Meydan Gazetesi’nin biz kadınlar tarafından hazırlanan bu sayısında, dünyanın farklı yerlerindeki kadın örgütlerinden ya da anarşist örgütler içerisindeki kadınlardan gelen ve kadınları erkek iktidarların tümüne karşı mücadeleye ve örgütlenmeye çağıran dayanışma mesajlarını siz okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Anarchist Political Organisation Federation of Collectives – Ataerkiye Karşı Grup – Yunanistan
Ataerki, iktidar dünyasının dayanaklarından biri ve iktidarın toplumsal olarak yeniden üretiminin temel unsurudur. Modern dünyadaki tezahürleri, örneğin iş yerinde cinsiyetçi şiddetin ve sömürünün yaygınlaşması, kadın göçmenlerin maruz kaldığı insan ticareti ve onları köklerinden ayıran yolculuklarında ve toplama kamplarındaki tutsaklılarında karşılaştıkları çetin koşullar, egemenlerin toplumun bütününe karşı saldırısı ve toplumu faşistleştirme çabaları ile birlikte daha da yoğunlaşıyor.
Kadınlar olarak, dayatılan sömürü ve zulmün yanı sıra, egemen sistemin içerdiği bir başka tahakküm biçimi olan cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyoruz. Bu koşullarda, kadınların ataerki zincirlerinden kurtuluş mücadelesi, devletin ve kapitalist dayatmanın ortadan kaldırılması için verilen daha geniş mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.
Anarşistler olarak, ezilenlerin kurtuluşunun, onlar adına hareket eden aydınlanmış öncüler tarafından değil, kendileri tarafından elde edileceğine inanırız. Özgürlüğün bağışlanan ya da teslim edilen bir şey olamayacağının, mücadeleler yoluyla tanımlanacağının ve kazanılacağının bilincindeyiz.
Kadınların özgürlük davasını, otoritenin “eşit” dağılımını talep etmek olarak gösteren egemen mitler, 19. yy sonunda ve 20. yy başında ABD’deki dokuma fabrikalarında göçmen kadın işçilerin yürüttüğü ve 8 Mart’ın kökeni olan grevlerden Mujeres Libres’e uzanan kadın mücadelelerinin bugüne gelen yolunu kazıyan, kanlı ve kavgacı tarihini gizliyor.
Kadınların mücadelelerini selamlıyoruz: Chiapas’tan Rojava’ya, Türkiye’den ABD’ye anarşistler olarak yan yana durduğumuz bu mücadelelerin, havaya kaldırılan bir yumrukta ve dayanışmada bir bakış gibi bir araya gelen sözü ve eylemi, insanın insana tahakkümünün her biçimini yok etmek ve eşitliğin, dayanışmanın ve özgürlüğün dünyasını inşa etmekteki kararlılığımızı güçlendiriyor.
Kadınlar, halka açık alanların daralmasına, hayatın gittikçe daha fazla otoriter, cinsiyetçi ve ırkçı söylemlerle dolup taşmasına tanık olurken çok öfkeliler. Kadınların üreme(me) hakları sadece Polonya’da değil, yerel bölgelerimizde de saldırı altında. Ulusal televizyonda en çok izlenen şovda, kürtaj yaptıran kadınlar katil olarak damgalanıyor ve “yaşamın kutsallığı” konusunda vaazlar veriliyor. Sokaklarımızda farklı aşırı-sağ grupların varlığı artıyor. Fiziksel baskı, zorlama ve korkutma yoluyla beyaz heteroseksüel erkeğin ayrıcalıklarını korumak istiyorlar: Halka açık alanlarda göçmenlere, otonom mekanlara ve kadınlara saldırılar sürekli hale geldi. Polise güvenemeyiz çünkü onlar sadece kadını mağdur eder ve yapısı gereği ataerkil şiddeti tekrar üretir. Kapital dışında her şeyi dışarı atan, kadına karşı şiddetin ve cinsiyetçiliğin hala tümüyle kabul gördüğü ve kadınlara hakaretlerin eşlik ettiği kamusal alanlar yetti artık. Kadına karşı şiddet, ataerkinin günlük pratiğidir. Hem yerelde hem de dünyanın her yerinde, eski ve yeni partnerleri ya da aile bireyleri tarafından işlenen kadın cinayetlerine tanık oluyoruz. Eğer günlük pratik şiddetse, o zaman bizim günlük pratiğimiz kadınların mücadelesi ve öz-savunma olsun! Karanlık sokak aralarında yalnız yürümeyin diyen korkulardan ve uyarılardan çektiğimiz yeter. Onları naralarımız, sıkılı yumruklarımız ve yanan meşalelerimizle aydınlatacağız. Hiçbir cinsiyetçilik bizden kaçamaz!
Sunbirds – New York
KATLEDİLEN BÜTÜN KADINLAR İÇİN!
