Devrimci Parti üyelerine yönelik bugün gerçekleştirilen operasyona karşı Devrimci Parti Ankara il binasında açıklama gerçekleştirildi. Açıklamaya Birleşik Mücadele Güçleri, Devrimci Anarşist Federasyon, HDP ve Partizan katıldı.
Devrimci Parti tarafından yapılan açıklamada “Bugün sabah saatlerinde çürümüş saray rejiminin partimize yönelik yeni bir terör saldırısı gerçekleşti. İstanbul’da özel harekât ve jandarma tarafından üye ve yöneticilerimizin ikamet ettiği yaklaşık 18 adrese baskın düzenleyen sarayın kolluk güçleri 16 arkadaşımızı siyasi rehine olarak Maslak Jandarma merkezine götürdü. Bir kısmı jandarma merkezinden serbest bırakılırken aralarında parti genel başkan yardımcımız Murat Pircan Yaratan, MYK üyemiz Başak Yeşilot, PM üyelerimiz ve gençlik örgütümüz olan Dev-Güç üyeleri, siyasi rehine olarak, saray rejimince alıkonuldular. Edindiğimiz bilgiler yeni gözaltı saldırılarının yaşanacağı, ellerinde bir listenin var olduğudur.” denildi.
Devrimci Anarşist Federasyon adına ise Abdülmelik Yalçın söz aldı. Yalçın ise: ” Devletin devrimcilere yönelik son dönemlerde attırdığı baskılara bugün bir yenisi Devrimci Parti’li arkadaşlarımıza yönelik gerçekleştirildi. Bu baskıların saldırıların tek nedeni vardır, o da devletin korkusudur. Bizler devrimciler olarak bir araya gelerek dayanışma içerisinde olarak devletin bu korkusuna korku katacağız. Bizler DAF olarak Devrimci Parti’ye geçmiş olsun diyoruz ve yalnız olmadıklarını belirtmek isteriz.” dedi.
Basın metninin tam hali:
“Geçen hafta HDP İzmir il binasına SADAT yetiştirmesi faşistin silahlı baskını ve Deniz Poyraz’ın katledilmesi ile “daha neler olacak” diyerek yeni bir dönemin emrini veren Erdoğan, çökmekte olan iktidarını ayakta tutmak için planlı bir saldırı sürecini güncellemişti. Faşist rejimin bugün de Birleşik Mücadele Güçleri’nin bir bileşeni olan partimize saldırısı bunun parçası niteliğindedir.
Uluslararası uyuşturucu trafiğinin bekçiliğinden, kara para aklamalarına, siyasi suikastlardan, hırsızlığa, tecavüz şebekesi cihadist çetelerle katliam organizasyonlarına kadar lağıma batmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidarın tek korkusu halkın sokağa çıkması, hesap sormasıdır. Bu nedenle işçilerin, kadınların, gençlerin, Kürt halkının yükselen öfkesini, sokağa taşan iradesini, “terör” yöntemleri ile baskılayarak yıkılan korku duvarlarını yeniden inşa etmek istemektedirler. Sarayın güncellediği yeni saldırı yöntemi karşısında, partimiz de 11 Haziran’da Taksim’e çıkarak onun Gezi kabusunu güncellemiştir. Korkuları, kaygıları, saldırganlıkları yaklaşan sonlarındandır.
Devrimciler, zindandan, tutsaklıktan, katliamlarınızdan hiçbir zaman korkmadı. Bugün de bize diz çöktüreceklerini sananlar, kendi çöküşlerini hazırlamaktalar.
Biz değil ama onlar korkuyor, yüzlerce koruma ordusuna sahipken, kale gibi inşa ettikleri saray duvarlarının arkasında dahi korkuyorlar. Halkın yargılamasından, hapislikten, hesap vermekten korkuyorlar. Bizden çaldıkları ile kurdukları servetlerini kaybedeceklerini, yağma ve zorbalıkla gaspettikleri halkın mallarını geri alacağımızı, haydutlukla kazandıkları servetlerine el koyacaklarımızı bildiklerinden korkuyorlar.
Hodri meydan!
Buradayız, sarayın, mafya düzeninin tam karşısında.
Saray faşizmine, çürümüş mafya düzenine meydan okuyoruz.
Kay-be-de-cek-siniz.
Her diktatörün başına gelen son, sizin de sonunuz olacak. Erdoğanı’ı halk yargılayacak…
İşçi mezarlığına dönüştürdüğünüz, yerlerde tekmelediğiniz, doymak bilmeyen hırsızlıklarınızla halkı çöpe mahkum ettiğiniz iktidarınız, işçilerin adaletine yenileyecek.
Katliamlarına ferman verdiğiniz, tecavüz ve çocuk istismarlarını meşrulaştıran fetvalarınız karşısında kadınların ve çocukların öfkesine yenileceksiniz.
Nefret politikalarıyla hedef gösterdiğiniz, yok saydığınız LGBTİ+’ların mücadelesine yenileceksiniz.
İkizdere halkına, yağmaladığınız doğaya yenileceksiniz.
Taybet Ana’ya, Berkin Elvan’a, Uğur Kaymaz’a, Deniz Poyraz’lara yenileceksiniz.
Tüm emekçi güçlere, kadınlara, LGBTİ+’lara, devrimcilere, gençlere çağrımız sokakları terk etmeme çağrısıdır. İktidarın amacı “provakasyonlarla halkı sokağa çıkarıp kaos yaratmak” değil, aksine çökmekte olan iktidarını korumak adına sokakları yasaklamak, korku ve “terörle” baskı rejimini sürdürmektir.
Bütün ezilenlerin birleşik mücadelesi ile “halk iktidarını” kurmaya, sokakta mücadeleye çağırıyoruz.”