Boğaziçi eylemlerine destek vermek için önceki gün Ankara’da eylem yapanlar polis saldırmış ve 60’tan fazla kişiyi işkence yaparak gözaltına almıştı. Gözaltına alınma ve karakolda hem sözlü hem de fiziksel işkence gören, aralarında Karala’dan Doğuş Özdemir ve Zeynep Ülger’in de bulunduğu öğrenciler, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
Gözaltına alınma sırasında dişleri kırılan Doğuş Özdemir, “Üçüncü ya da dördüncü tekmede dişim kırıldı. Şimdi burnum şiş ve nefes alamıyorum. Dudağım patlak olduğu için de yemek yiyemiyorum. Yaptıkları işkenceden keyif aldıklarını ve hakaret ettiklerini unutmuyorum ve unutmayacağım. Gözaltında durumum ciddiye alınmadı. Bilinç kaybı yaşamama rağmen saatlerce bekletildim. Arkadaşlarımın baskıları sonucunda gözaltı aracında hava almam için polise zorla kapıyı açtı. Saat 14.00’ten 21.30-22.00’ye kadar gözaltında kaldım. Polis yaptığı işkencenin görüntülenmesine izin vermedi. Yoldan geçerken görüntü alanlara bile saldırdı. O kadar çok polisin orada olmasına sebep olan şey korkuydu. Hak adalet ve özgürlük arayan gençlerin verdiği korku. Direnişin ve dayanışmanın gücünü bir kez daha görmüş ve göstermiş olduk. Bu direniş sadece kayyımları kovana kadar değil bu taht yıkılana kadar sürmeli ve hiçbir koşulda taviz verilmemeli, geri adım atılmamalıdır” diye konuştu.
Zeynep Ülger de, polisin daha alana gelmeden kendilerine saldırmaya başladığını söyledi. Ülger, “Kızılay’da tek değil Selanik’te, Çankaya Belediye’sinin önünde de öğrenciler vardı. Polis onlara da saldırdı. Bu kadar öğrencinin geleceğini beklemiyorlardı. Biz alana gelip ve sözümüzü söyleyeceğiz dedik. Korktukları için sadece belediyenin önünü değil tüm Kızılay’ı ablukaya aldılar. Ablukanın içinde işkence olduğu için basının görüntü almasını istemiyorlar. Bizi yere yatırıp ters kelepçe yaptılar. Ters kelepçeden sonra tekmelediler ve o tekmelerle bayılan arkadaşlarımız oldu. Bir arkadaşımızın kafasına bastılar ve gözlüğü yüzünde kırıldı. Biz hastaneye vardığımızda hastanede doktorun yanına giderken bile bizi kelepçelemek istediler. Tabii bu işin bir bahanesi. Aslında orada olan şey irademizi kırmaya çalışmaktı. İşkence yapmak için sürekli bahane aramaya çalıştılar. Ters kelepçeyi kabul etmedik ve birbirimize tutunduk. Arabadan bizi alamadılar bu yüzden. Buna çok öfkelendiler. İki kadın çevik polis arabaya binip bize tehditler savurarak küfretti. İşkence uygulamaya çalıştı. Bu hem direncimize hem de yaptığımız eyleme duyulan öfkenin göstergesiydi” dedi.
Ülger’in, gözaltında sözlü ve fiziksel işkencenin sürdüğünün altını çizen, “Kadın polis bana dönerek ‘Sen ne yapıyorsun? Devletin polisine kaşlarını çatamazsın’ diyerek saçımdan tutup kafamı vurdu ve bana ‘Seni buraya gömerim’ “ sözleri dikkat çekti.
Zeynep Ülger sözlerini, “Polisin yaptığı işkenceden korkmadık çünkü haklı olduğumuzu biliyorduk. Bundan sonra aynı direnişle devam edeceğiz. Bizim üstümüze korku salmaya devam etmeleri direnmemize engellemeyecek. Biz korkmuyoruz ve cesaretimizle buradayız. Korkan onlar. Hiçbir yerde kayyımları barındırmayacağız. Direniş ve mücadeleyle buradayız kayyımlar gidene dek de mücadeleye devam edeceğiz. Onlar gidecek biz kalacağız.” diye sonlandırdı.
Aynı eylemde gözaltına alınanlar arasında yer alan Ertürk Soysal ise “Birçok arkadaşımızın vücudunda yoğun darp izleri mevcut. Kurulan dayanışma ağlarımız ile mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bütün kayyım rektörlere ve akademiye yapılan bütün saldırılara karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bütün sıra arkadaşlarımızı dayanışma gruplarımıza ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.” şeklinde konuştu.