Şirketlerin kar hırsından uzak, otorite ve hiyerarşinin olmadığı bir toplumun temellerini atabilmek adına mütevazi bir çaba AKSC. Üsküp’te karşılıklı yardımlaşmayı ilke edinip, kapitalist sistemin değerlerine karşı paylaşma ve dayanışma gibi değerleri toplumsallaştırmaya çalışan kolektif bir çaba. Otonom Kültür ve Sosyal Merkez-AKSC, 2013’ten bu yana öz örgütlülüğe dayalı yöntemiyle Makedonya’daki toplumsal muhalefetin de mekanı…
Meydan: İçinde yaşadığımız sistem sadece ekonomik ve siyasi yaşama değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yaşama da saldırıyor. AKSC varlığını tam da bu saldırıya karşı konumlandırıyor. AKSC ne kadar süredir devam ediyor ve neyi amaçlıyor?
AKSC: Aslında Makedonya’daki siyasi durum Türkiye’dekine benzer. Sanırım şunu söylemek yanlış olmaz; burada da devletin başındakiler Yeni Başlayanlar İçin Neo-Liberalizm dersi alıyorlar. Sağ kanat partiler yıllardan beri siyasi iktidarı elinde tutuyor. Sert neo-liberal politikalarla, toplumsal kesimlerin tümünde, kontrol yavaş ancak sağlam bir şekilde kazanılmaya çalışılıyor. Hal böyle olunca insanlar bir şeylerin değişebileceğini düşünmüyor, giderek umutlarını kaybediyor. Son on yılda nüfusun %10’u başka coğrafyalara göç etti.
AKSC, otonom, kültürel ve sosyal merkez kelimelerinin kısaltması. Burada mütevazi bir şekilde yapmaya çalıştığımız, bu değişim umudunu yeşertebilmek. AKSC, bir grup aktivist tarafından kolektif bir şekilde işletiliyor. Bu kolektif için insanlar bir araya geliyor ve farklı alanlarda ne yapılacaksa bunlar organize ediliyor. Bu planlama aşamasında birçok inisiyatif beliriyor.
Basitçe ifade etmek gerekirse, burada yapmaya çalıştığımız mevcut sisteme muhtaç olmadığımızı hissettirebilecek bir işleyiş ve sistemin değerlerinin yerine kendi değerlerimizi oluşturabilmek. Eleştirel düşünce, tartışma ve eylem… AKSC’nin felsefesinin özünde yatan kavramlar bunlar. Bu mekanda eşitlik, doğrudan demokrasi, dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma gibi kavramlar etrafında bir işleyiş oturtmaya ve bunu yaymaya çalışıyoruz.
Mekanın ekonomik yeterliliğini kendimiz sağlamaya çalışıyoruz. Yani bizim etkinliklerimize katılanların dayanışmaları sayesinde işlerliğini devam ettiriyoruz.
AKSC’nin etkinliklerinden ve işleyişinden biraz bahseder misiniz?
AKSC, herkese açık bir mekan. Herhangi biri bize bir etkinlik yapma isteğiyle başvurabilir. Bu noktada neye izin vereceğimizde hemfikir olmasak da, neye izin vermeyeceğimiz de hem fikiriz: parti, dinsel ya da milliyetçi propagandanın yapılacağı etkinlikler. Bunun dışında neyi nasıl yapacağımızı belirlediğimiz haftalık karar alma süreçleri işletiyoruz. Karar alma süreçlerinde dikkat ettiğimiz ilke konsensüs.
Haftalık programımızda, tartışmalar, paneller, söyleşiler, film gösterimleri, şiir dinletileri, atölyeler, sergiler, kitap tanıtımları, ücretsiz dil atölyeleri gibi farklı etkinlikler var. AKSC, Makedonya’daki ilk üretim-tüketim kooperatifine ev sahipliği yapıyor. Bu projemiz daha başlangıç aşamasında olsa da, bu meseleye oldukça heyecanla yaklaşan insanlarla kooperatif projemizi büyütmeyi hedefliyoruz.
Aylık çıkardığımız fanzinle ay içerisinde yaptıklarımızdan ve sonraki aylarda yapmayı planladıklarımızdan bahsediyoruz. Fanzini de kolektif bir şekilde AKSC inisiyatifi olarak çıkartıyoruz.
Bir de ekoloji alanında yapmaya çalıştıklarımız var. Vodno Ormanını Koruma İnisiyatifi olarak ekolojik alanda da faaliyet gösteriyoruz. Sadece toplumsal bir duyarlılık yaratmayı istemiyoruz. Bu alanda ciddi olarak bir hareketlenme yaratmayı düşünüyoruz.
Peki ya inisiyatifler? AKSC’de kaç gönüllü bütün bu işler için koşuşturuyor?
2013 Kasım’ında açıldığı ilk günden bu yana, AKSC farklı inisiyatiflerin ana merkezi konumunda. Makedonya’daki toplumsal eylemlerin büyük bir çoğunluğu burada organize edildi. Kolektifin kendisi, burayı sürekli kullanan 15 gönüllüden oluşuyor. Ancak burayı kullanan ve burada inisiyatif alan diğer insanlarla beraber düşündüğümüzde ortalama 100 kişiden bahsedebiliriz.
Bu tarz kolektif alanlarda dayanışma ilişkisinin önemli olduğunu biliyoruz. AKSC’nin dayanışma içerisinde bulunduğu buna benzer mekanlar var mı? Bu dayanışma ilişkisini siz nasıl anlamlandırıyorsunuz?
Yakın coğrafyalarla güçlü bir dayanışma bağımız var. Örneğin, Sofya’daki Adelante sosyal merkezinden yoldaşlar, Selanik’teki Yfanet kolektifi ve Belgrad’daki Inex Film merkezinden arkadaşlarla güçlü bir dayanışma ilişkisi geliştirdik. Bunun yanında, geçtiğimiz sene, Avrupa’nın dört bir yanından yoldaşlar ziyarette bulundular. Bu bizi daha fazla dayanışma ilişkisi kurma noktasında cesaretlendirdi. Mücadele küreselleşiyor, dolayısıyla biz de küresel bir mücadeleyi yükseltmeliyiz. Mücadelelerimizin birleşmesi bu açıdan önemli.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Geçtiğimiz günlerde, aramızdan birkaçımız geçen aylarda işgal edilen üniversitelerden birinde otonom alanda öğrencilerin düzenlediği derslerden birine katıldık. Miligram’ın itaat üzerine deneyi ile ilgili şu bilgi dikkatimizi çekti. Kendi yorumumla aktaracak olursam, İnsanların %65’i başka bir insanın canını acıtmak için otoriteye boyun eğer. %35’de olmaktan mutluyuz. Güçlü kalın ve direnişi yaşatın. İletişime geçmek isteyenler Facebook/AKSC2’dan bize ulaşabilir.
Meydan Gazetesi gönüllülerine de bu röportaj ve dayanışma için teşekkür ederiz.
Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.