Herhangi bir konuda düşünce ifade eden, fikir yaymak veya eylem ya da etkinliğe çağrı amacıyla kullanılan bildiriler, çoğu zaman polisler ve belediye görevlileri tarafından terörize edilmeye çalışılır. ‘Ne yapmaya çalışıyorsun, burada bildiri dağıtamazsın’ gibi beylik cümlelerle külhanbeyliği dışında hiçbir kanuni dayanağı olmayan polis ve zabıtaların bu uygulaması, izin dahi gerekmeyen bir eylemin kanundışı bir şekilde engellenmeye çalışılmasından başka bir anlam ifade etmez.
Sokakta bildiri dağıtmak için izin almak gerekir mi?
Hayır gerekmez. Yürürlükten kaldırılan 2908 sayılı dernekler kanunun 44. Maddesine göre bildiri dağıtmak ilk düzenlemesinde izne tabi iken, daha sonra yapılan değişiklikle 2908 sayılı Dernekler Kanunu yürürlükten kaldırılınca, yeni dernekler kanununda ve başkaca kanunlarda bildiri dağıtılmasını yasaklayan veya izne tabi tutan bir hüküm bulunmadığından bildiri dağıtmak için izne gerek yoktur.
Peki zabıta, yalnızca bildiri dağıttığım için bana ceza kesebilir mi?
Hayır kesemez. Eğer dağıttığın bildirinin içeriği, vergiye tabi tutulan “ilan ve reklam” cinsinden değilse, bu bildiriler zabıtanın görev alanında dahi değildir. Bildirinin içeriğine bakan zabıtaya tek söylemeniz gereken, bildirinin herhangi bir ilan ve reklam içermediği, dolayısıyla vergiye tabi olmadığı, kendi işine bakması gerektiği olacaktır. ‘Kaldırımı işgal ediyorsun’ gibi bir sebep göstererek, sizi bulunduğunuz yerden uzaklaştırmaya çalışan zabıtaya, kaldırımların insanların kullanması için yapıldığını hatırlatabilirsiniz. Örneğin bildirinizin dağıttığınız kişiler tarafından yere atıldığını ve dolayısıyla çevreyi kirlettiğinizi iddia edebilirler. O zaman cezanın size değil, bildiriyi yere atana kesilmesi gerektiğini söyleyin. Eğer zabıta sizi bu konuda rahatsız etmeye devam eder, ya da polis çağırmakla tehdit ederse, hiç çekinmeden polis çağırmasını isteyin.
Peki polis bildiri dağıttığım için beni karakola alabilir mi?
Hayır alamaz. Bildiri dağıtmak, içeriğinde “kuvvetli suç ihtimali” taşımadığı müddetçe ancak Kabahatler Kanunu çerçevesinde idari ceza yaptırımına maruz kalabilir. Polis ve zabıtalar politik bildiri dağıtımlarını genellikle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun arkasına sığınarak engellemeye çalışırlar. Kabahatler Kanunu’na dayanan bir eylemden dolayı vatandaşı karakola davet etmeye çalışan polise karşı ne yapılması gerektiğini, Meydan Gazetesi’nin 2. sayısında bahsetmiştik.
Bildirinin içeriğini inceleme gibi bir bahaneyle karakola davet eden polis ise derhal geri çevrilmelidir. Çünkü bildiri dağıtıldığını gören polis, ilk önce ‘normal bir vatandaş’ gibi bildiriden bir adet temin etmelidir. Bildiriyi ‘normal bir vatandaş’ gibi okuduktan sonra bildirinin içeriğinin suç olduğuna dair kuvvetli şüphe duyması durumunda, günün nöbetçi Cumhuriyet Savcısı ile görüşmek durumundadır. Eğer mümkünse bildiriyi Cumhuriyet Savcısı’na ulaştırarak, mümkün değilse bildiri metnini okuyarak Cumhuriyet Savcısı’nın talimatları doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Yani hiçbir polis, kendi başına bir bildirinin suç içerdiğine dair kuvvetli şüphesi olduğunu vatandaşa iddia ederek kişiyi karakolda alıkoyma hakkına sahip değildir. Kuvvetli şüphe olması durumu’ ise, örneğin anarşizm ideolojisinin propagandasını yapmak gibi ‘bir fikri yargılamaya yönelik’ bir nedene dayanarak değil, bildirinin içerisinde geçen herhangi bir terör örgütünün adı gibi, kesin ve net; yani kuvvetli şüpheye yer bırakacak ölçüde suç delili taşıyorsa geçerlidir. Polis, ancak bu usulü kullanarak bildirilere el koyabilir, ya da kişiyi karakola çağırabilir. Savcının sizin karakola alınmanıza talimat vermesi halinde ise, derhal avukatınızı karakola çağırmanız gerekmektedir.