Entrebanc İşgal Evi nasıl başladı? Mekanı nasıl belirlediniz?
Entrebanc için kullanılacak yer işgal edilmeden önce, kültür merkezi projesi her yönüyle düşünüldü. Mekan, bir banka ofisiydi ve Germanetes’in hemen yanında olduğu için seçildi. 5000 metre karelik alanı olan Germanetes’in 500 metre karesi, halka kiraya veriliyordu. Şehir Meclisi, sonunda halka giriş izni verdi ve biz de hemen ardından burayı açtık.
Bu yerin sahibi olan banka batmış ve sonra devlet tarafından kurtarılmıştı. Burayı yıllardır çürümeye terk etmişlerdi. Ekonomik krizden önce, İspanya’da kırkın üzerinde banka vardı. O zamandan beri birçok birleşme oldu ve sayıları onun altına indi. Bankaların, mülklerine bakamayacak kadar meşgul oldukları belli olduktan sonra, banka ofisi işgalleri mantar gibi çoğaldı. Şu anda, yalnızca Barselona’da, işgal edilmiş onun üzerinde banka ofisi var.
Gerçekleştirdiğiniz işgalin ardından, mahallede yaşayan insanların tepkileri nasıldı?
İşgal eylemi, mahallelinin ortaklığı ile gerçekleşti. Bu, bizim mahallemiz Eixample Esquerre için büyük bir başarı. Bu mahalle dev binalardan, dev caddelerden oluşuyor ve insanların bir araya gelebilecekleri hiçbir yer yok. Bu yüzden, işgal ettiğimiz mekanı, ikinci el eşyalarla yeniden döşeyerek daha sıcak hale getirdik. Entrebanc, insanların toplanması için sessiz bir mekan. Burada, insanlara hizmet verilebilecek bir tezgah koymamaya karar verdik, çünkü bu bir tüketim ilişkisi yaratır.
Mekanı işgal ettikten sonra, ne tür sorunlarla karşılaştınız ve şu andaki sorunlarınız neler? Entrebanc’a yönelik devlet ya da polis baskısı var mı?
Polis son zamanlarda, insanları “anarşist terörizm” suçlamasıyla tutuklamaya odaklandı. İspanya’da son bir yılda, 60’tan fazla insan takip edildi, cezalandırıldı, tutuklandı ve bazıları hala tutsak. Ayrıca yakın zamanda onaylanan “konuşma yasağı” polise yeni bir baskı repertuvarı sağlıyor. Yani, çok fazla baskı var.
Entrebanc başka tür sorunlarla karşılaşmıştı. Örneğin çoğumuz kilit açmayı ya da kaçak elektrik döşemeyi bilmiyorduk. Çok fazla “kendin yap” tarzı yaratıcılık ortaya çıktı ama yan binanın kapıcısı hala şebekeden elektrik almamızı engellemeyi başarıyor. 12 voltluk bir sistemimiz var ve ayrıca 220 voltla çalışan makineler için jeneratörümüz var.
Mekana girdikten sonra gerçekleşen kolektif süreçten biraz bahseder misiniz? Entrebanc’ta ne tür etkinlikler düzenliyorsunuz?
Entrebanc iki yıl kadar önce işgal edildi ve şimdilerde bir yıl dönümü etkinliği hazırlıyoruz. Etkinlik programı, neler yaptığımız hakkında bir fikir veriyor. İlk olarak cins temalı akustik konserler olacak. Sonra iki tane kitap sunumu yapılacak: Birinci sunum Franco diktatörlüğüne karşı verilen silahlı mücadelede kadınların rolünü anlatırken; ikincisi Katalan halkının tarihini, özgürlükçü perspektiften anlatıyor. Etkinliğin sonraki gününde biraz şiir dinlemek ve dergi değiş tokuşu yapmak için, Germanetes’e gideceğiz. Ayrıca kütüphane kolektifi Conxa i Perez’in hazırladığı, İspanya Devrimi’nde savaşan bir kadının yaşamı hakkında soruların olduğu, bir kutu oyunu oynayacağız.
Bugüne dek çok çeşitli etkinliklerimiz oldu: Gitar dersleri, İngilizce dersleri, yoga, jimnastik, dövme, vb. Şifalı bitkiler, devlet kurumlarında çocuk istismarı, teknoloji-karşıtı düşünce, eleştirel ekonomi konuları ve başka birçok konuda çalışma grupları var. Entrebanc’ta toplanan ve özyönetimle işleyen çalışma gruplarının bir koordinasyon ağı var. Ayrıca, bulunduğumuz mahalleden 15M ve çeşitli kadın meclisleri gibi, düzenli olarak buraya gelen kolektifler var. Ayda bir, yakınımızda kurulan kooperatif pazar gibi, yerel etkinliklere de katılıyoruz. Mekanın inisiyatifini alanların meclisi, haftada bir toplanıyor. Kültür merkezinde aktif olan kolektiflerin koordine olması için kurulan bir meclis de dönem dönem toplanıyor.
Katalonya’nın genel durumu düşünüldüğünde, işgalcilerin, Barselona’daki ekonomik krize nasıl karşı koyduğuna ilişkin pratikten bir örnek verebilir misiniz?
İşgal, Katalonya’da 80’lerden beri var ama son birkaç yılda işgal edilen mülklerin sayısı arttı. Barselona’daki işgal hareketi, 90’lardan beri çok aktif. Yine de, bu şehrin dinamikleri, birçok konuda kritik bir duruş gerektiriyor. Alkol sorunu, bunlardan biri. Kitlesel tüketimin olumsuz dinamiğine karşı koymak için, şirketlerin endüstriyel ürünlerini satarak fon yaratmıyoruz. Ekolojik bira üreten, özyönetimli bir kolektifle ilişkiye geçtik. Bu projeye katılan birçok kültür merkezi var. “Rosa de Foc” biraları sayesinde kültür merkezleri, ucuz, ev yapımı bira dağıtıp kolektif, çeşitli projelerine kaynak sağlayabiliyorlar. Bu, Barselona’daki krize karşı toplumsal hareketlerin kolektif kaynakları nasıl yarattığına dair pratik bir örnek. Bugünlerde barınma sorununu çözmek ve kültür merkezleri yaratmak için işgaller yaygın, ama krizin genişlemesiyle, elbette özyönetimin iş yerlerine doğru genişlemesini gerektiriyor.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 31. sayısında yayımlanmıştır.