2004 yılında 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, polisin sıktığı 13 kurşunla katledildi. 2006 yılında, 7 çocuk, HPG’li gerillaların cenazesine katıldığı gerekçesiyle, polisin açtığı ateşle öldürüldü.2009 yılında 14 yaşındaki Ceylan Önkol’un bedeni, atılan havan mermisiyle paramparça edildi. Polis, 2010 yılında, 14 yaşındaki Diren Basan’ı zırhlı aracıyla ezerek öldürdü. 2011 yılında, Roboski’de katledilenlerden 16’sı çocuktu… Öldürülen çocukların ardından “terör örgütü üyesi” dendi, “yasadışı eyleme katıldı” dendi, “dur ihtarına uymadı” dendi, “kasıt yok” dendi…
Türkiye’de 1998-2012 yılları arasında, 569 çocuk “devlet terörü” ile katledildi. 2010-2012 yılları arasında binlerce çocuk gözaltına alındı. 6000 çocuk, TMK (Terörle Mücadele Kanunu) kapsamında, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılandı. Son üç yılda, 298 çocuk tutuklanarak cezaevlerine kapatıldı.
Devlet “terör örgütü üyesi”, “kaçakçı”, “şüpheli” diyerek öldüremediklerini darp etti, gözaltına aldı, işkence etti. Devlet, yüzlerce çocuğun hayatını gasp etti. Devlet küçücük bedenleri, kocaman duvarların ardına hapsetti.
Devlet, yüzlerce çocuğu duvarların ardına kapattığında da rahatlayamadı. İşkence etti, taciz etti, tecavüz etti. Çocuk cezaevlerinden gelen kötü muamele haberleri bitmedi. Aylar önce Adana’da bulunan Pozantı M Tipi Cezaevi’nden geldi çocuklara kötü muamele haberlerinden biri. TMK kapsamında tutuklanan çocuklar Pozantı Cezaevi’nde, adli tutuklularla aynı koğuşlarda kalmaya zorlanıyordu. Adli koğuşlarda kalan çocuklar “terörist” denilerek türlü işkenceye maruz kalıyordu. Defalarca işkenceye, tacize, tecavüze maruz kaldıklarını anlatan çocuklar, tecavüzcülerin isimlerini ve kaldıkları koğuşları açıkladı. Yaşananlar ortaya çıkınca devletin Adalet Bakanlığı bir soruşturma başlattı. “18 tutuklu çocuk hakkında tacizden adli işlem başlattı. 6 görevli hakkında soruşturma başlatılmasının yerinde olacağı”na karar verdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin yaşananları “hoş görmedi”, çareyi çocukları Pozantı’dan alarak başka cezaevlerine kapatmakta buldu.
Yakın zamanda İzmir Aliağa Şakran Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’nde bulunan Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nden ve Antalya L Tipi Cezaevi’nden gelen haberler, cezaevlerinde çocuklara yönelik kötü muamelenin, cinsel istismarın, işkencenin en güncel örnekleri oldu. Şakran Cezaevi’ndeki işkence gerçeği, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi avukatlarının cezaevine yaptığı ziyaretlerde, çocuklarla yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan çıktı. Çocuklar “Birinci Müdür Emrullah”, “İkinci müdür Ercan”, “Başefendi Uğur” ve gardiyanların kendilerine şiddet uyguladığını, gardiyanlar tarafından süngerli odalarda işkence gördüklerini, hortumlarla dövüldüklerini anlattı. Zaman zaman müdürün kararıyla “müşahede odası” adı altında hücrelere kapatıldıklarını anlatan çocuklar, cezaevindeki 22 hücrenin hiçbir zaman boş kalmadığını söyledi. Adalet Bakanlığı Şakran Cezaevi’nde çocuklarının işkence gördüğü haberlerinin yayımlanmasının ardından yine “acilen faaliyete geçti” ve bir rapor hazırladı. Ancak Bakanlığın hazırladığı rapor yine aynıydı: Bakanlık açıklamasında işkence mağduru çocuklar İ.A ve S.B’nin “yağmacı” olduğunu ve çocukların bugüne kadar “hortumla dövüldükleri”ne ilişkin bir müracaatta bulunmadıklarını, gördüğü işkence sonucu intihar etmek isteyen S.B’nin psikolojisinin bozulması ve “can sıkıntısı” nedeniyle deterjanlı su içtiğini, çocuklara hücre cezası değil “ancak odalarında kalmaları şeklinde beş gün ortak etkinliklere katılmama cezası” verildiği ifade etti.
Antalya L Tipi Cezaevi’nden bir ay önce tahliye olan eski bir mahkum, M.L.B ve Pozantı’dan sevk edilen S.Ö adlı çocukların hem önceden kaldıkları çocuk koğuşunda hem de yetişkinler koğuşunda defalarca tecavüze uğradığını anlattı. Adalet Bakanlığı ise yaşananların ardından iki müfettişi “cezaevini incelemek” üzere görevlendirdi ve olayla ilgili adli soruşturma başlattı.
“Sorunlar yok mudur, hak ihlalleri yok mudur, derseniz tamamen yoktur diyemem. Zaman zaman belli cezaevlerimizde olabiliyor… Ceza infaz rejiminde de insani iyileştirmeler yapıyoruz.” diyen Adalet Bakanı şimdilerde cezaevlerindeki sorunlarla yüzleştiklerini iddia ediyor olsa da devlet yıllar önce gözaltında kaybettiklerinin, terörist diyerek katlettiklerinin, cezaevlerinde ölen yüzlerce tutsağın hesabını veremiyor, ölümlerle dolu tarihiyle yüzleşemiyor.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 10. sayısında yayımlanmıştır.