Bir eliniz diğer elinizin içinde kalacak şekilde iki elinizi arkanızda birleştirin. Bu, yaşlıların yürürken kullandıkları duruştur. Bu duruşta bir el diğer elin avcunun içindedir. Böyle durmak ve yürümek alışmışlar için dinlendiricidir.Liselerde yeni yetme çete özentilerinin dayı dayı davranışlarından biridir bu duruşla dolaşmak. Dede ve ninelere yakışan bu duruş zaten dangalak olan bu yeni yetme tipleri daha bi dangalak gösterir. Ters kelepçe bu duruşa benzer ama benzerliği sadece biçimsel bir benzerliktir. Ters kelepçede eller birbiriyle buluşmaz, bilek bileğin üstüne gelerek kelepçelenirsiniz.
Kelepçe, dizilerde filmlerde izlediğimiz metal kelepçe değildir. Daha çok inşaat sektöründe kullanılan plastik kelepçelerdir. Bu kelepçe sıkılırken kırt sesini duyarsınız, plastik kelepçe yapısı ile alakalı bir parmağı bile sıkıştırabilir yani sıkılmasının sonu yoktur. Polis de sıkabildiği kadar sıkar.
Devlet düzeni, kurumlarının işleyişi ile kurulur. Kurumlar, tanımlanmış hiyerarşileri ve statüleriyle işletilir. Prosedürler tartışmasızdır, talimatlar taraflarınca uygulanır, emir demiri keser… Bu safsatalar devletin düzenli imajını yaratmak için uydurulmuştur. Her şeyi duyan, her şeyi gören, ‘her şeye muktedir’ güçlü devlet karizmasını yaratmak içindir. Oysa ki sorunları çözemeyen, her şeyi karmakarışık işleyen, kendi iktidar kavgalarından hiçbir zaman kurtulamayan tam bir keşmekeştir devlet.
Polis, açıklamalara (eylemlere) saldırıya başlamışsa kendisine tanımlanmış görevin tamamını uygular. Bu tanımlamalar üç aşağı beş yukarı bellidir. Eylemin içeriğine yönelik tanımlar değişir. Saldırının sertliği bu tanımlarla ayarlanır. Eğer eylemciler kalabalıksa çevik eylemcilere doğrudan saldırmaz. Öncesinde biber gazı saldırısı yapar. Sonrasında maskeleri takılı bir şekilde yavaş yavaş eylemcileri kovalar. Biber gazında nefes alıp veremeyen eylemciler biber gazını soluyarak dağılırlar. Dağılma esnasında gözaltı yapar. Eylemciler kalabalık değilse eylemi engelleme bahanesiyle, en az bir eylemciyi beş polis tutacak şekilde “Al al al” komutlarıyla saldırırlar. Elli kişilik bir eyleme yüz polis saldırır ve en yakınlarındaki yirmi kişiyi tutarlar.
*Ters kelepçe işkencesi burada başlar.
Zar zor yere yatırdıkları eylemcinin kollarını arkasında birleştirirler. Birleşen kolları bileklerinden plastik kelepçeyle kelepçeler ve sonra siz yerde yüzüstü yatırılırken üstünüze basarlar. Sonra saçma sapan şeyler söylerler: “Cüzdanını ver, kimliğini ver, telefonu ver.” O an içinden “Salak mısın?” dersin. Ellerini arkadan kelepçeleyenler senden bir şeyler istemektedir. Korona krizinden beridir bir de şunu duyarsınız: “Maskeni tak.” İşte işkenceciyi işkenceci yapan ilk özellik de burada başlar; insana, insan bedenine yabancılaşması. Öylesine yabancılaşmıştır ki kollarınız arkanızda elleriniz kelepçeliyken düşen maskenizi tekrar takabileceğinizi düşünür. Otobüse taşınırsınız. Koltuklar dar ve kırıktır. Arbede bitmiş beklemeler başlamıştır. Otobüste on ya da onbeş eylemci ama buna karşılık yirmi polis vardır polislerle muhatap olmazsın. Otobüs önce karakola, sonra hastaneye, hastaneden emniyet müdürlüğüne, emniyetten hastaneye, hastaneden de savcılığa gidecektir. İki kez alınmışsanız bunu bilirsiniz. Ama yanınızda sanki uzaydan ışınlanmış yaratıklar vardır. Polisler birbirlerine “Nereye gidicez hastaneden nereye gidicez…” gibi konuşmalar yapar. Siz ters kelepçenin işkence olduğunu ve kelepçelerin açılması gerektiğini söylersiniz ama kelepçeleri açmazlar. Bazen söylediğiniz an saldırırlar; bazen siz “insanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganını atarsınız, o an saldırırlar. Zaten saldırmak için bahane isterler ve istedikleri bahaneyi bulunca da saldırırlar. Bazen de “Açardık ama keski yanımızda yok” diyerek dalga geçerler. Hastaneye kelepçesiz girmeniz gerekir. Kelepçeler keskiyle kesilir, keski otobüsteki polislerin birindedir. Kelepçesiz bir şekilde iki kolunuzda iki polis doktoru beklersiniz. Doktoru yalnız görmeniz gerekir, bu bir protokoldur. Ama odaya girerken iki polis ayrılmaz yanından. Hastane kapısı ile otobüs kapısı arasında yolculukta yapılan işkenceleri anlatan ajitasyonlar atarsın ya da atarsın bir slogan. Çünkü atsan da atmasan da otobüse binerken ters kelepçe kavgası vereceksin ve işkence yapacaklar. Devlet için kendi tarafında olmayan herkes teröristtir. Ve polis teröristleri tartaklamak için bahaneler arar, yaratır. Ters kelepçe hem işkencedir hem de bir işkence bahanesidir.
