Ethem Sarısülük’ün davası, “devletin adaleti”nin adaletsizlik olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi. Dava süreçleri boyunca katil saklandı, hakim ve savcı uyudu, devletin polisi duruşmaya katılıp katilden hesap sormak isteyenlere saldırdı.
Yakın zamanda ise yaşanan son gelişmeyle, “yargılamadan çekinme” kararı kabul edilmeyen 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmanın gelecek celsesinin 7 Nisan’da görüleceğini açıkladı. Bu açıklamadan hemen önce, yargılama sürecine ve yaşadıkları adaletsizlere dikkat çekmek için Sarısülük Ailesi’nin yazdığı metni özetleyerek sizlerle paylaşıyoruz.
23 Eylül 2013 Birinci Duruşma:
Sabah saat 08.30’da “adliye sarayı” polis ablukasına alınmış hatta o kadar abartmışlar ki tüm koridorlar polisler tarafından tutulmuş. 6. ACM duruşma salonu içinde 100-150 sivil giyimli çevik kuvvet salonu işgal ederek aileyi, avukatları ve mahkemeye destek veren birçok insanı tahrik etmek ve olay çıkarmak amaçlı salonda yerlerini almışlardı. Ahmet Şahbaz sanık sandalyesine korumalar eşliğinde getirilmiş ve mahkeme heyetinin karşısına peruk, takma kaş, takma bıyık ve gözlükle oturtulmuştu. Yani sanık olarak geldiği salonda kimliğini gizleyen bir sanık vardı. Ve artık yeni bir kavram girmişti hukuk literatürüne “Gizli sanık”. Nitekim mahkeme salonunda çıkan arbedede Şahbaz’ın foyası ortaya çıkmış, takke düşüp kel görünmüştü. Mahkeme başkanı Afak İlleez çıkan arbededen sonra duruşmanın kapalı yapılmasına karar vermiş ve mahkemenin can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle 1 ay sonraya ertelemişti. Bir sonraki duruşmaya adliye iç güvenliğini askerin sağlayacağına hükmedip Türkiye tarihinde ilklerin arasında yerini almayı başarmıştı.
Özetle: Polis+Savcı+Hakim işbirliği= Dava görül(e)medi.
28 Ekim 2013 İkinci Duruşma:
Duruşma öncesi bomba ihbarı gerekçe gösterilerek salona köpek robokop-asker sokularak arama yapıldı. Arama sırasında katil polis Ahmet Şahbaz’ın avukatları içeri alınırken, Sarısülük ailesi ve avukatları bekletildi. EGM tarafından görevden alınmanın aksine ödüllendirilerek Urfa’ya tayin edilen Ahmet Şahbaz duruşmaya getirilmedi. Mahkeme heyeti sanığın yakalanması talebini savcıya yöneltince uyuklayan savcı(bu mahkemede de savcı kendinden geçmiş, hayallere dalmıştı) yerinden doğruldu ve “İddianame mi okunacak” diye sordu. Salonda gülüşmeler olurken, “Günaydın” sesleri de geldi. Mahkeme başkanı Şahbaz’ın avukatlarının isteğini kabul ederek Şahbaz’ın ifadesinin Urfa’dan telekonferans yöntemiyle alınmasına karar verdi ve duruşma ertelendi. Tam da burada karar verilirken dışarıda bekleyen kitleye polis hiçbir yasal dayanağı olamayacak şekilde, kadın-erkek-çocuk-yaşlı-engelli tanımayarak azgınca saldırmış ve onlarca insan yaralanmış bir o kadar da gözaltı olmuştur.
Özetle: Polis vurdu, savcı serbest bıraktı, heyet katili korudu.
2 Aralık 2013 Üçüncü Duruşma:
Sarısülük ailesi, avukatlar ve çeşitli demokratik kitle örgütleri 2 Aralık’ta mahkeme salonunda yerimizi aldık. Bir eksik vardı tabi. Ethem’i öldüren Ahmet Şahbaz. Sanığın oturması gereken yere bizler oturduk, ne yaman çelişki değil mi? Şahbaz duruşmaya Şanlıurfa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nden sesli ve görüntülü konferans yöntemiyle bağlanarak katıldı. Şahbaz’ın bir önceki duruşmada olduğu gibi duruşmaya peruk, takma bıyık ve o muhteşem karizmatik gözlükleriyle katıldı.
Şahbaz savunmasında, “Maktulün ölümüne sebep verenler havaya ateş ederken bana taş atanlar ve saldıranlardır” diyerek gözümüzde daha da bir canileşti adeta.
Şahbaz, “Sabıkam yok” deyince salonda pek çok kişi “Var” “Katilsin” “Ethem’i öldürdün” diye haykırdı. Şahbaz, kimlik kontrolü sırasında ev adresinin sorulması üzerine “Yok” yanıtı verdi. “Nasıl yok” seslerinin yükselmesi üzerine de “Urfa İl Emniyet Müdürlüğü” yanıtını verdi.
Mahkemenin adil davranacağı konusunda tereddütleri olduğunu ifade eden Sarısülük ailesinin avukatları, böylesi bir yargılamanın polisleri daha çok kişiyi öldürmeye teşvik edeceğinin altını çizdi. Avukatlar, “Biz sadece Sarısülük ailesi için değil; aynı zamanda Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Berkin Elvan ve gözünü kaybeden, yaralanan herkes için savunma yapıyoruz” dediler ve salonda avukatlara alkışlar yağdı. Duruşma boyunca mahkemenin tarafsızlığına yönelik çok sayıda eleştiri olduğunu söyleyen mahkeme heyeti, davadan çekildiğini ve dosyanın 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından inceleneceğini açıkladı. Kararın ardından duruşma sona erdi. Zira bu kararla tarafsız olmadıklarını ispat etmiş oldular.
Savcının duruşma sırasında uyuyakalması davayı takip edenlerin tepkisini çekti.
Özetle: Polis vurdu. Heyet uyudu. Heyet uyanınca davadan “çekindi”.
Bizim açımızdan belirsiz bir şey yok. FAİLİMİZ MEŞHUR.
Heyet çekildi, bir üst mahkeme çekilme kararını yerinde bulmadı ve “kesin hükümle” 6. ACM’ye iade etti. 17 Aralık yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık operasyonunda jet hızıyla Adalet Bakanlığı’na giden dosyalara yine jet hızıyla bakılıyor ama Ethem Sarısülük dosyasına bir türlü sıra gelmiyor! Gezi isyanını, bu görkemli direnişi ve bu isyan ve direnişte katlettikleri canlarımızı, tüm yaralanan, sakat kalan, tutuklanan ve babasının deyimiyle “üç mevsimdir uyuyan” Berkin’imizi unutturmaya çalışıyorlar. Katledilen diğer tüm çocuklarımızın davalarının bir an önce açılmasını istiyoruz. Kimseden ricacı değiliz. Kimseye minnet etmiyoruz. Biz biliyoruz ki dava dosyası önlerinde duruyor.
Sarısülük Ailesi
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 16. sayısında yayımlanmıştır.