Hizmet sektöründe, yıllar sonra, Dora Otel işçileri bir ilki gerçekleştirdi. Meydan Gazetesi olarak 25 Eylül’de işten atılmaların başladığı, şimdiye dek 11’i sendikalı toplam 13 işçinin işten atıldığı ve bu yüzden direnişte olan Dora Otel işçileriyle; bu işyerinde örgütlü olan Turizm Otel Spor Emekçileri Sendikası (Tüm Emek Sen) ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Meydan Gazetesi: Merhaba. Dora Otel’deki işten atılmalar nasıl başladı?
Muhammed: Sendikal faaliyet çalışması yürüttüğümüzün, işveren vekili, yani genel müdür tarafından bilindiğine dair duyum almıştık. 24 Eylül akşamı mesai bitiminde, üçü sendika üyesi, toplam beş arkadaşımız işten çıkarıldı.
Recep: Ben otelin mutfak bölümünde çalışıyordum. Mesai bitiminde bana sorgusuz sualsiz hiçbir neden söylenmeden “Bugün işten kovuldun, yarın buraya gelme” dendi. Sendikadan arkadaşlar gelene kadar da hiçbir açıklama yapılmadı. Otele tekrar geri döndüğümde personel müdürü polisle birlikte karşıladı beni ve ofisten dosya çaldığım yalanını söyleyerek üzerimde baskı kurmaya çalıştı. Ama ertesi akşam tekrar arayıp “Sen orada beni sinirlendirdiğin için ben öyle söyledim” dedi. Bu konuyla alakalı dava açacağım. Daha sonra asıl gerekçe olarak “telefonla çok oynadığım” şeklinde sudan bir bahane söyledi ama bunun işle alakalı hiçbir gerçekliği yok.
Salih: Ben otelde 15:00-23:00 arası çalışıyorum. Mesai bitiminde gece müdürü beni çağırıyor ve işime son verildiğini söylüyor. Gerekçesini sorduğumda bana bir işten çıkarma tebligatı verildi. Tebligatta “24 Eylül günü iş yavaşlatma eylemine katılıp basına haber verdiğimiz ve böylece otelin prestijini sarstığımız” yazıyordu. Ayrıca amirlerimize haber vermeden görev yerlerimizi terk ettiğimiz söylendi, ama aslında beni zaten departman amirim dışarı çıkartmıştı ve olaya tanık çalışanlar da var.
Turizm sektöründeki işçilerin sorunları ve çalışma koşulları; taşeronlaşma sektörde ne kadar kendini hissettiriyor?
Muhammed: Ben meslek hayatım boyunca taşeron firma çalıştırmayan herhangi bir otel görmedim. Küçük işletmelerde sigortasız ve uzun saatler çalıştırmak çok yaygındır. Büyük işletmelerde ise taşeron firmalar otellerin her çalışma alanında yüksek oranda vardır. Servisinden mutfağına, kat görevlilerinden güvenliğine, teknik servis vs. hep taşeron firmadır. Taşeron firma içerisinde çalışan insan şunu çok iyi biliyor: “Ben buraya gelip işimi yapıyorum ama yarın emeğimin karşılığını alıp alamayacağım ya da kapının önüne konup konmayacağım belli değil.”
Dora Otel’de direnişin şu anda geldiği nokta nedir? Sürecin geleceği için nasıl bir öngörüde bulunuyorsunuz? Bundan sonraki sürece dair neler düşünüyorsunuz?
Zafer: Şu ana dek 11’i sendikalı olmak üzere, toplam 13 arkadaşımız işten atıldı. Benim de bu süreçle alakalı şöyle özel bir durumum var: İşveren beni işten çıkarmadı ama mevcut direnişe destek vermemem ve içeriden bilgi sızdırmamam için beni rızam olmadan izne çıkardılar. Ama öncesinde, Muhammed’in ilk iş yavaşlatma eylemi başlattığı gün, genel müdür yardımcısı tek tek isim vererek hangi bölümden kaç kişinin “kafasının kopacağını” söyledi. Genelde işten çıkarılma gerekçeleri iş disiplinine uymamak ve bir kişi için de “tacizde bulunmak” olarak belirtildi. Ama ne ilginçtir ki bu arkadaşımız hakkındaki “taciz” iddiası ispatlanamadığı gibi, işverenin bu iddiasını çürütecek şekilde kendisine işten çıkarılırken tazminatı verildi! İşten çıkarılanlar hakkında böyle sudan bahanelerle gerekçeler üretilirken, benim hakkımda da genel müdür, genel müdür yardımcısına müşterilere kaba davrandığım şeklinde bir gerekçe üretilmesi telkininde bulunmuş. Bu telkin karşısında ise bizi işverene muhbirleyen genel müdür yardımcısı ise “o kadar uzun boylu değil!” diyerek böyle bir gerekçe üretemeyeceğini söylemiş.
