Tayyip Erdoğan’ın “milli güç” sloganı seçim kampanyasının ana söylemi. Sonu zaten baştan belli seçimin tek olmasa da tek güçlü adayı benim zati dercesine yola koyulmuş Erdoğan “milli”yi böylelikle bir kez daha hafızalarımıza mıhlamış oldu. Zatimce “milli” söyleminden hiç haz etmeyenlerdenim.
Misal toplumun erkek hafızasında “milli olmak” diye bir vecize vardır hani. Erkeğin ilk cinsel deneyiminden sonra boynuna taktığı madalya gibi bir şey “milli olmak”, bir nevi erkek olmak. Nitekim Tayyip’in sloganındaki “milli” millet vurgusunu anlatıyor, o başka demeyin. İki söylem de aynı kapıya çıkıyor. Toplumun hafızasındaki “millet” Türkçesi ulus olanın Farsça karşılığı. Burada bir dipnot edeyim zaten Tayyip’in tek bilip, konuştuğu dil de Farsça. Yani sözün özü erkek cinsel gücüyle, devlet milli gücüyle iktidarına kavuşmuş oluyor. Şimdi aslolan slogana tekrar dönecek olursak, Tayyip için bu slogan adeta cuk oturmuş. Yani Tayyip pek bir kurnaz, milli olup milleti ayartmayı iyi biliyor. Ben Kürt olsam, kadın olsam, eşcinsel olsam, Süryani olsam… hayatta bu sloganın altına evet basmazdım.
Ama karar halkındır!
CHP-MHP çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu da “Ekmek için Ekmeleddin” sloganıyla seçim çalışmalarını sürdürüyor. Burada ekmek iki türlü kullanılmış. Birincisi 250 gr fiyatı 1 lira olan soframızdaki ekmek. İkincisi ise toprağı ekmek anlamında. Geçtiğimiz yıl dönümünden 600 kilo elde edilen buğdaydan, bu sene ancak 300 kilo alınabildi, neden? Çünkü kuraklık yaşıyoruz. Ekimi yapan çiftçi bu sene de kuraklık yaşarsa ekmek bile yiyemeyecek. Ne kadar ironik değil mi? Ekmeleddin beyin sloganı adeta ironilerle dolu.
Misal “saygıyı, birliği, dirliği, sevgiyi, bolluğu… ekmek için oyunuzu Ekmel Bey’e veriniz.” Ne güzel kavramlar yan yana dizilmiş değil mi? İnsanın bir an inanası geliyor. Ancak ve ancak “Çoook zenginsin be Ekmel. Çook zenginleşmissin beyim” YSK’ya açıklanan milyon dolarlar, dededen kalma konaklar, onlarca apartuman… Yani pek güzel hizmet etmiş Ekmeleddin Bey İslam âlemine, helali hoş olsun diyemeyeceğim.
1789 yılı, Fransız Devrimi’nde Paris’teki yoksullar, yiyecek ekmekleri olmadığı için ayaklanmışlardı. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette “ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklinde ahmakça bir öneri ortaya atmıştı. Sorun şu ki, öneride bahsedilen, bildiğimiz pasta değil brioche adlı verilen ve ekmeğe çok benzeyen bir çörekti. Bu durumda bu sözler iyi niyetli de olabilirdi. “Eğer ekmek istiyorlarsa onlara iyi cinsinden verin” gibisinden. Ama ironi bu işte. Diğer yandan, bu ifade 1760’tan beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. Eee aristokrasi tarih sahnesinden çekildiğine göre Ekmeleddin Bey “ekmek” sloganıyla nasıl buluştu dersiniz? Sloganın çıkış hikâyesi için (kaşlar K. Emrah pozisyonunda çatık vaziyette) “küçükken ekmek derlerdi bana” diyor beyimiz, ben ise ekmek bulamayana ne verecek merak ediyorum.
Ama karar halkındır!
Gelelim “halkın adayı” sloganıyla yola koyulan Selahattin Demirtaş’a. Selahattin isminin analiz sonuçlarını araştırdım ve bir baktım ki, isimle cisim pek benzeşiyor. Aynen şöyle; hayalperest, sıkıntılardan kurtulmak için mücadele eden, sanatsal yeteneğe sahip, atılgan ve enerjik, sakin ve durağan, duygularını zor açabilen, kırılgan, sağduyulu. Şimdi tek tek ilerleyelim.
Seçimden galip çıkmak, Selahattin için, evet bir hayal. Ancak o sıkıntılarından(!) kurtulmak için mücadele ediyor. Sanata yatkın, çoook güzel Zazaca türkü söylüyor. Genç yaşına rağmen atılganlığı sayesinde Kürt siyasetinin en aktif yüzlerinden biri. Seçim konuşmalarında o kadar sakin ve durağan ki… Ne işim var benim burada der gibi. Diğer yandan sanki içinde fırtınalar kopuyor da duygularını açamıyor gibi. Kırılgan. Tıpkı “barış süreci” gibi. Sağduyulu. Tıpkı yıllardır devlet tarafından kök söktürülen “Kürt halkı” gibi. Yani Selahattin aslında içimizden biri. Ancak keşke, ahh keşke(!) bizim Selahattin koltuk kapma yarışında hayalperestçe boş bir hayal peşinde değil de, doğduğu toprakların yamaçlarında top koştursa. Ben onun yanında, işte o zaman, o topraklar için “biz” derdim, eveet derdim.
Ama karar halkındır!