Hastaneden emniyete polis ifadesine götürüleceksin. Hastaneye ters kelepçe ile getirilmişsin. Polisin ters kelepçe yapmasının hiçbir gerekçesi, gerçekliği kalmamış. Ama yine ters kelepçelenmişsin. Otobüs emniyete gelmiş, tek tek ifadeye götürülüyorsun. Kelepçeler kesiliyor, ifadeye götürüldün, ifade işlemleri bitti. Polise ifade vermiyorsun, versen de vermesen de savcıya ifade vermek için savcı adliyeye çağırana kadar gözaltında tutuluyorsun. Nezarete girerken didik didik aranıyorsun bazen çıplak aramak istiyorlar aratmıyorsun. Nezarethanede bir belki iki üç gün tutuluyorsun. Polisin verdiği yemeği yemiyorsun, nezarethanede olduğun sürece açsın. Savcılık seni adliyeye çağırmış. Savcıya gitmek için önce hastaneye götürüleceksin. Emniyette tekrar ters kelepçe yapılıyorsun! Hastaneye gidiyorsun, kelepçeler kesiliyor, doktorla görüşüyorsun. Hastane kapısı otobüs kapısı arası tekrar bir polis saldırısı ve tekrar ters kelepçe yapılıyorsun. Adliye geldin, kelepçeler kesiliyor adliye nezarethanesinde bekletiliyorsun. Savcıya ifade verdin ve savcı değerlendiriyor, mahkemeye sevk yaparsa ve tutuklanırsan hapishaneye götürülmek için otobüse götürülüyorsun ve tekrar ters kelepçe. Mahkemeye sevk yapılmamışsan serbestsin.
Tüm süreçte dört beş kez ters kelepçe yapılıyorsun. Her ters kelepçede ellerini kollarını büküyorlar, sırtını yumrukluyor, tekmeliyorlar. Her ters kelepçe yapma anı bir bahane ve her ters kelepçe ‘kanunsuz’. Yani kendi kanunlarını bile bile çiğniyorlar. Ceza yasalarının 93. maddesinde gözaltına alınan kişinin kendisine veya bir başkasına zarar vereceğine yönelik belirti ya da kaçacağına ilişkin emare varsa kelepçelenerek tutulacağı yazıyor. Bu kelepçeleme, kolların düz ve ellerin önde birleştirilmesi şeklini tarifliyor. Ters kelepçe kanunlarda değil Emniyet Müdürlüğü’nün çıkardığı bir genelgede geçiyor ve bu bir dayanak değildir.
Açık açık defalarca işkenceden yargılanan TC’nin tarihi bilinmektedir. 80’lerin 90’ların işkencelerinin anlatılarını dehşetle dinliyoruz. Şimdi devlet ara ara eski tarzına dönse de işkence yapmanın yeni yollarını aramış bulmuş. İşte bunlardan birisi de ters kelepçedir.
Devlet adaletsizliktir. Kendi kanunlarını bile uygulamaktan acizdir. Devlet düzen değil bir keşmekeştir.
Belki de yazının başından beridir bir iki defa bu duruşu denemişsindir. Kollar arkaya ellerinizi bilekten üst üste koyarak beklemişsindir. Saatlerce bileklerin sıkılmış bir şekilde durduğunda önce parmakların uyuşmaya başlıyor uyuşma elini sarıyor, omuzların kollarını taşıyamıyor. Bu bir işkencedir ve sen işkencecini tanıyorsundur. Ellerini kollarını acıyı ağrıyı umursamazsın, duruşunu düzeltirsin yanındaki arkandaki önündeki yoldaşlarına bakarsın. İşkenceye ortak karşı koyarsın. Karşı koyuşumuz bu işkenceyi bitirebilir. Direnişimizle bulunamayan keskiler bulunur ve ters kelepçeler kesilir.
Mısra Sapan/Anarşist Gençlik