Onların medyasının da Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle kafası oldukça karışık. Erdoğan’ın yaptığı hep doğrudur bağnazlığında olmayanlar, yeni sistemi “bürokratik oligarşi”ye karşı önemli bir fırsat gibi görüyor.
Kemal Öztürk, bugünkü yazısında devletin kurumlarının nasıl değiştirilmesi gerektiğinden bahsediyor. Devletin yeniden kurgulandığı, sisteminin değiştirildiği yeni işleyişte oligarşinin oluşmayacağını vurguluyor. AKP’nin kadrolarının da bu bürokratik yapının bir parçası haline geldiğini kabul ediyor. Bundan da kurtulmak lazım diyor.
Madem bürokrasi eleştirisini samimi yapmaya karar verdin Kemal Öztürk, hakkını ver. Bugün, mevcut sistem tek parti devleti olarak adlandırılıyor. Ne olduğunu bilmemene olanak yok, çünkü bürokratizm denildiğinde, bu tarz bir devlet yapısı akla gelir.
Tam eleştirdiğinin tersine, dünyada hangi örneğe bakarsan bak; tüm tek parti devletleri liderlerin, kurumların merkezi olduğu bir yapıdadır. Mesele kurumsal değişimler, zihniyet değişimleri değildir. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile gerçekleşecek olanlar, sistemi reforme etmenin tam tersi bir yerdedir.
Öztürk’ün başlıktaki sorusu, binlerce yıllık bir sorudur. Bize göre cevabı nettir. Devletin kurumlarını nasıl değiştireceğiz? Devletin varlık amacı, bir siyasi bürokrasi yaratmaktır. Yöneteni, yönetilenden ayırmaktır.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin, bu ayrımı daha da belirgin kılacağını görememek, görememek değildir. Bilinçli bir görmemedir. “Erdoğan’dan ne gelirse gelsin iyidir” körlüğünü bırakmak gerekir.
En iyisi, tek parti devletine ilişkin söz edemeyenler, bürokrasiden mızmızlanmayı bıraksın!