ABD Dini Özgürlük Komisyonu’nun raporunda, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin, Türkiye’deki azınlıklara karşı düşmanca ve ayrılıkçı bir hamle olduğunun değerlendirildiği ifade edildi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı’nın ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu’nun raporunda Türkiye’deki inanç özgürlüğünün 2020 yılında da endişe verici bir yönde olduğu ifade edildi.
Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin, Türkiye’de yaşayan azınlıklara karşı düşmanca ve ayrılıkçı bir hamle olduğunun değerlendirildiği de raporda yer aldı. Kariye Müzesinin aynı akıbete uğramasının da tepkiler üzerine durdurulduğu ifade edildi.
Raporda, ABD hükümetine, Türkiyeli yetkililerle ve medyayla Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin din ve inanç özgürlüğü kararlarına uyması için görüşmelerde bulunması tavsiye edildi.
Ayrıca Kongre’ye de Türkiye’deki dini azınlıklara yönelik tehditler ve insan hakları ihlalleri konularını dikkate alması çağrısı yapıldı.
Raporda ayrıca Afganistan, Cezayir, Azerbaycan, Küba, Mısır, Endonezya, Irak, Kazakistan, Malezya, Nikaragua ve Özbekistan ile ilgili değerlendirmeler yer alıyor.
“Saldırılar, Ölüm Tehditleri, Davalar”
Raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmelerden öne çıkanlar şöyle:
- Hükümet, süregelen dini özgürlükler konusunda adım atmaktan ya kaçındı ya da çok kısıtlı çabalarda bulundu. Azınlıkların binalarının hedef alınmasını ve saldırı düzenlenmesini ise görmezden geldi.
- Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına dair talepler de aynı şekilde görmezden gelinmeye devam etti.
- İktidar partisi ve iktidar ortağı parti, Alevilerin, cemevlerinin ibadethane statüsünde olması çağrısına yanıt vermedi.
- Eğitimde dini derslerle ilgili talepler de yanıtsız kaldı.
- Birçok farklı dini toplum, devletin direkt baskısı veya sivillerin saldırıları nedeniyle kendini tehdit altında hissetti.
- Alevi, Ermeni ve Protestan cemaatleri ve örgütlenmeleri ölüm tehditleri aldıklarına dair şikayetlerde bulundu. Yahudiler, pandemi döneminde antisemitizmin arttığını ifade etti.
- Yıl boyunca yetkililer, siyasi motivasyonla bireylere ya da grupları “dini değerlere hakaret” ile suçlamaya ve dava amaya devam etti.
- Herhangi bir dini aidiyeti bulunmayan bireyler ile LGBTİ+ topluluğu da nefret söylemine maruz kaldı.
- Mezarlıklar ve kilise gibi dini mekanlar vandalizme maruz kaldı; hükümet bu saldırıları önlemede ve cezalandırmada başarısız oldu.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Bianet