Nestor Makhno (1889-1934), Ukrayna’da (1918-1921) Beyaz Ordu’yu yenilgiye uğratmış, fakat Troçki’nin Kızıl Ordusu’na yenik düşmüş gerilla ordusunu örgütleyen Rus devrimcisidir. Rusya’dan kaçmayı başarmış, yaşamının geri kalan bölümünü Paris’te geçirmiştir. Makhno, “Platform”un yazarlarından biridir.
——————————————————————————–
Değerli Yoldaş Malatesta,
Yurt dışındaki bir grup Rus anarşisti  tarafından “Anarşistlerin Genel Birliği İçin Örgütsel Platform” projesi  olarak yayınlanmış belgeye ilişkin yazını okudum.
Edindiğim izlenim  şu ki, ya “Platform” projesinde yazılanları yanlış anladın, ya da,  devrimci eylemde kolektif sorumluluk ve anarşist güçlerin benimsemesi  gereken yönetimsel işlev yaklaşımlarını reddediyor olman, senin  sorumluluk ilkesini gözardı etmene yol açan kendi anarşizm anlayışına  duydugun derin inançtan kaynaklanıyor.
Oysa, bu [kolektif sorumluluk  ilkesi -ç.n.], anarşist fikirlerin özveri ruhuyla dolu bir yoldan  yığınların içinde kök salması gerektiğine ilişkin kararlılığımızda ve  kendi anarşizm anlayışımızda her birimize rehberlik eden temel bir  ilkeyi ifade ediyor. İnsan, bu ilke sayesinde diğerlerini reddederek  devrimci yolu seçiyor. Bu olmaksızın, hiçbir devrimci, toplumsal  sefaletin boyutlarına, buna karşı verilen savaşın yetersizliğine  katlanmak için gerekli güce, irade ya da bilince erişemezdi. Farklı  dönemlerde yaşayan ve farklı eğilimlerden gelen devrimciler, kolektif  sorumluluk ilkesinden aldıkları ilhamla kendi güçlerini  birleştirmişlerdir; gerçekleştirmiş oldukları -ve baskı altında  yaşayanlara yol gösteren- kısmi ayaklanmaların boşuna olmadığına,  sömürülenlerin kendi özlemlerini anlayacaklarına, bu deneyimlerinden  yola çıkarak zamana uygun yöntemler geliştirebileceklerine ve bunları  kurtuluşa giden yeni yollarda kullanacaklarına ilişkin bir umuda  sahiplerse, bu yine bu ilke sayesindedir.
Anarşist devrimcinin  bireysel sorumluluğunu sen de kabul ediyorsun, sevgili Malatesta.  Dahası, bir militan olarak bütün yaşamın boyunca bu fikre destek verdin.  En azından benim senin yazılanlarından çıkardığım şey bu. Fakat, sorun  bir bütün olarak anarşist hareketin eğilim ve eylemlerine gelince,  kolektif sorumluluğun gereğini ve yararlılığını yadsıyorsun. Kolektif  sorumluluk, tehlikenin varlığına işaret ettiği için seni korkutuyor, ve  sen bu yüzden onu reddetmeyi seçiyorsun.
Ben, hareketimizin içinde  bulunduğu gerçeklerle yüzleşme alışkanlığına sahip biri olarak, senin  kolektif sorumluluğu yadsıyor olmanı yalnızca temelsiz oluşu dolayısıyla  değil, fakat ayrıca, içinde tüm düşmanlarımıza karşı son ve belirleyici  savaşa girişeceğimiz -ve senin de deneyimden çıkan dersleri dikkate  alacağını düşündüğüm- toplumsal devrim açısından içerdiği tehlike  dolayısıyla dikkate değer buluyorum. Benim yakın geçmişteki devrimci  savaşımlar deneyimim, bana, devrimci gelişmelerin niteliği her ne olursa  olsun, ciddi bir ideolojik ve taktiksel yönelime sahip olmanın önemini  gösteriyor. Bu, anarşizmin içeriğine uygun kolektif bir ruh ve  bağlılığın, ancak kolektif sorumluluğa dayalı bir irade aracılığıyla  içinde bulunulan anın gereklerine ifade kazandırabileceği anlamına  geliyor. Hiçbirimiz, sorumluluk öğesinden yan çizme hakkına sahip  değiliz. Aksine, eğer sorumluluk bugüne değin anarşistler arasında  dikkate alınmamış bir öğe olarak kalmışsa, komünist anarşistlerin onu  teorik ve siyasal programımızın bir parçası haline getirmesinin  zamanıdır.
