Türkiye’de katil ya da katiller’in kolluk kuvveti olduğu olaylara ilişkin yapılan yargılamalar bir bir cezasızlıkla sonuçlanıyor. Birçok soruşturma “takipsizlik” ile kapatılırken, açılan kimi davalarda ise yaşanan ölümler genelde “hukuka uygun” bulunuyor. Birçoğu cezaevi yüzü dahi görmeyen failler hakkında ya taksirle küçük cezalar ya da beraat kararı veriliyor.
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla açılan ateş sonucu öldürülen 16 yaşındaki Mazlum Turan, küçük bedenine 13 kurşun sıkılan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde koyunlarını otlatırken vücuduna isabet eden patlayıcı sonucunda yaşamını yitiren Ceylan Önkol, Şırnak’ın Silopi ilçesinde evlerine giren panzerin altında can veren Furkan ve Muhammed Yıldırım kardeşler,
Hakkari Yüksekova’da zırhlı araçtan açılan ateş sonucu yaşamlarını yitiren Serhat Buldan, Rahmi Safhalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen, Van’da polis kurşunuyla öldürülen Remziye Bor, Diyarbakır Newrozu’nda kameraların önünde öldürülen Kemal Kurkut’un failleri bunlardan sadece birkaçı.
İşlenen bu ve benzeri cinayetler, yaşandıkları günlerde ve yargılama sürecinin ilk aşamalarında kamuoyu ve hukukçular tarafından ilgiyle takip ediliyor. Ancak, yargılamanın yıllarca sürebilmesinin de etkisiyle bu davaların birçoğu neredeyse unutulmaya yüz tutuyor. Kamuoyu ve hukuk örgütlerinin yeteri kadar ilgisini çekmeyen yargılamalardan birisi de, çocuklarının gözü önünde asker kurşunuyla öldürülen Sürmi İnce davası.
12 çocuğu olan 55 yaşındaki İnce, Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Büyükçiftlik Beldesi’nde 18 Temmuz 2016 tarihinde ot biçen çocuklarına yemek götürdükten sonra dönüş yolunda askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.
Kolluk Kuvvetleri, “örgüt mensubu gördük” iddiasıyla geldikleri yerden hiçbir şey olmamış gibi karakola geri döndü ve İnce’ye herhangi bir müdahalede bulunmadı. İnce’nin katledilmesi ile ilgili gözaltına alınıp, tutuklanan Uzman Çavuş Ali Dalgıran, 25 Temmuz 2016 tarihinde mahkemenin tensip kararıyla tahliye edildi.