10 Ekim katliamı anmasında yaptığı konuşma nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla gözaltına alınan Çağlayan Bozacı, savcılık tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Katliamda yaşamını yitiren babası Osman Bozacı’nın mezarı başında yapılan anmada konuşan Çağlayan Bozacı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu zamanlarda söylenecek fazla bir şey yok. Altı yıl geçti. En gençlerimizi, en bilgelerimizi, en iyilerimizi bizden kopardıklarının üstünden altı kere güneşin etrafında döndü dünya. Nazım’ın dediği gibi, ona sorsan ama ‘sen de canım’, bize sorsan altı koca yıl geçti. Ne acı azalıyor ne öfke azalıyor. Hani süreçle alakalı çok söyleyecek bir şeyim yok zaten. Gündüz erken saatlerde söylendi. Hepimiz zaten niye burada olduğumuzu biliyoruz.
Düşmanı da tanıyoruz. Bu, görünürde bir İŞİD saldırısı olarak görünse de aslında bu saldırının faili faşist diktatörlüktür. Bunun başındaki Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ama yarın başka Recep Tayyip Erdoğan’lar da olacaktır. Çünkü biz, yarına inanan, insanlığa inanan, umuda inanan insanlar olarak, sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerindeki gibi bütün katliamları sırtımızda taşıyoruz.
Dün Kızıldere’nin, Sivas’ın, Nurhak’ın hesabı sorulmadığı için, soramadığımız için bugün 10 Ekim’leri yaşıyoruz. Sadece Türkiye değil Ruanda’nın, Şili’nin hesabını da soramadığımız için bu insanlık ailesi olarak bütün katliamların yükünü sırtımızda taşıyoruz.
Dolayısıyla bu noktada bize düşen bir görev var. Faşizm bize topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bize her şeyi ile saldırıyor. Adliyede hukukçusuyla saldırıyor, hâkimiyle saldırıyor. Yani bir tane mahkemeye gelmiş olsanız, ne demek istediğimi çok iyi anlardınız. Şey için söylemiyorum, onu görmeniz gerekiyor. Yüzlerindeki o pişkin ifadeyi görmeniz gerekiyor.
Daha bugün bile Ankara’da anma yapan insanların üzerine biber gazı ile saldırdılar. Hani insanlarımız yaralı iken biber gazıyla saldırmışlardı. Bugün anarken yine saldırmışlardır. Tepemizde polisler kameralarıyla bizleri çekiyorlar, sokakta kimlik kontrolü yapılıyor. Sanki biz bu toprakların çocuğu değilmişiz gibi hala bizim üstümüze geliyorlar.
Bu noktada bize düşecek olan görev şudur. Onlar ne kadar pervasızsa, bizim de o kadar pervasız olmamız gerekiyor. Biz, korkunun duvarını aşalı da zaten çok oldu.”
Çağlayan Bozacı konuşmasına Arkadaş Zekai Özger’in şiiriyle son verdi:
ah herkes mi susuyor
kalbi kalbimize benzeyen dostlar
bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
hayatın ateş renkli kelebekleri
bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
ah herkes mi susuyor
alnını
dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağinda gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
şimdi dingin gövdende
uğultuyla büyüyen sessizlik
birgün benim elimde
patlamaya sabırsız mavzer olsun
Çağlayan Bozacı, çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı.