Taksim’deki yayalaştırma projesini bahane eden devlet, 1 Mayıs’ta “çukura düşme” tehlikesini iddia ederek Taksim Meydanı’nı eylemcilere kapatmış, yasağın ardından 1 Mayıs günü çıkan çatışmalarda yüzlerce kişi yaralanmıştı.
Devlet, Mayıs ayının sonunda da bu kez Gezi Parkı’nı ve yine Taksim Meydanı’nı yasakladı ve direnişçilere yine saldırdı. Evet, bu saldırıda da yüzlerce insan yaralandı. Ama yaralananlardan hiçbiri, 1 Mayıs’ta da olduğu gibi, ne çukura düşüp ayağını kırdı ne de çukura düşüp kolunu incitti. Yaralanan yüzlerce insan, polisin hedef gözeterek attığı biber gazı fişekleriyle yaralandı. Polisin kullandığı plastik mermiyle, biber gazıyla yaralanan direnişçilerden kiminin kafatası çatladı kimi görme yetisini kaybetti. Yani devlet, “sağlığından endişe ettiği” vatandaşlarını çukurlara düşürmedi ama “çukur” diyerek yasakladığı meydanlarda yaraladı, sakat bıraktı, kör etti.