Acımasız sıcaklarda koyu renkli kıyafetlerin içinde saklanan bütün kadınlar için,
Onlar “kaburgadan” doğdular
Onlar psikolojik terörizme maruz kalır ve sünnet edilir
Canlı canlı yakılan bütün kadınlar için
Dünya çapında ataerkiye direnen bütün kadınlar için
Onlar boyunduruk altında yaşamaktansa ölmeyi tercih ettiklerinden
Kendilerini öldürmeleri gerekir
Rojava’daki devrim için savaşan bütün kadınlar için
Onlar otonomiyi istiyorlar ve yaşıyor
Bütün direnenler için
Onlar bizi bağlayan düğümleri kopardılar!
Özgürlük için örgütlenen bütün kadınlar için
Özgürlükten başka nedir devrim?
Şimdi ve burada, özgür olmak için doğduk
Çünkü özgür insanlar asla ölmez!
Anarşist Kadınlar’dan yoldaşlarımızın devlete ve onun kapitalist amaçlarına karşı verdikleri mücadele, bugün burada öz-örgütlü, konfederal, yerel ve kadının özgür olduğu bir dünya yaratmaya çalışırken bizim verdiğimiz mücadelenin bir benzeridir. Bu mücadele kapitalist, liberal, burjuva sınıftan doğmuş patriyarkanın, kadının şiddete maruz kalmasını, yok edilmesini tarihin her zamanında her yerinde meşrulaştıran pratiklerini yok etmek için bir ihtiyaçtır. Bugün, kadın yoldaşlarımız sesi boğulmaya çalışılan bir anarşist gazetenin yayınlanması için çaba göstermektedir. Onları baskılayan şey sadece burjuva toplumu değil, aynı zamanda erkek egemen toplumun baskısıdır. İşte bu yüzden, Erdoğan’ın baskıcı devletinin ve bütün diğer baskıların karşısında ısrarla dimdik duran, direnen, direnmekte ısrar eden yoldaşlarımızı selamlamayı kendimize bir borç biliyoruz. Yaşasın mücadele, yaşasın toplumsal devrim!
Grupo Libertario Via Libre – Kolombiya
Şu anda İstanbul’da, bizimle iletişime geçtikleri iletişim kanallarını bile kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan ve Erdoğan’ın hükümetine ve devlete karşı mücadele eden Anarşist Kadınlar’daki yoldaşlarımıza dayanışma ve kardeşlik mesajı gönderiyoruz.
Böylesi zor bir dönemde yoldaşlarımızın mücadelesiyle dayanışma içindeyiz. Mücadeleden vazgeçmemek, kavgaya devam etmek ve dünyayı her koşulda değiştirebileceğimizi hatırlamak için Bogota’dan sesinize ses katıyoruz.
Dünyanın diğer ucundan yani çok uzaklardan bu mesajı gönderiyoruz, ama mücadele eden yüreklerinize daima yakınız.
Şiddetin çözümü kadınların güçlenmesindedir. Haklar etkisizse kadınlar için ne adalet, ne de özgürlük vardır. Bedenimize, sağlığımıza ve hazlarımıza biz karar veririz. Tacizci ilişkilerden çıkmak, güvencesizliğin şantajına direnmek için, kendi kaderimizi belirlemeliyiz. Her bir sınır izni, sığınma hakkı, tabiiyet ve toprak mülkiyetine karşı, eğitime karşı, yuvadan koleje kadar yapılan ayrımcılığa karşı grevdeyiz. Şiddet ve cinsiyetçilik toplumun yapısal unsurlarıdır. Kendi mekanlarımızı ve toplumlarımızı bile es geçmez. Kadın düşmanlığına; cinsiyetçiliğe; ırkçılığa; lezbiyenlere, geylere ve translara karşı ayrımcılığa karşı yaşasın kadın dayanışması!
Anarchist Federation London – İngiltere
Ataerkiye Meydan Okumak
Ataerki, ailede ve genel olarak toplumda, kadın üzerindeki erkek egemenliğinin tezahürü ve kurumsallaşmasıdır. Özelimizde, hatta halka açık alanlarda, dört bir tarafımızdadır. Genelde erkekler, evin reisi, iş yerinde karar veren olurlar ve nadiren sorgulanan bu düşünceyi, kendileri aktif olarak yüceltirler. Fakat toplum öyle şekillendirilmiş ki, ataerkiyi değerlerimizle iç içe görüyor ve bizzat biz, kadınlar olarak, gönüllü olarak boyun eğdiğimiz tahakkümün hiç farkında değiliz.
Tipik bir senaryoda, bir kadının girdiği romantik bir ilişki, onu partnerine göre ikincil bir role sürükler. Bu rol, gönüllü olarak sahiplenilmesi bir yana, dünyanın her yerindeki kadınlar tarafından, maalesef, bir kazanım olarak düşünülür. Ailenin lokomotifi, erkeklerin ve çocukların başlıca bakıcısı olarak, ataerkiyi yaymak ve erkeğin egemenliğini kurma sürecine hizmet etmekten sorumlu hale geliriz. Kadınlar gerçekten, bu kalıbın o kadar merkezindeler ki onu parçalayacak güce sahipler ama önce onu anlamamız gerekiyor. Bütün bu gerçekliği kavramış ve bunun için özgürlük mücadelesini vermekten yılmayan tüm kadınları selamlıyoruz.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 37. sayısında yayınlanmıştır.