Adore Oyuncak mağazasının Tuzla’daki deposunda çalışırken sendikalı oldukları için işten çıkarılan Adore işçileri, 39 günlük direnişlerini Adore patronlarına geri adım attırarak sonlandırdı. Mağazanın farklı şubeleri önünde bildiri dağıtımı, açlık grevi, blokaj gibi eylemleriyle Adore patronlarına korku dolu 39 gün yaşatan Adore İşçileri’nden Ertan Tekin ve Limter-İş Sendikası’ndan Kamber Saygılı ile 39 günlük direniş sürecini konuştuk.
Meydan Gazetesi: Merhabalar, öncelikle Adore Oyuncak şirketindeki çalışma koşullarını anlatabilir misiniz? Adore işçileri hangi koşullarda sendikalılaştı?
Ertan Tekin: Merhaba ben Ertan Tekin. Adore Oyuncak’ta bilgisayar operatörü olarak çalışıyordum. İşe girdikten kısa süre sonra Limter-i-İş Sendikası’na üye oldum. Sendikaya örgütlenmeye başladıktan sonra, mesai kesintileri artmaya başladı. Bunun sonucunda 8 işçi daha sendikaya üye olunca patronlar bize karşı savaş ilan etti. Biz haklarımıza sahip çıktıkça, onlar paralarından bize hakkımız olanı vermek istemediler.
Kamber Saygılı: Tamamen keyfi ve iş yasalarıyla uzaktan yakından alakası olmayan koşullar söz konusuydu. İşçiler bir taraftan mesailerin verilmemesi diğer taraftan da servislerinin kaldırılması gibi, patronların iki dudağı arasından çıkan her sözün kanun olduğu bir süreç yaşadılar. Daha sonra da sendikamıza başvurarak üye oldular. Üye olduktan sonra işçi arkadaşlarımız haklarını isteyince sendikalı olduklarından dolayı işten çıkarıldılar.
Bu süreçte kaç işçi işten çıkarıldı? Adore patronları işten çıkarmalarda ne gibi gerekçeler öne sürdü?
K.S.: 8’i sendikamıza üye olan işçilerden 1’i hariç diğerleri işten atıldılar. Gerekçe olarak hemen hemen bütün işçilerin karşısına çıkan, patronların uygulamaya soktuğu 25. maddeyi gösterdiler.
Direniş sürecini anlatabilir misiniz? Direniş çadırı kurmaya nasıl karar verdiniz?
E.T.: İlk olarak 17 Şubat’ta beni işten çıkardılar. 19 Şubat’ta, Limter-İş Sendikası ile birlikte, deponun önüne direniş çadırı açtık. İçeride çalışmakta olan işçilerin direniş çadırına gelerek bizlerle dayanışma gösterdiğini gören patronlar durumu hazmedemeyip 5 işçiyi daha işten çıkardılar. 12 gün boyunca Tuzla Adore oyuncak deposunun önündeydik. Direnişin 13. gününde Maslak’a giderek, orada bir direniş çadırı kurduk. Adore mağazalarından AVM içinde olmaması sebebiyle direniş çadırı açmak için en uygun olan yer, Caddebostan’daki şubenin önüne çadırımızı taşıdık. Burada 2 gün açlık grevi yaptık. Yaptığımız açlık grevi sonucunda kamuoyundan çok fazla tepki alan Adore patronu, bize 18 bin lira teklif etti. Biz tabi ki kabul etmedik. Çünkü teklif ettiği miktar haklarımızı karşılamıyordu. Daha sonraki süreçte nihai amaca daha çabuk ulaşmak için tekrar açlık grevi yapma kararı aldık. Sendika başkanımız süresiz dönüşümsüz, bizler de süreli dönüşümlü açlık grevine başladık. Sonrasında bir görüşme daha oldu. Bu seferde 24 bin lira teklif ettiler. Ancak bu da haklarımızı karşılamıyordu. Biz de eylemliliklerimizi arttırmaya karar verdik.
Daha sonra İstinye AVM’de bir blokaj eylemi yaptınız değil mi?
E.T.: İlk olarak işçi arkadaşlar ve sendikamızla beraber İstinye Park AVM’de basın açıklaması yapmaya karar verdik. Ama aslında mağaza içine girip orada bir kamuoyu oluşturma düşüncemiz vardı. İçeriye girdikten sonra İstinye genel müdürünün ve polislerin bütün baskılarına rağmen blokaj eylemimizi gerçekleştirdik.
Sizin de bildiğiniz gibi dayanışmaya gelenlerle birlikte mağaza içinde kalabalıktık. 4 saatlik blokaj eylemi, patronlarla görüşme yapmamızı sağladı. Haklarımızı almadan oradan ayrılmayacağımızı söyleyince, Adore patronu tüm taleplerimizi kabul etti ve bir protokol imzaladık. İstinye Park önünde basın açıklamamızı yaparak eylemimizi sonlandırdık. Daha önceki görüşmelerde önce 18 bin lira, daha sonra 24 bin lira vereceklerini söyleyen patronlar, blokaj eyleminden sonraki görüşmelerde sendikal tazminat, mesailer, ücretler, çadırda kaldığımız süre için ihbar ve kıdem tazminatları olmak üzere toplamda hakkımız olan 126 bin lirayı verdiler.
Görünen o ki yapılan blokaj eylemi doğrudan sonuca götürdü. Yasal zorunluluklara sıkışmadan doğrudan eylem ile sonuca ulaştınız.
K.S.: Bu çift taraflı mücadele bizim kafamıza göre aldığımız kararlarla, keyfimize göre işlettiğimiz bir durum değil elbette. Bu bir zorunluluk. İşçilerin lehine gibi görünen yasaların hiçbiri uygulanmıyorken, patron ve taşeronların ağzından çıkan her kelime kanun sayılıyorken, sadece yasal yollarla hiçbir kazanım elde edilemeyeceğini biliyoruz. Örneğin, Adore işçileri sadece yasal yollara başvurmuş olsalardı en az üç-üç buçuk yıl haklarını alamayacaklardı. Ama görüyoruz ki fiili doğrudan eylemle işçiler 40 gün içerisinde haklarını aldılar.
Direniş sürecini gazetemiz okurlarına aktardığınız için teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
K.S.: Adore’de olsun, bundan önceki tersane direnişimizde olsun, hep yanımızda oldunuz. Ben de Limter-İş Sendikası adına sizlere teşekkür ediyorum.
E.T.: Direniş boyunca yanımızda olan Caddebostan halkı, Göztepe Dayanışması, Kozyatağı Dayanışması ve tüm devrimci kurumlara teşekkür ederim.
Röportaj : Serhat Yaşar/Dilan Yaman
Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.