Anarşizmin devrimci bir dönemde işçi yığınlarına -ne  ideolojik ne de pratik olarak- rehberlik edemeyeceği ve dolayısıyla  topyekün bir sorumluluk üstlenemeyeceği şeklindeki tarihsel olarak  yanlışlanmış fikrin modern anarşizmin saflarından atılmasını olanaklı  kılacak yegane şey, anarşist militanların kolektif ruhu ve kolektif  sorumluluğudur.
Bu mektubumda, senin “Platform” projesine karşı  kaleme aldığın makalenin diğer böluülerine (örneğin bunu ‘bir kilise ve  polisi olmayan bir otorite’ şeklinde tanımladığın paragrafa)  değinmeyeceğim. Sadece, eleştirin sırasında böyle ifadeler kullanmış  olman karşısında yaşadığım şaşkınlığı ifade etmekle yetineceğim.  Yazdıkların üzerine çok düşündüm; senin düşünceni paylaşmak bana kabul  edilemez görünüyor.
Hayır, haklı değilsin. Ve, senin aşırı basit  argümanlar kullanarak “Platform”un tezlerini yanlışlamaya yönelik  girişiminle hemfikir olmadığım için, sanırım sana şunları sorma hakkına  sahibim:
1. İşçilerin kendilerini ezenlere, kapitalizme ve onun uşağı  olan Devlete karşı verdikleri mücadelede anarşizm herhangi bir  sorumluluğa sahip olmalı mıdır? Eğer yanıtın hayır ise, bunun nedenini  açıklayabilir misin? Eğer yanıtın evet ise, anarşistlerin, kendi  çalışmalarını, anarşist hareketin mevcut toplumsal düzenle aynı temelde  bir nüfuza sahip olmasına olanak tanıyacak şekilde yürütmeleri zorunlu  değil midir?
2. Bugün bir örgütsüzlük içinde bulunan anarşizm, bu  haliyle, işçi sınıfı mücadelesinin toplumsal görünümleri üzerinde  ideolojik ve pratik bir etkiye sahip olabilir mi?
3. Anarşizmin  devrim günleri dışında benimsemesi gereken araçlar nelerdir ve,  anarşizmin, kendisine yapıcı kavramlarını doğrulaması ve kanıtlaması  olanağı verecek hangi araçları kullanabilir?
4. Anarşizmin, kendi  amaçlarını gerçekleştirmek için, amaç ve eylem birliği temelinde  birbirine sıkı biçimde bağlanmış kendi kalıcı örgütlerine gereksinimi  var mıdır?
5. Anarşistler, toplumun özgür gelişiminin garantisi olacağı düşüncesiyle ‘kurulacak kurumlar’ derken neyi kast ediyorlar?
6.  Anarşizm, kendi anladığı komünist toplumda, toplumsal kurumlar  olmaksızın kendi tezlerini gerçekleştirebilir mi? Eğer yanıtın evet ise,  hangi araçlarla? Eğer hayır diyorsan, hangi kurumları kabul etmeli ve  kullanmalı, bunlara hangi isimlerle varlık kazandırmalı? Anarşistler,  öncü bir işlev ve dolayısıyla böyle bir sorumluluk yüklenmeli midirler,  yoksa kendilerini sorumluluktan bağışık yardımcılık işleviyle mi  sınırlamalıdırlar?
Bu mektubuma vereceğin yanıt, iki nedenden ötürü  benim için büyük öneme sahip, sevgili Malatesta. Yanıtın, bana, anarşist  güçlerin ve genel olarak anarşist hareketin örgütlenmesi konusuna  ilişkin düşüncelerini daha iyi anlama olanağı kazandıracak. Ve, açıkca  ve dürüstçe kabul edelim ki, senin ileri sürdüğün fikirler, tüm yaşamı  boyunca kendi liberter idealine sıkı biçimde sadık kalmış deneyimli bir  anarşistin düşünceleri olduğu için, pek çok anarşist ve sempatizan  tarafından tartışılmadan hemen kabul görüyor. Dolayısıyla, içinde  bulunduğumuz çağın hareketimizin önüne koyduğu acil sorunların  eksiksizce irdelenmesi işine girişilip girişilmemesi, dolayısıyla,  anarşist hareketin gelişiminin yavaşlaması ya da yeni bir ivme kazanması  belli bir düzeye kadar senin tavrına bağlı bulunuyor. Hareketimiz,  geçmişteki ve bugünkü durgunluk içinde kalmakla hiçbir şey  kazanmayacaktır. Aksine, uzun vadede önümüzde uzanan olası gelişmeleri  dikkate alan bir yaklaşımla kendi işlevlerini yaşama geçirmesi için her  olanağa sahip olması, yaşamsal bir öneme sahip.
Mektubuma vereceğin yanıtı çok önemsiyorum.
Devrimci selamlar.
Nestor Makhno, 1928