Geçtiğimiz aylarda birçoğumuzun tebessümle izlediği TV dizisi “Cosby Show”da “iyi baba” imajıyla tanıdığımız ABD’li oyuncu Bill Cosby’nin taciz ettiği 35 kadın New York Magazine’in kapağında bir araya geldi. Cosby tarafından tacize uğrayan 35 kadınla röportaj yapan derginin kapağında 35 kadın sandalyelerinde otururken 36. sandalye ise yeni bir taciz kurbanı için boş bırakılmıştı. Geçtiğimiz Aralık ayında yine bir tecavüz olayı nedeniyle hakim karşısına çıkan Cosby, 1 milyon dolar kefaletle serbest kaldı. Anlaşılan şu ki Cosby’i ne ABD’nin yasaları ne de kariyeri caydırabildi. Tacizlerini ısrarla gerçekleştirmeyi sürdürdü.
Unutmayalım Cosby’ler çok uzağımızda değil yakınımızda. Birçoğu “iyi baba”, “iyi sevgili”, “iyi arkadaş”… Bazen tanımadıklarımız ama hepsi birer erkek.
Meydan Gazetesini hazırlayan kadınlar olarak; bir süredir hemen her yerde alışveriş merkezlerinde, market raflarındaki ürünlerde, otobüs duraklarındaki tabelalarda, turnikelerin üzerinde, sokaklarda duvarlara yapıştırılmış “Erkek Var Taciz Var” yazılı ilanlar görüyorduk. “Tacize Karşı Kadınlar” imzasını taşıyan bu küçük ilanları hazırlayan kadınları aradık bulduk, seslerine ses olmak, güçlerine güç katmak için konuştuk onlarla ve en çok da tacize karşı dayanışmayı büyütmek için.
Tacize karşı kadınlar kimlerdir, neler yapıyorsunuz?
Hemen her gün onlarca kadın ve çocuk cinsel tacize uğruyor. Cinsel tacizi; genel olarak, ister görsel, ister sözel ya da bedensel olsun cinsel nitelik taşıyan, rızaya dayalı olmayan rahatsızlık verici davranış biçimleri olarak tanımlayabiliriz. Cinsel taciz, doğrudan olabileceği gibi örtülü biçimde de görülebiliyor ve maruz kalan kişide çoğu zaman kafa karışıklığı, şok, anlamlandıramama gibi tepkilere yol açabiliyor. Unutmayalım ki tacizi belirleyen unsur niyet değil, kişinin üstünde bıraktığı etkidir. Biz kadınlar daha küçücükken “Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek peşinden gitmez” nasihatleriyle büyütüldük. Büyüdük ancak geçmişten günümüze değişen bir şey olmadı. Biz kadınlar halen toplumda dekolte giyinen kadının tecavüzü hak ettiğini söyleyen erkek egemen zihniyetin dayatmaları altında yaşamaya çalışıyoruz.
Tacizin hiçbir koşulda haklılığı olamaz, bunu asla unutmayalım. Yani “Dekoltemden ötürü beni taciz ettiler” diyerek tacizi ve taciz eden kişiyi aklamaktan vazgeçip “Bu beden benim, sebebi ne olursa olsun bedenime benim rızam olmadan kimse sözlü ya da fiziki olarak dokunamaz” dememiz lazım. Kampanyamız öncelikli her kadında bu farkındalığı yaratma derdinde. Sonrası iplik söküğü… Direniş ve mücadele.
Biz kimiz sorusunun cevabını ise şöyle yanıtlayalım; tacize uğrayan bir kadın ya da henüz uğramamış olan, ama uğradığında hesap soracak olan.
