Bir Çift Turna, Allı Turnam, Turnalar, Turnam gibi turna kuşu türküleriyle bilinirdi Yavuz Bingöl, iktidarın kadrolu türkücüsü olmadan önce. Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamanın ardından ise, bir Ece Ayhan şiiriyle bilinecek: “Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk”
Yavuz Bingöl, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan’ı yuhalatmasına ilişkin bir açıklama yaptı. Sokaklarda, ölmüş annesine küfredilen Erdoğan’ın, sinirine hakim olamayarak “duygusallıkla” Gülsüm Elvan’ı yuhalattığını; bunun çok insani bir şey olduğunu söyledi. Böylece, iktidar yalakaları kervanındaki yerini pekiştirdi.
Alevi olduğu anlaşılmasın diye babasının Yavuz ismini verdiği Yavuz Bingöl, devlet tarafından katledilen Berkin’imizin annesini yuhalatılmasını meşrulaştırarak, cumhurbaşkanına kalkan olmayı kendine görev bilerek, adına yakışır bir hareket yaptı. Neler vaat edildi kim bilir, belki de Alevi katili Yavuz Sultan Selim yerine 3. Köprü’ye kendi adının verileceği umudu içindedir…
Düşkün Yavuz
Alevilik’te “Düşkünlük” diye bir kavram vardır. Cem, klasik ibadet anlayışlarından oldukça farklıdır. İbadetin yanı sıra toplumsal meselelerin de çözülmeye çalışıldığı bir araya gelmedir. Birey ister talip, ister mürşit, ister pir olsun, cemde yılda bir defa yolun kurallarına uyup uymadığına bakılır. Cem, katılanlar birbirinden razı olmadan başlamaz; önce rızalık alınır. Rızalık alınamazsa, taraflar barıştırılmaya çalışılır. Yine de rızalık alamayan birey, Düşkünlük Meydanı’na çıkar. Ceme katılanlar, dede ve cem erenlerine de danışarak bireyi yargılar. Bir çeşit halk mahkemesidir yani. Halk tarafından, suç işlediğine karar verilen birey, suçunun derecesine göre geçici olarak 3, 5, 7, 12 yıl boyunca ya da ebedi “düşkün” ilan edilir.
“Düşkün”den selam verilmez-alınmaz, elinden ekmek yenmez, ceme katılamaz; toplumsal yaşamdan tecrit edilir. Düşkünün ailesi dahi bu kaidelere uyar.
Yavuz Bingöl de, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla tepkiler almış, kendini halkın nezdinde düşkün ilan ettirmiştir. Gülsüm Elvan’ın verdiği cevap, hepimizin cevabıdır olurken; “düşkün”ün kardeşi Oğuz Bingöl’de yaşananları kınamıştır: “Der Şahsenem bir hakkınız yok sizin / Emek bizim, para bizim, hak bizim / Yetim, mazlum hakkı gözetmeksizin / Çalıp çırpıp cebe koyanlara vur” gibi türküleriyle ünlü bir kadın aşık olan ve şimdilerde alzehimer hastalığıyla boğuşan annesi Şahsenem Bacı’ya ithafen “Ah anacım, güzel anacım, yiğit anacım bir gün gelip alzehimer olduğuna, olan bitenin farkında olmayışına sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.” demiştir.
Fıtratına uygun iktidar için şekilden şekile giren ve sonrasında Twitter’da yarım ağızla özür dileyen Yavuz Bingöl’e, Gülsüm Elvan’ın açtığı “beş kuruşluk” tazminat davasının, manidarlığı ortadayken; bizler de Gülsüm Ana gibi çok iyi biliyoruz: adalet, adalet saraylarında aranmaz. Katil devletin yargısı, katil polisi ne kadar yargılayabilir ki, bu katliamı meşrulaştıranları yargılasın? Adalet sokaktadır ve sokak da “Düşkün Yavuz” hakkında hükmünü çoktan vermiştir zaten.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.