Gülsüm Koç, hakkında gizli tanık ifadesi dışında hiçbir kanıt olmamasına rağmen ömür boyu hapis cezasına çarptırılan 20 yaşında bir kadın. Gülsüm, 15 Mayıs 2011 tarihinde Bingöl’de bir polis aracına yapılan saldırıyla suçlandı ve aynı günün gecesinde gizli tanık ifadesiyle gözaltına alındı. Gizli tanığın verdiği ifadenin ardından, tanığa teşhis için dört kadının resmi gösterildi. Gizli tanık, BDP’li İdris Baluken’in seçim bürosu önünde çekilen resimlerin arasından Gülsüm Koç’u teşhis etti. Bundan 45 dakika sonra Gülsüm’ün evine baskın yapıldı. Evde olmaması üzerine annesinden Gülsüm’ün nerede olduğunu öğrenen polis, bir akrabasının evinde, arkadaşıyla ders çalışan 18 yaşındaki Gülsüm’ü gözaltına aldı.
Gizli tanık ifadesine göre gözaltına alınan Gülsüm, Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü.
Parmak izleri alındı.
Elinde barut izine rastlanmadı.
Evde yapılan aramada bir silah bulunamadı.
Dava dosyasında gizli tanık ifadesi dışında bir de polis tutanağı yer alıyor. Bu tutanakta polis, hazırlanan dava dosyasına saldırının olduğu gece Gülsüm’ün görüldüğüne dair bir tutanak sunuyor, fakat bu tutanağın düzenlendiği saat ilginç bir şekilde gizli tanık ifadesinden önceki bir saate rastlıyor…
Bunlara dayanarak, Gülsüm’e “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”, “Adam öldürmeye teşebbüs”, “Kamu malına zarar vermek”, “Ateşli silahlar kanununa muhalefet etmek” suçlarından dolayı ağırlaştırılmış müebbet istendi.
Mahkeme sanığın iyi halini göz önünde bulundurarak, cezasını müebbet hapse çevirdi. Ayrıca Gülsüm Koç’un “Kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs” ve “Kamu malına zarar verme” suçlarından da toplam 26 yıl 8 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti.
Durum böyleyken Gülsüm’e silahtan beraat, saldırıdan müebbet verildi.
Devlet tarafından fişlenmenin açıkça yaşandığı bu davanın başından sonuna kadar ispatlanan tek gerçek ise, devletin adaletsizliği oldu.