Her gün coğrafyanın dört yanından katledilen kadınların haberlerini alıyoruz. Hiçbir katliamın münferit ya da tesadüf olmadığını biliyoruz. Katil erkeklerin devlet tarafından çeiştli şekillerde korunup kollandığını görüyoruz. Gündem erkek şiddetiyken polis erkeklerin de bu şiddetin faili olduğunu, üstelik polis oldukları için şiddetin üstünün örtüldüğünü vurguluyoruz.
Gülistan Doku’yu kaybeden Zaynal Abarakov’un babasının polis olmasının olaya ilişkin tüm deillerin ortadan kaldırmasındaki, soruşturmanın gizlilikle yürütülmesindeki, Zaynal’ın yurtdışına kaçırılarak yargılanmamasındaki etkisi ortada.
Uzman Çavuş Musa Orhan’ın “Bana bir şey yapmazlar, daha önce de denedim” diyerek 17 yaşındaki genç bir kadına tecavüz etmesi, ölümüne sebep olması; kadınların mücadelesi olmasa Musa Orhan’a hiçbir yaptırım uygulanmayacağını gösterdi.
Bugün ise, 2 gün içinde 2 kadının daha hayatındaki polis erkekler tarafından katledildiğinin ve devlet tarafından korunduğunun haberini aldık:
Ankara’da Sevginur Aktaş 18 gündür evli olduğu polis erkek Müslüm Aktaş tarafından başından vurularak katledildi. Cumhurbaşkanlığından tanıdıkları olduğunu söyleyerek Sevginur’un ailesini tehdit eden polis erkek hakkında hiçbir işlem başlatılmadı. Sevginur’un ölümüne intihar denilerek katliamın üzeri kapatılmaya çalışılıyor.
2017’de üniversite son sınıf öğrencisi Feray Şahin’i katleden polis erkek Burak Aykul tüm delillere ve adli tıp raporuna rağmen geçtiğimiz gün serbest bırakıldı. Dava sürecinde adaletin sağlanması için mücadele eden aile Burak Aykul’un serbest bırakılmasının ardından tekrar tutuklanması için sesini duyurmayı sürdürüyor.