Bankaları dolandırarak elde ettiği paralarla kooperatif kuran Enric Duran: Yeni bir dünyayı “Yapabiliriz” dedi..
Enric Duran, 2006-2009 yılları arasında farklı bankalardan asla geri ödememek üzere yaklaşık yarım milyon Euro kredi çekmiş ve bu parayı toplumun tabandan örgütlenmesi için antikapitalist ve anarşist gruplara bağışlamıştı. “Bankalardan bizden çaldıklarını geri aldım” diyen Enric Duran’la eyleminin üzerinden geçen 3 yılın değerlendirmesini içeren bir röportaj yaptık.
Özlem Arkun: Merhaba Enric, bize kısaca niçin böyle bir eylem yaptığını açıklar mısın? Yaklaşık 492.000 € kamulaştırdın, bu eylemi gerçekleştirdiğin sıradaki durumlardan kısaca bahseder misin?
Enric Duran: Bu eylemi planlamaya başlamadan önce, kapitalizmin dışında bir toplumsal modelin nasıl yaratılabileceği üzerine kafa yoruyordum. Bu eylem fikri ilk oluşmaya başladığında ise krizin yaklaşmakta olduğu açıktı. Örneğin o dönemde inşaat sektörü giderek büyüyordu, her yerde yeni yapılan projelerin reklamlarına rastlıyorduk. Bu süreçte bir çok kişi bankalardan çektikleri kredilerle ev aldı. İşte ben de bu dönemde bu eylemi yapmaya karar verdim. Zaten kredi vermeye oldukça istekli olan bankalardan, asla geri ödemeyeceğim krediler çektim. Farklı kişiler adına, farklı maaş bordroları ve belgeler hazırlayarak ihtiyaç, konut kredisi gibi farklı tiplerde krediyle yaklaşık yarım milyon Euro kamulaştırdım,ve antikapitalist çalışmalar yürüten gruplara ve örgütlere verdim. Bu eylemin toplumsal etkisinin çok büyük olacağını düşündüm ve bu da benim bu eylemi gerçekleştirmemde ve başarmamda en önemli faktör oldu. Sivil itaatsizlik yöntemine hep inanmışımdır ve insanların bu direnişi bu kadar güçlü bir şekilde desteklemesi bu eylemi daha da pekiştirmiştir.
Ö.A: Peki bu eylemi nasıl duyurdunuz? Kamuoyunun tepkisi nasıl oldu?
E.D: Bu eylemin duyurusuna başladığımız tarih 2008’in Eylül ayına denk düşüyor. Bu da Mortgage devlerinden biri olan Lehman Brothers’ın batmasından hemen sonrası. Bu bizim planladığımız bir durum değil ama manidar bir tesadüf. Bu dönemde ‘Kriz’ (Crisi) adında bir broşür hazırladık. Bu broşürde eylemden bahseden bir makalenin yanında, krizin ekonomik ve ekolojik boyutlarını ele alan yazılar da yer alıyordu. Bu broşür 200,000 adet basıldı ve ücretsiz olarak dağıtıldı ve bu eylem on binlerce kişinin dikkatini çekti. Çünkü bu dönemde bir çok insan bankalara olan borçlarını ödeyememeye başlamıştı. Binlerce kişi evini kaybetti, yine binlercesi işsiz kaldı. Bu süreçte eylem epey kamuoyu yarattı, toplumsal destek gördü.
Ö.A: Bankalardan aldığın paraların tamamını antikapitalist gruplara/örgütlere verdiğini söyledin. Bu paranın ne şekillerde kullanıldığını bize biraz anlatır mısın? “Yapabiliriz” kampanyası ve Katalonya Entegre Kooperatifi nedir?
E.D: Aslında bu para 2006-2009 yılları arasında, başka bir toplumun tabandan örgütlenmesini finanse etmek için kullanıldı. Bankalardan aldığımız bu paralar özellikle bu yıllarda Katalonya’nın farklı bölgelerinde ağlar oluşturmaya hizmet etti. Bu dönemde belirgin bir şekilde sosyal ve ekonomik yıkım ile öz işletme vurgusu yaptık. Örneğin ‘Kriz’ broşürü bu paralarla basılmıştı, onun ardından ‘Yapabiliriz’ (Podem) adında başka bir broşür hazırladık. Bu broşür ‘Kapitalizm olmadan yaşayabiliriz’ projesini duyurmak için hazırlandı ve 350.000 adet basıldı. Özellikle bu projede sadece ekonomik değil sosyal ve insani ilişkilerimizde de kapitalizmi nasıl yok edebileceğimiz üzerine somut çözümler ürettik ve aslında Katalonya Entegre Kooperatifi fikri böyle ortaya çıktı.
