Toplumsal muhalefetin mücadele alanlarındaki bazı başlıklar, zaman zaman iktidar ve “muhalefeti” aynı dalga boyunda buluşturuyor. Bunlardan biri olan Kürt sorununda, örneğin Rojava’ya yapılacak sınır ötesi operasyon için yapılan tezkere oylamasında “muhalif” CHP ve İYİ Partililerin milliyetçilik-devletçilik refleksi göstererek iktidar partileri safında hizalandığını ve evet oyu verdiğini görüyoruz.
İktidar ve “muhalefet” arasındaki çizgileri ortadan kaldıran bir diğer başlık da, kadınların özgürleşme mücadelesi ve LGBTİ+ hareketinde belirginleşen toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim. İktidar ve bazı “muhalefet” partileri, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim mücadelesine karşı da muhafazakarlık ortak çatısında buluşuyor.
AKP’lilerin bir süredir tartışmaya açtığı İstanbul Sözleşmesi konusunda AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ilk resmi açıklamayı yaparak, sözleşmenin yanlış olduğunu söylemişti. Kurtulmuş bu söylemine, “halkın talebi” şeklinde bir dayanak oluşturmuştu.
AKP ve MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı karşısında oluşturulan Millet İttifakı’nın bir parçası olan “muhalif” Saadet Partisi yayın organı Milli Gazete de Kurtulmuş’un bu açıklaması sonrası sevincini gizlemedi. “Muhalifliğini” bir tarafa bırakan, Milli Görüş’ün geleneksel damarını temsil eden çevre “Nihayet vatandaşın sözüne kulak astılar” manşetiyle gördüğü İstanbul Sözleşmesi karşıtlığını Numan Kurtulmuş’un hayali “toplumsal talep” argümanıyla yorumluyor.
Daha önce konuya dair yaptığı haberlerde İstanbul Sözleşmesi’nin, kadına yönelik şiddeti önleme misyonunu ‘En basit müdahaleyi şiddet olarak yorumluyor’ gibi gerekçelerle eleştiren Milli Gazete, buradan doğduğunu iddia ettiği “erkek mağduriyetine (!)” dikkat çekiyor.
Milli Gazete geçtiğimiz aylarda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın homofobik sözlerini eleştiren Ankara Barosu’na da tepki göstererek Erbaş’a destek olmuştu.