İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı: “LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerini artırmak ve LGBTİ+’ları “terör grubu” ilan etmek son günlerde iktidarın yaygın söylemi haline geldi.”
15 bileşen oluşumuyla İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı, “Buradayız, burada olacağız, hiçbir yere gitmiyoruz!” diyerek hükümet yetkililerinin hak savunucularını, LGBTİ+’ları, sivil toplum örgütlerini ve son dönemde öğrencileri hedef gösteren ve karalayan ayrımcı söylemlere son vermelerini istiyor:
“Türkiye bugün, toplumun farklı kesimlerinin şeytanlaştırılması, suçlanması, hedef gösterilmesi ve adli baskılarla yıpratılmasının olağanlaştığı bir ülke haline getirildi.
Kamuoyunu bilgilendirmeyi hedefleyen, kamuoyunun haber alma hakkı için çalışan gazeteciler; düşünen, sorgulayan genç nesiller yetiştirmeyi hedefleyen akademisyenler, öğrenciler ve bu uygulamaların Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu açıklayan, belgeleyen sivil toplum örgütleri ülkeyi yöneten iktidarın doğal hedefleri haline geldi.
Sorumsuz suçlamalarla hedef gösterilen bu kesimler yargının araçsallaştırılması yoluyla susturulma tehdidi ile karşı karşıya.
Türkiye’nin köklü ve etkin kurumlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) de bu saldırılardan nasibini aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, muhatabının cevap verme imkânı olmadığı bir yerde, Meclis kürsüsünde, İHD’yi “canı çıkasıcalar” olarak nitelemesini ve İHD’nin sivil katliamlara sessiz kaldığı doğrultusunda asılsız bir iddiada bulunmasını kabul edilemez buluyoruz.
Türkiye’de insan hakları bilinci, insan haklarıyla ilgili devlet kurumlarından çok daha önce kurulmuş olan İHD’nin öncü çalışmalarıyla gelişti. Dernek, kurulduğundan bu yana yaşam hakkını kayıtsız şartsız savunarak Türkiye’de barış umudunun da meşalesi oldu.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan, insan hakları hareketinin değerli iki üyesine yönelik adli baskı da bu tutumun bir diğer örneği. İktidar tarafından defalarca hedef gösterilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Gezi olayları sırasında yaptığı bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla 7 bin 80 TL adlî para cezasına mahkûm edildi. Ayrıca, Dr. Korur Fincancı’nın Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla başlatılan Nöbetçi Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı gerekçesiyle; Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin ile birlikte yargılandığı davada, daha önce verilen beraat kararı bozularak yıllarca hapis istemiyle yeniden yargılama başlatıldı. İnsan hakları hareketine kıymetli katkılarda bulunan Dr. Korur Fincancı, yıllarca Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanlığı yaptı. Halen Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanlığı görevinde bulunuyor.
30 yıldır insan hakları hareketi içerisinde bulunan Avukat Eren Keskin, basın ve ifade özgürlüğüne verdiği destek nedeniyle Özgür Gündem davasında, ‘’terör örgütü üyeliği’’ gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Bu Eren Keskin aleyhine açılan 100’ü aşkın davadan yalnızca bir tanesi. Av. Keskin, halen İHD Eş Genel Başkanlığı görevini sürdürüyor.
Hak savunucularına yönelik adli baskılar bu kişilerle de sınırlı değil. Sivil toplum kurumları ve insan hakları savunucuları Terörle Mücadele Kanunu ve bağlantılı yasaların keyfi şekilde uygulanması ve yasa metinlerinin muğlâk “terör” tanımı da dâhil olmak üzere, geniş ve sınırları belirsiz düzenlemeler ile hali hazırda kıskaca alınmış durumda. Barışçıl gösteri yapma hakkı, güvenlik güçlerinin bu haklarını kullananlara uyguladığı orantısız ve hukuka aykırı müdahale ve Kaymakamlık ya da Valilik kararları ile engelleniyor. Sivil toplum çalışanları ve yöneticileri, dernek faaliyetleri kapsamında hazırladıkları rapor ve basın açıklamaları nedeniyle yargının baskısına uğruyor.
Büyükada Davası’nda hak savunucuları hapis cezasına mahkûm edildi, Gezi Davası’nda daha önce beraat eden hak savunucuları ise istinaf mahkemesinin bozma kararının ardından, ağır suçlamalarla yeniden yargılanmayla yüz yüze. İHD yöneticileri, sendika yöneticileri, tabip odaları yöneticileri, çok sayıda sivil toplum çalışanı, çevre aktivisti, gazeteci, hukukçu ve doktor ise ya halen yargılanıyor ya da cezaevinde tutuluyor.
İnsan hakları hareketine tahammülsüzlük sadece insan hakları örgütleri ve savunucuları ile sınırlı değil; insan haklarını savunmayı görev edinmiş milletvekilleri de hedef alınmış durumda. Hak ihlallerini Meclis ve kamuoyu gündemine taşımakta çok önemli bir rol üstlenen HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hükümet tarafından hedef alınmaya devam ediyor. Gergerlioğlu hakkında bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle yürütülen yargılamada verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası onandı ve kesin hüküm nedeni ile milletvekilliğinin düşürülmesi gündemde. Kaya hakkında, 8 diğer HDP milletvekili ile birlikte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından fezleke hazırlandı ve Meclisten dokunulmazlıklarının kaldırılması talep edildi.
Ayrıca üniversite öğrencilerinin barışçıl toplantı ve gösterilerine yapılan hukuksuz müdahaleler, öğrencilere karşı uygulanan polis şiddeti, maruz bırakıldıkları haksız gözaltı, tutuklama ve adlî tedbirler, öğrencileri “terörist” olmakla itham etmek de dahil olmak üzere, kullanılan nefret dili, dini değerler üzerinden toplumu birbirine karşı kışkırtmak, bu eylemlerin bileşenlerinden LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerini artırmak ve LGBTİ+’ları “terör grubu” ilan etmek son günlerde iktidarın yaygın söylemi haline geldi.”
Ağ’ın Talepleri:
“Tüm bu olan biten karşısında, biz, İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı bileşenleri olarak:
İnsan hakları savunucuları üzerindeki baskılara derhal son verilmesini;
Hükümet yetkililerinin hak savunucularını, LGBTİ+’ları, sivil toplum örgütlerini ve son dönemde öğrencileri hedef gösteren ve karalayan ayrımcı söylemlere son vermelerini;
Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma gibi anayasal güvence altında olan hakların kullanılmasının kriminalize edilmesine ve idarece engellenmesine son verilmesini;
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasını protesto etmelerinin ardından tutuklanan ve ev hapsine mahkum edilen bütün öğrencilerin derhal özgür bırakılmalarını;
Barışçıl toplantı ve gösterilere polis müdahalesinin hemen engellenmesini ve hukuka aykırı müdahalelerin sorumlularının etkili biçimde soruşturulmasını;
Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde gözaltına alınanların işkence iddialarının soruşturularak sorumluların cezalandırılmasını talep ediyoruz.
Buradayız, burada olacağız, hiçbir yere gitmiyoruz!”
İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı Nedir?
İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı, insan haklarını savunmanın evrensel bir hak olduğundan hareketle, insan hakları savunucularına yönelik tüm baskıların takipçisi olmak, kendi aralarında haberleşme ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla çok sayıda insan hakları örgütünün oluşturduğu bir yapıdır.
Bileşenleri Civil Rights Defenders, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos GL Derneği, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Research Institute on Turkey, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Turkey Litigation Support Project, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği ve Yurttaşlık Derneği’dir.
Kaynak: KaosGL