Aslında işin özü, işveren kendisini her ne kadar Aydınlık okuru bir muhalif(!) olarak tanımlayıp sendikalaşmanın işçiler için bir hak olduğunu söylese de, onun asıl sıkıntısının işçilerin sendika üzerinden örgütlenmesi olduğunu çok iyi biliyoruz. Keza eylemin yapıldığı 6 Ekim sabahı çevik kuvvet amirlerine kahvaltı verirken o sırada orada bulunan bir işçi arkadaşımız, Gezi Parkı direnişi sürecinde “Buraya polisleri almayın diyen siz değil miydiniz” diyerek kendisinin nasıl bir muhalif olduğunu ortaya koymuştur.
Uzun zaman sonra turizm sektöründe yaşanan ilk örgütlü direniş olan Dora Otel sürecine Tüm Emek Sen nasıl dâhil oldu?
İbrahim Akseloğlu (Tüm Emek Sen Genel Sekreteri): Sendikamız Dora Otel’de yaklaşık 1 yıldır sendikal örgütlenme faaliyeti yürütmekteydi. Yaklaşık 54 kişinin çalıştığı ve 13 kişinin işten atılarak bir işçi kıyımının yaşandığı bu işyerinde halen üyelerimiz var. Bu anlamda sendikamızın işyerindeki örgütlülüğü olarak var olan direnişi sürdürme ve hatta ileriye taşıma potansiyeline sahibiz. Ayrıca biz sendika olarak sürecin hukuksal takibini sürdürmekteyiz.
Dora Otel’de 25 Eylül’de başlayan iş durdurma eylemiyle, otelin sektörde çok önem verilen prestijini de sarsma potansiyeli taşıdığımızı gördük. Şimdi bundan sonraki süreçte içerideki örgütlülüğümüzle bunu daha ileriye taşıyabileceğimizi biliyoruz. Çok küçük bir örnek; resepsiyonist bir arkadaşımız müşterilere otelde aksayan hizmetlerin işverenin mevcut işten çıkarma, mobbing vb. uygulamalarından kaynaklandığını söyleyerek ilgili internet sitelerine otel aleyhine bu yönde yorumlar yapmalarını istiyor. Bu da işverenin sektörde çok önem verdiği prestijini önemli ölçüde etkiliyor.
Dora Otel direnişinde bundan sonraki süreçte de daha önce de olduğu gibi gerek halen işyerinde çalışan ve faaliyet yürüten arkadaşlarımızla, gerekse de işten atılan arkadaşlarımızla öz örgütlülük ilkeleri dâhilinde ortak karar mekanizması işleteceğiz. Biz sendika olarak işçi arkadaşlarımıza “öncü sendikacılık” değil, dayanışma ve deneyim aktarımında bulunuyoruz.
Uzun yıllar sonra turizm sektöründe yaşanan bu direniş, işçilerin öz örgütlülüğüyle daha önce neredeyse bir direniş yaşanmamış bir alanda süreç başlatılabileceğini ve bu sürecin kazanıma doğru evriltilebileceğini gösterdi. Ayrıca sendika olarak kurduğumuz iletişim sonucunda Dünya Sendikalar Birliği (DSF-WFTU) işten atılan Dora Otel işçilerine destek ve dayanışma mesajı yolladı.
Tüm Emek Sen nedir, nasıl ortaya çıktı, hangi ihtiyaçtan doğdu?