“Erkek Var Taciz Var” söylemi tacize karşı yerinde bir kampanya oldu. Kadınlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Kadınlardan oldukça olumlu tepkiler aldık. Çünkü hepimizin ortak sancısı. Hepimiz çekiyoruz bu sancıyı. Sokaklara binlerce ilan yapıştırdık önce “Tacize uğruyorsan bize ulaş” yazıyordu üzerinde. Hemen ardından internet sayfamıza mailler düşmeye başladı. Ben de, ben de, ben de… Yaşıyorum diye. Farklı birçok şehirden kadın yazdı, maruz kaldığı tacizi anlattı. Sadece anlattılar. Bu çok önemli, yani anlatabilmek. Çünkü gizliyoruz çoğu zaman, başkalarından saklıyoruz, korkuyoruz, utanıyoruz veya daha sayamadığımız birçok nedene sığınarak erteliyoruz yaşadıklarımızı. Kampanyamız bu açıdan bakarsak kimilerimizi cesaretlendirmiş olmalı. Ayrıca yine mail yoluyla bize ulaşarak dayanışma göstermek, yaşadığı şehirde bu kampanyanın bir parçası olmak isteyenler oldu. “Ben ne yapabilirim” diye soranlar. Yani genelde olumlu tepkiler aldık, almaya devam ediyoruz.
Peki, erkeklerden olumsuz tepkiler aldığınız oldu mu?
Aslında hayır olmadı, belki de ilgilenmediler. Bazıları hiç üzerine alınmamıştır, bazıları korkmuştur belki. Somut olarak birkaç tepki yaşadık diyebiliriz. Geçtiğimiz günlerde iki kadın arkadaşımız işe giderken hazırladığımız el ilanlarını metro içerisindeki tabelalara yapıştırıyorlarmış. Bu esnada metronun erkek güvenlik görevlileri tarafından önce sözlü olarak taciz edilmişler. Güvenlik görevlileri arkadaşlarımıza “İşiniz yok mu sizin”, “Gidin evinizde oturun, kocanız size sahip çıkmıyor galiba” gibi sözler sarf etmişler. Herhangi bir tepki alamayınca bu kez bakışlarını dikerek arkadaşlarımızı inecekleri durağa kadar gözle taciz etmeyi sürdürmüşler. Durağa varıldığında bu kez içlerinden ikisi metrodan inerek arkadaşlarımızın peşine takılmış. Kısa süreli bir takip yaşanmış. Ardından arkadaşımızın kolunu tutarak “Yapıştırdığınız şeyler nedir, polis gelecek şimdi bakalım o zaman ne yapacaksınız” diyerek tehditler savurmuşlar. Bir yandan da alaycı bir gülümseme takınarak “Ya polis gelir ya da siz gelin aşağıda güvenlik odasında sizinle konuşacağız” diyerek tacizlerini sürdürmüşler. Ta ki arkadaşlarımız seslerini yükseltip “tacizciler” diye bağırıp onları teşhir edene kadar. Etrafta bulunan diğer kadınlar da bağrışmaları duyarak gelmiş ve onlar da apar topar uzaklaşmışlar.
Erkek egemen bir zihniyetin kadına yakıştırdığı, yakıştırmadığı şeyler var. Örneğin bir kadının gece geç bir saatte dışarıda olması yakışık almaz. Kadına evinde oturması yakışır. Böyle düşünen zihniyet kadını gece geç saatte sırf sokakta olduğu için taciz eden, tecavüz eden, bunları başaramayınca da katleden zihniyetin kendisidir. Kendisinden ve kendi gibilerinden korktuğu için kadını eve kapatan zihniyet de aynı zihniyettir. Dolayısıyla erkeklerin bu konuda biz kadınları anlaması oldukça zor. Belki “erkeklik” algısı üzerine gerçekten düşünmeleri gerek.
Tacize uğrayan kadınlar için nasıl bir dayanışma örgütlüyorsunuz?
