YSK’nin dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin aldığı iptal kararı, devletin bu “adalet kurumunun” çeşitli dönemlerde aldığı ve büyük tartışmalara, hatta zaman zaman toplumsal infiale yol açan kararlarını da tekrar hatırlattı.
11 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi YSK, o dönemdeki adıyla Barış ve Demokrasi Partili (BDP) bazı isimlerin milletvekilliği adaylıklarını iptal etmişti. Hatip Dicle, Leyla Zana, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak’ın da aralarında bulunduğu 12 kişi için gerçekleştirilen eylemlere yönelik gerçekleşen polis saldırılarında ise, çok sayıda insan gözaltına alınmış, yaralananlar ve yaşamını yitirenler olmuştu. “Veto Krizi” olarak tarihe geçen süreçte, Amed’de 77 bin 709 seçmenin oyunu alarak milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin yerine, AKP’den aday gösterilip seçilemeyen Oya Eronat’a mazbata verilmişti.
YSK’nin daha yakın tarihten bir diğer şaibeli kararı ise, 16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu sırasında yaşanmıştı. Oylamanın bitimine az bir süre kala iktidar partisi AKP’nin başvurusu üzerine YSK çok tartışmalı bir karar vererek mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılacağına hükmetmişti. Bu karar, referandum sonuçlarına doğrudan etki edecek 2.5 milyon “evet” oyunu şaibeli hale getirmişti. YSK’nin bu kararı sonrası da binlerce kiişi sokaklara çıkarak eylem yapmış, bu eylemlere gerçekleşen polis saldırılarında gözaltına alınanlar ve tutuklananlar olmuştu.