca göstermelik ve şekli bir figür olarak görmesi,
* Bağlantılı dosyada (2016/205 E.) Enis Berberoğlu ile ilgili verilen Anayasa Mahkemesi’nin kararını dahi tanımayan hukuka aykırı işlemi,
* Bu davaya ve sanığa yönelik olarak yargılama konusu haberin bedelini ödeyeceğine dair siyasi iradenin kamuoyuna duyurduğu beyan ve isteğinin bir mahkeme kararına dönüşmesi için gösterdiği çaba.