Tacize farklı şekillerde ama her yerde uğruyoruz. Bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım. Bir kadın arkadaşımız yakın zamanda işyerinde patronu tarafından mobbinge maruz kalıyordu. Yani psikolojik olarak taciz ediliyordu. Taciz uzunca bir süre sözlü olarak sürdü. Son olarak işten atmaya varan tehditlerle devam etti. Hatta patron, arkadaşımıza yönelik tacizini, onu konusunda yetkin olmadığı başka bir bölüme alarak işinde verimsizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya değin vardırdı. Bu süreçte arkadaşımız zor günler geçirdi ve dayanamayarak işinden ayrıldı. Yaşadıklarını bizlerle paylaştığında ona davacı olabileceğini, hukuki destek sağlayabileceğimizi böylece yaşadığı haksız itibarsızlaşmayı hak edene yani patrona yaşatabileceğini anlattık. Kabul etti ve mücadele başladı. Kampanyamızın gönüllü avukatları ile birlikte bizlerde duruşmalara katılım gösterdik, kamuoyu oluşturduk, tacizciyi teşhir ettik. Tüm bu süreçlerin sonucunda kazandık. Kazandığımız sadece bir dava değildi; arkadaşımız kendi gibi başka kadınların olduğunu anlayınca kampanyamızda yer almaya karar verdi.
Her kazanım biz kadınları mücadeleye daha fazla teşvik ediyor. Yani birlikte bir şeyler yapabilmenin gücü bizi daha güçlü kılıyor. Tacize karşı tek mücadele hattı mahkeme salonları değil tabi ki. Sokağa çıkıp eylem yapmak, yeri geldiğinde erkeğe sözle ya da bedensel olarakta haddini bildirmek gerekir.
Taciz konusunda kampanyanız dışında yaptığınız ya da yapmayı düşündükleriniz nelerdir?
Tacize Karşı Kadınlar olarak; kadın cinayetleri, tecavüz, taciz, çocuklara yönelik cinsel şiddet yani şiddetin her türlüsüne karşı mücadele ediyoruz. Bir tek kadınlar tacize uğramıyor tabiki. Erkek egemen toplumda cinsiyetinden ve türünden ötürü istismar edilen bütün canlılar için mücadele ediyoruz.
Kampanyanıza katılmak isteyen kadınlara ne söylemek istersiniz? Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Biz kadınlar her yerde tacize maruz kalıyoruz. Evde, işte, sokakta, okulda, sosyal medyada… Her yerde. Bazen sözle, bazen bedensel olarak yaşıyoruz tacizi. Bazımız bağırıyor, bazımız sessizleşiyor tacize. Ancak kimden olursa, nasıl olursa olsun taciz kabullenilebilir, unutulabilir bir şey değil kadın için. Kadın için hal böyleyken, erkek için durum farklı.
Kadına yönelik taciz; kadının davranış ve ifade biçimlerine, kılık kıyafetine, toplumsal pozisyonuna indirgenen bir sonuç olarak görülerek topluma kabul ettirilmeye çalışılıyor. Yaşanan tacizin kendisi değil de tacize neden olan sebepler konuşulup, tartışılıyor. Tüm bu süreçlerde tacizin uygulayıcısı erkek ise, toplumun erkek egemen zihniyetine sığınarak aklanıyor, tacize uğrayan kadınsa bu sebep sonuç ilişkisinde tek suçlu ilan edilerek yargılanıyor. Suçlu ortada, fakat ortadan kaldırılacak bir suç yok. Böylece erkek tacizini sürdürmeye, kadın tacize uğramaya devam ediyor.
Biz kadınlar tek suçlu olarak görülüp, yargılandığımız bu sürecin mağdurları olarak tek bir söylemi esas almalıyız; “kadının beyanı”. Çünkü hiçbir kadın için taciz “olağan” değildir. Bir kadın tacizi yaşadığını söylüyorsa bu beyana bir tek kadınların değil toplumun geri kalanının da güvenmesi gerekir. Çünkü herkes için taciz tiksindirici, aşağılayıcı, yıpratıcı ve asla kabul edilebilir değildir.
Kampanyamızın bir Facebook sayfası var. Tacize karşı kadınlar olarak bu sayfadan iletişim sağlıyoruz. Kampanyamıza katılmak isteyen kadınlar, bizimle buradan iletişime geçebilirler. Bütün kadınları tacize karşı sesimize ses katmaya çağırıyoruz.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 32. sayısında yayımlanmıştır.