İbrahim: Sermaye sınıfının yaşadığı dönemsel krize çare bulmak amacıyla hayata geçirilen 24 Ocak 1980 Kararları sonrası turizm sektörü sermayedarlar için yatırım yapılacak oldukça kârlı bir alan olarak ortaya çıktı. Sermaye sahipleri bu muazzam kârın kesintiye uğramaması doğrultusunda yılladır bu alanda her türlü örgütlenme çabasını engellemek istiyor. Bu sektörde uzun yıllardır on binlerce işçi güvencesiz, sigortasız, sendikasız olarak zor şartlarda çalıştırılıyor. Mesai saatleri oldukça belirsiz, örneğin mesaisi biten bir arkadaşa emrivaki olarak fazla mesaiye bırakılabiliyor ve bu sektörde oldukça yaygın. İki ya da üç kişinin yapabileceği işler bir kişinin üzerine yıkılıyor ve herhangi bir ücret farklılığı ödenmiyor. Turizm sektörüne baktığımızda, diğer sektörlere nazaran iş yoğunluğunun oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.
2009 yılı sonunda spor sektöründe örgütlenmek amacıyla Spor Emekçileri Sendikası (Spor Sen) adıyla ilk kuruluş başvurumuzu gerçekleştirdik. Kuruluşumuzun başından beri savunduğumuz, barajsız, işkolları sınırlaması olmadan her işçi-emekçinin istediği sendikaya üye olabileceği “Özgür Sendikacılık” ile İş Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, İş Kolları Yönetmeliği gibi sermaye yanlısı yasalara karşı adım atılmasının daha bugünden koşullarını yaratmak için şimdilik ve zorunlu olarak işkolu alanında bulunan tüm sektörleri kapsayan bir örgütlenme içerisine girdik.
2013 yazında aldığımız karar sonrası aynı yılın Ekim ayında sendikal örgütlenme faaliyetimize Turizm Otel Spor Emekçileri Sendikası (Tüm Emek Sen) olarak devam kararı aldık. Tüm Emek Sen olarak hizmet sektörünün bütün alanlarında örgütlenme hedefimiz var. Sendika olarak İstanbul dışında somut çalışma anlamında Ankara ve İzmir’de örgütleniyoruz. Bu iller dışında, Antalya’da da ilişkilerimiz bulunmaktadır. Dora Otel direnişiyle birlikte sendika olarak hizmet sektöründe çok fazla olumlu geri dönüşler aldık ve almaya devam ediyoruz.
Sendikanın örgütlenme tarzı ve işleyişi nasıldır?
İbrahim: Bizim sendika olarak bu sektöre dair iki tip örgütlenme anlayışımız var. Birincisi yatay örgütlenme diye tabir ettiğimiz “alan örgütlenmesi”. Bu örgütlenme tarzına göre genellikle oteller, eğlence yerleri vb. işyerleri şehirlerin belli yerlerinde toplandığı için bu bölgelerde yatay alan örgütlenmesini baz alıyoruz. Bar, lokanta vb. işyerlerinde çok yüksek miktarda işçi çalışmadığı için, bu işyerlerinin bulunduğu (örneğin bir caddedeki kafe, bar, lokantalar) alanları örgütleyerek oranın sermayedarlarına karşı daha güçlü bir duruş sergilemek mümkün oluyor. İkinci tip örgütlenme modeline gelirsek, buna da işyeri örgütlenmesini örnek verebiliriz. Kafe, bar vb. işyerlerine nazaran tatil yörelerinde (Akdeniz, Ege gibi bölgeler) bulunan otellerde çalışan işçi sayısı çok daha fazla. Doğal olarak bu bölgelerde bulunan işyerlerinde işyeri örgütlenmesi modeli oldukça etkili oluyor.
Meydan Gazetesi olarak Dora işçilerinin direnişini dayanışma ile selamlıyor, Tüm Emek Sen’e de sınıf mücadelesindeki sendikal örgütlenme faaliyetinde başarılar diliyoruz.
Dora Otel İşçileri ve Tüm Emek Sen: Biz de Meydan Gazetesi’ne göstermiş olduğu ilgiden ve dayanışmadan ötürü teşekkür ederiz.
Röportaj: Serhat Yaşar
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 22. sayısında yayımlanmıştır.