Ankara Altındağ’da, Battal Gazi ve Önder mahallelerinde ırkçı bir güruhun devletin kolluk güçlerinin gözetiminde gerçekleştirmek istediği pogrom girişimi, sabah saatlerinde yatışmış görünüyor. Ancak mahallelerdeki gerilimin sürdüğü belirtiliyor.
Önceki gün iki grup arasında yaşanan tartışma kavgaya dönüşmüş, iki kişi “Suriyeli” oldukları iddia edilen göçmenler tarafından bıçakla yaralanmış, yaralılardan Emirhan Yalçın yaşamını yitirmişti. Dün akşam gerilimin yükseldiği ve ırkçı bir güruhun kolluk güçlerinin fiili yönlendirmesiyle sokaklara çıkarak göçmenlerin evlerini yağmaladığı mahallede saldırganların, görüntü almaya çalışanları da tehdit ettiği öğrenildi. Polis ırkçı güruha zaman zaman “yol gösterirken”, yaptığı anonslarda “her daim sizinleyiz, yanınızdayız ve olmaya da devam edeceğiz.” ifadeleri kullandı. Muhaliflerin sokağa çıktığı eylemlerde çeşitli işkence yöntemleriyle terör estiren Ankara Polisi, söz konusu anonsta saldırganlara “teşekkür etmeyi de” ihmal etmedi.
Irkçıların saldırdığı bazı evlerde ise hamile kadınların olduğu, saldırganların girdikleri evlerde yağma yaptıkları ve göçmenlerin bazı değerli eşyalarını gasp ettikleri belirtildi. Evlerden gasp edilen bazı eşyaların yakılmasıyla ortaya çıkan dev alev görüntüleri, Nazilerin 9 Kasım 1938’de gerçekleştirdiği ve tarihe “Kristal Gece” olarak geçen pogromu anımsattı.
Devletin, militarist saldırganlıkla yürüttüğü neo-Osmanlıcı dış politikasının bir sonucu olan “Suriyeli göçmenler sorunu” iktidar için AB’den alınacak fonlar şeklinde bir anlam taşırken, son günlerde aynı dış politikanın benzer bir sonucu olarak, Afganistan’dan gelen göçmen dalgası üzerinden yeni bir ırkçı söylem gelişti. Muhalefet partileri iktidara geldikleri taktirde “davul-zurnayla ülkelerine göndereceklerini” vaat ederek, göçmenler üzerinden gözünü milliyetçi oylara dikiyor. Sosyal medyada bazı “muhalif” hesapların paylaştığı manipülatif videolar göçmenlere yönelik ırkçı saldırganlığın zeminini oluşturuyor. Mevcut iktidar ise Batılı devletlerin göçmenlere dair ikiyüzlü politikaları sayesinde aldığı fonlarla kasasına girdiği paraya bakarken, ‘Suriyeliler giderse ekonomi çöker’ diyerek patronların ucuz iş gücüne kaynak aktaran politikalarının sürdürücüsü olacağını açıkça itiraf ediyor. İktidarı ve “muhalefeti” ile yaratılan bu ırkçı tablo “şimdilik” durulmuş görünen Altındağ’da ya da göçmen yoğun nüfusun yaşadığı bir başka yerleşim yerinde benzer saldırıları muhtemel kılıyor.