Kooperatif şu anda 2,5 yaşında ve yaklaşık 150 bağımsız üretim projesi var. Bunun yanında sağlık, eğitim, gıda ve barınma için 3000 kişiyi kapsayan stratejik planları var. Bu modeli şimdilik İspanya ve Fransa’nın bazı bölgelerinde uyguluyoruz ama hayalimiz bu ağı daha da genişletebilmek. Bu proje çok umut verici çünkü bu kooperatif modeli ile devlet ve kapitalizm olmaksızın yaşıyoruz ve bunun gerçekliği toplumun dönüşümü için çok iyi bir örnek.
Ö.A: İspanya’da özellikle son dönemde banka borçları oldukça artmış durumda, işsizlik ve ekonomik gittikçe daha da derinleşiyor, bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
E.D: Evet, bir çok insan borcun içinde. Aileler konut kredilerini ödeyemediler, evlerin değeri düştü. Bu kriz aslında şu anda var olan tefeci bankaların, sistematik krizi. Yani kapitalizmin kendisi kriz. Binlerce insan işsiz ve yoksulluk içinde, bu da bu sistemin en görünen sonucu. Fakat yeni kooperatifler kuruluyor ve insanlar tüm bu yapılan kesintileri, önlem paketleri ve benzeri durumlardan toplumsal bir dönüşümü büyütmek için yararlanıyorlar. Bu yüzden toplumsal öz örgütlenmeyi inşa etmeye devam etmeliyiz.
Ö.A: Geçtiğimiz üç yıl içinde, eylem duyulduktan sonra, hiç seninkine benzer bir eylem yapan oldu mu?
E.D: Aynı şekilde kamuya duyurulan bir eylem daha biliyorum, bir kaç kişi de borçlarını ödemelerinin mümkün olmadığı yönünde açıklamalar yaptı, bunlar kasten ya da politik nedenlerden kaynaklanmıyordu. Bu tarzda birkaç eylem daha biliyorum.
Ö.A: ‘Bankaların Kurallarına Göre Oyna(ma)mak’ (Disobeying the Banks) kitabında bu kredileri nasıl çektiğime dair ayrıntılı bilgiler bulunuyor fakat bu kitap henüz Türkçeye çevrilmedi, Acaba Meydan gazetesi okurları için birkaç tüyo verir misin?
E.D: Kitabın dışında bir de “Bankaların parası nasıl Kamulaştırılır?” adında bir el kitapçığı hazırladık; bunun İngilizce çevirisi mevcut. Her ikisinde de eylemin ayrıntılarını okuyabilirsiniz. Ama özellikle bankaları alarma geçirmemek için yapılabilecek şeyler var . Örneğin İspanya’da bankaların ulaştığı bilgiler oldukça kısıtlı. Ayrıca 6000’den az miktarda ve iki aydan kısa süreli borçlar kişisel geçmişinizde görülmüyor. Bunun yanında bu eylemde gördük ki devlet kurumları ve bankalar iş sözleşmelerini, maaş bordrosu gibi şeyleri paylaşmıyor, böylece devlet kurumlarına verdiğiniz belgelerle bankaları aldatabilirsiniz. Tüm bunları öğrenmek oldukça meşakkatli oldu ama yaklaşık üç ay içinde 39 farklı bankadan 68 farklı işlemle 492.000€ kamulaştırdım.
Ö.A: Teşekkürler Enric. Meydan gazetesi olarak mücadelenizi selamlıyoruz.
*Enric Duran 17 Mart 2009’da tutuklandı, sahtecilikten yargılandı
ve 2 ay cezaevinde kaldı. Kendisinin cezaevinde kalmasına karşı oluşan toplumsal muhalefet ve kamuoyu
baskısı ile 50000 € kefaletle serbest bırakıldı.